Terapi

Yaşamı farkındalıkla anlamlandırın

Uzakdoğu kaynaklı iki yaşam felsefesi Morita ve Naikan, daha sağlıklı daha saygılı, insanlığın iyiliği için çalışan toplumların tohumlarını atıyor…

Ayşegül UYANIK ÖRNEKAL

Yaşamın sizi bunalttığını, herkesin sizin aleyhinize davrandığını düşündüğünüz oluyor mu? Bu düşünceler giderek hayatınızı kuşatmaya başladıysa, sorgulama ve çözüm bulma zamanı geldi demektir. Böyle bir durumda çoğu insan gibi belki siz de şu soruyla başlarsınız sorgulamaya: “Bugün kim, bana ne kadar zarar verdi?” Oysa içinde bulunduğunuz sıkıntının kaynağı bu düşünce biçimi olabilir! Başkalarını kendi ruhsal durumunuzdan sorumlu tutan bu soruyu sormak yerine, “Bugün ben başkalarına nasıl yük oldum?” ya da “Bugün ben başkalarına nasıl destek verdim?” gibi, hayata duyarlılık ve sorumluluk bilinciyle yaklaşacağınız bir sorgulama yöntemine geçmek, sizi bambaşka bir boyuta taşıyabilir. Naikan terapisi adlı yöntemin temelini oluşturan bu sorular, kişinin iç dünyasına ve hayata dikkatli bakışıyla cevaplarını buluyor. Diğer yandan, yaşamınızı derinden sarsan bir olayla karşılaştığınızda, ruh sağlığınızı korumak için, kendinizi bitmek bilmeyen acı girdaplarına bırakmaktansa, yaşama dört elle tutunup, görev ve sorumluluklarınıza eskisinden daha sıkı sarılmanız gerektiğini biliyor musunuz? Morita terapisi de insanlığa bu bilinci aşılamayı ve öğretmeyi esas alıyor. Tıp doktorluğunun yanı sıra Holistik Tıp ve Akupunktur Uzmanı olan Doç. Dr. Şafak Nakajima ile kimi zaman tedavi, kimi zaman da kişisel gelişim yöntemi olarak kullanılan Japon Morita ve Naikan terapilerini konuştuk.

“Naikan’ın insanlığa en büyük katkılarından birisi de bizlere, bencilleşen günümüz dünyasında kolayca unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatması! Başkaları olmadan bir hiç olduğumuzu, herkesin ve her şeyin birbirine bağlı olduğu gerçeğini…”

Morita terapi nedir?
20. yüzyılın ilk yarısında, Tokyo Jikei Üniversitesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Dr. Shoma Morita tarafından geliştirilmiş tedavi modeli Morita olarak adlandırılıyor. Başlangıçta, Japonca “Shinkeishitsu” adı verilen anksiyete nevrozunun tedavisi için uygulansa da zamanla pek çok ruhsal sorunda bu yöntemden yararlanılmış. Morita’nın temelinde; duyguların değiştirilemez doğal süreçler olduğu fikri yatıyor. Duyguları bastırmaya veya değiştirmeye çalışmak, onların daha fazla derinleşmesine yol açıyor. Giderek yaşamdan kopuluyor ve sorumlulukların yerine getirilmemesi ile her şey iyice çıkmaza giriyor. Morita ise bu tabloyu tersine çevirmenin bir yolu.

Nasıl uygulanıyor?
Dr. Morita, karakteri belirleyenin duygular değil, davranışlar olduğunu belirtiyor. Morita terapisinde ilk adım da duygularımızın farkına varmak ve bu duygulara yol açan koşulların değiştirilebilir olup olmadığını anlamaktan geçiyor. Değiştirilebilir koşulları değiştirip, değiştirilemeyecek olanları kabul etmek gerekiyor. Bu durum ancak, yüksek bir odaklanma ve farkındalıkla mümkün oluyor. Morita terapisi, kişiyi en hızlı biçimde kendi kısır dünyasından çıkarıp, dünyada sorumluluk almaya çağırıyor. Örneğin, bir yakınınızı kaybettiğinizde, kendinizi bırakıp da acı denizinde boğulmaktansa, en kısa sürede sorumluluklarınıza sahip çıkmanız, kederle başa çıkmanızın yapıcı bir yolu olacaktır. Evinizi, eşinizi ve çocuklarınızı ihmal etmemeniz, çalışıyorsanız vakit kaybetmeden işinize dönmeniz büyük önem taşıyor. Morita terapisi, ölümün değişmeyecek bir gerçek; acı, matem duygularınınsa kaçınılmaz olduğunu kabul etmenizi ve onların arkasına saklanmadan sorumluluklarınızı yerine getirmenizi öğütlüyor.

yasami-farkindalikla-anlamlandirin-2

Kendine ve topluma saygıyı öğretiyor
Naikan da Morita da özünde birer yaşam felsefesi… Uzakdoğu’daki gerek Budizm gerek Taoizm gibi felsefelerde hedeflenen, insanın daha duyarlı ve sorumlu bir birey haline gelmesi. Japonlar’ın Morita ve Naikan terapileri adı verilen yaklaşımları da aynı nitelikleri barındırıyor. Kişinin hayata karşı sorumluluk ve farkındalığını geliştirmesi, duyarlı bir birey haline gelmesi gibi… Zaman içerisinde toplulukların da bu tür bireylerden oluştuğunu varsayacak olursak, bu algı modeli, daha barışçıl, düzgün toplumlar olmasını sağlıyor. Buna örnek olarak 2011’de Japonya’da yaşanan tsunami felaketini gösterebiliriz. Japon halkında bu felsefe öylesine yerleşik ki insanlar muazzam bir çaresizliğin yaşandığı bir zamanda bile, su, yiyecek ya da yardım kuyruğunda birbirilerinin önüne geçmeye çalışmıyordu. Herkes bir başkasına yol veriyordu. Bu denli büyük bir felaketi izleyen dönemde her şey büyük bir düzen ve uyum içerisinde yapıldı. Toplumların daha barışçıl ve düzenli olması açısından bireysel farkındalık büyük önem taşıyor. Morita ve Naikan da bu bilinci geliştirmenin etkin araçları arasında yer alıyor.

Naikan terapisi ise ilk bakışta vicdan muhasebesini andırıyor…
Naikan, Japonca “nai” ve “kan” sözcüklerinden oluşuyor. Türkçe’de “içe bakış” anlamına geliyor. Japon düşünür Yoshimoto Ishin tarafından geliştirilen bu yöntem, daha derin ve anlamlı bir yaşam sürdürmede etkin bir yol gösterici olarak öne çıkıyor. Naikan, insanın dikkatini, dar ve bencil iç dünyasından çıkarıp, onun başkalarıyla daha duyarlı ve sorumlu ilişkiler kurabilmesini hedefliyor. Yaşamda aslında her şeyin birbirine ne kadar bağlı olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.

yasami-farkindalikla-anlamlandirin-3

Bu yöntem kimler için uygun?
Anksiyete, sosyal fobi, panik bozukluk, dikkat eksikliği, depresyon, ilişki ve aile problemleri, içsel boşluk, ruhsal kökenli bedensel hastalıklar gibi birçok sorunda altta yatan asıl neden, insanlarla ve yaşamla kurulan ilişkilerin sağlıksızlığı oluyor. İlaçlarla uyuşmak yerine, bilinçlenme ve ruhsal gelişimle düzelebilecek bu sorunlar için, Naikan mükemmel bir çözüm sunuyor.

Peki Naikan’ın temelinde neler var?
Naikan; bütünsel, akılcı ve gerçekçi bir yöntem. Çünkü yaşamda her şey birbiriyle ilintili ve hiçbir insan tek başına var olamıyor. İnsanın iç dünyası, yaşamın içinde şekilleniyor. Çevresi, onun varlığına ayna tutuyor. Kendi davranışları konusunda bilinçlenmesi ve başkalarıyla ilişkilerinin nitelikli hale gelmesi insanı huzurlu kılıyor. Bu da ona sağlıklı bir ruh hali kazandırıyor. Kişinin hayatını anlamlandırıp; sağduyulu, bilinçli, başarılı ve öfkesiz bir toplumun temellerini atmaya yardımcı oluyor.

Naikan terapisinde öne çıkan bazı sorular var…
Bu yöntemde kişi, kendisi ve başkalarıyla ilişkilerini bilinçli hale getirmek için, her gün kendisine şu üç soruyu soruyor: – Bugün başkalarından nasıl destek aldım? – Bugün başkalarına nasıl destek verdim? – Bugün başkalarına ne şekilde yük oldum/zarar verdim? Fark ettiyseniz, bu sorular arasında, “Bugün başkaları bana nasıl zarar verdi?” sorusu yok. Çünkü bu soruyu sürekli kendimize soruyoruz. Zaten her an, başkalarının bize verdiği zararların çetelesini tutuyoruz. Diğer insanların kötülüklerine karşın iyi bir insan olmanın, bir tür zayıflık olduğunu sanıyoruz. Çünkü başkalarıyla sağlıklı sınırlar geliştirmeyi, kendimizi korumayı bilmiyoruz ve bu eksiğimizi, zayıflıkla karıştırıyoruz. Kötülüğün kötülükle giderilebileceğine inanıyoruz! Oysa bu ne büyük bir yanılsama!

“Japonya’daki Morita kliniklerinde tedavi gören nevrotik hastalıkları olan kişilere iş ve sorumluluk veriliyor. Boş oturup, kısır bir döngü içinde durmadan düşünmek yerine, bir şeyler yapmaları, üretmeleri isteniyor.”

Bu yöntemde adeta bir günün muhasebesi gibi insan yastığına başını koymadan önce, o günün değerlendirmesini mi yapıyor?
Ben bunu günün her saatinde yapmaya çalışıyorum. Yapılan bir anlamda hayata karşı tutumumuzu gözden geçirmek. Zaten farkındalığımız arttıkça, yaptığımız hata sayısı yavaş yavaş azalıyor. İnsanlara bilinçli zarar vermemeye başlıyoruz. Sistematik olarak kayıtsız, sorumsuz davranmak yerine hatalarımızın sorumluluğunu üstleniyoruz. Bu bağlamda, Naikan şu saatte yapılır diye bir kısıtlamadan çok, onu bir hayat tarzı haline getirmek gerekiyor. Dikkat ve özenle yaşamak demek bu. Örneğin; sokakta susuz kalmış bir kedi görüyorsunuz; onun yanından yürüyüp geçmek de mümkün, bir şişe su alıp içebileceği bir kapta ona vermek de… Su vererek onu sıkıntısından kurtarmanız, dünyaya yapacağınız bir katkı ve Naikan’ın bir sorusunun da cevabı oluyor.

İnsanın yapısından gelen inkar ve başkalarını suçlayarak sorunlardan uzaklaşma davranışı toplumun büyük kısmında görülüyor. Bunu nasıl önleyebiliriz?
Başkalarından ne tür destekler aldığımızı düşünmediğimiz için, bu gerçeği çoğu kez fark edemiyoruz. Sabah hatırımızı soran komşumuz, çay içtiğimiz fincanı ve onun içindeki çayı üretenler, her gün bindiğimiz metroyu kullanan makinist bizi gün içinde destekleyen sayısız insandan sadece birkaçı… Bu da zaten ilk sorunun cevabını veriyor. “Bugün başkaları için ne yaptım?” sorusuna gelince… Güne gülümseyerek başlamak, kahvaltı ve yemek hazırlamak, ortalığı toplamak, işimizde düzgün çalışmak, doğayı korumak için özenli olmak, samimiyet ve saygı dengesini gözeterek insanlarla güzel ilişkiler kurmak, hasta ziyaretine gitmek, ne zamandır görmediğimiz birisinin hatırını sormak için telefon etmek, çevremizde yaşanan bir ayrımcılık veya tacize engel olmak gibi sayısız cevap bulunabilir bu soruya… Bugün başkalarına nasıl yük olduğumuz veya zarar verdiğimiz sorusunun yanıtını bulmak ise ince bir dikkat gerektiriyor. Birini bekletmek, verdiğimiz sözü tutmamak, haksızlığa göz yummak, yapılabilecek bir yardımı esirgemek, kaba ve bağırarak konuşmak, dedikodu yapmak, duygusal veya fiziksel şiddet uygulamak başkalarına verebileceğimiz sayısız zarardan birkaçı… Üstelik başkalarına verdiğimiz zararları sıkça “istemeden oldu”, “unuttum”, “fark etmedim” gibi mazeretlerle veya başkalarını suçlayarak göz ardı ediyoruz. Naikan’ın insanlığa en büyük katkılarından birisi de bizlere, bencilleşen günümüz dünyasında kolayca unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatması! Başkaları olmadan bir hiç olduğumuzu, herkesin ve her şeyin birbirine bağlı olduğu gerçeğini… Einstein da önümüzde durduğu halde görmezden geldiğimiz bu aşikar gerçeği, çok güzel dile getiriyor: “Hepimizin yaşamı, bizden önce yaşamış ve halen yaşamakta olan milyonlarca insanın, ortak emeğinin ürünüdür.” Tüm bunları düşünüp de insanın “Tek başına var olabilecek ölçüde güçlü ve önemli” olduğu sonucuna varılması mümkün mü?

yasami-farkindalikla-anlamlandirin-4

Bu terapiler başka yöntemlerin cevap vermediği durumlarda mı devreye giriyor?
Bunlara yalnızca terapi demek doğru değil. Morita ve Naikan aslında birer yaşam felsefesi. Her iki yöntemin de uygulanması için, kişinin hasta olması gerekmiyor. İkisi de profilaktik yani hasta olmayı engelleyici yaşam biçimleri. Morita ve Naikan gibi yaşam felsefeleri uygulandığı zaman farkındalık düzeyi artacağı için, kişinin anksiyete veya depresyon gibi problemlere yakalanma olasılığı azalıyor. Varsayalım kişi depresyon ya da anksiyete yaşıyor. Dr. Morita bu tip sıkıntılara kapılan insanların aslında çok fazla “ben” odaklı olduğunu söylüyor. Farkındalığımızı içeriden dışarıya yönelttiğimiz ve sorumluluk aldığımız zaman hayatta bu tür duygulara çok fazla yer kalmıyor. Duygular bir anda ortaya çıkıyor. Beş dakika sonra ne hissedeceğimizi bilmiyoruz. Çünkü duygular bir anlamda dış dünya ile ilintili oluyor, aldığımız verilere verdiğimiz tepkiler ve yaşama adaptasyonu sağlıyor. Dr. Morita da bunları olduğu gibi kabul etmekten başka çaremiz olmadığını belirtiyor. Aksi halde yalnızca duygularla çalışmak, onlarla mücadele etmek, zaman kaybı anlamına geliyor. Duygular değil ama eylemler değiştirilebiliyor. Örneğin çalışma masanız çok dağınık olabilir. Masayı toparlamak istemeyebilirsiniz. Fakat bu duyguya rağmen masayı toplarsanız, emeğinizin geribildirimi düzenli ve temiz bir masa olacağı için büyük ihtimalle duygudurumunuz da daha sağlıklı bir hale gelir. Buradaki mantık, eylemden duyguya yönelik bir geribildirim sistemini çalıştırmak. Bu amaçla Japonya’daki Morita kliniklerinde tedavi gören nevrotik hastalıkları olan kişilere iş ve sorumluluk veriliyor. Boş oturup, kısır bir döngü içinde durmadan düşünmek yerine, bir şeyler yapmaları, üretmeleri isteniyor. Ortalığı toplamak, yerleri temizlemek, başkalarına yardım etmek gibi… Naikan’daki sorgulama ise hep sorduğumuz “Bugün başkaları ya da dünya bana nasıl zarar verdi?” sorusunu atlayarak, hayattan hep alacaklı bir tutum sergilemek yerine, kendimizin başkalarına ve dünyaya olan sorumluluğumuzu kavratmayı hedefliyor. İnsanlar ve hayatla ilişkimizin bilinçli hale gelmesi bizi ruhsal sorunlardan koruyup, yaralarımızı sarıyor.

Doç. Dr. Şafak Nakajima kimdir?
Lise eğitimini, ABD’nin Minnesota eyaletinde burslu öğrenci olarak tamamlayan Doç. Dr. Şafak Nakajima, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Çocuk cerrahisi alanında iki yıl süreyle uzmanlık eğitimi alan Doç. Dr. Nakajima, ardından Akdeniz Üniversitesi’nde Klinik Mikrobiyoloji ihtisası, Japonya-Osaka Üniversitesi’nde ise Viroloji doktorasını tamamladı. 1991’de doçent unvanı alan Doç. Dr. Nakajima, Kanada’da doğal tıp alanının tümünü kapsayan dört yıllık bir eğitimle Institute NHC ve The British Institute of Homeopathy’den mezun oldu. Montreal Adler Psikoloji Okulu’nda lisansüstü klinik psikoloji dersleri aldı. Pekin Çin Tıbbı Üniversitesi’nde Geleneksel Çin Tıbbı ve akupunktur eğitimini takiben T.C. Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenen sınavlarda başarılı olarak akupunktur uygulama yetkisi kazandı. İngiltere’deki Gaia House’da Tibet Meditasyonu öğrenen Doç. Dr. Şafak Nakajima, Dominic Beirne School of Hypnosis and Psychotherapy’de ise NLP ve Klinik Hipnoterapi eğitimini, ABD’de Stens Biofeedback programını tamamladı.

Bu iki yöntemin birbirinden ayrılan özellikleri neler?
Morita aslında görev bilinci olarak da nitelenebilir. Kişinin duyguların seline kapılıp sürüklenmesi veya onlara direnmek için çırpınırken boğulması yerine, duygularını olduğu gibi kabul edip, yapması gereken sorumluluklara odaklanması hedeflenir. Bir şeyi başarı ile tamamlamak, en iyi moral ve motivasyon aracıdır. Güzel yemek yaptığımızda bile kendimizi iyi hissederiz. Batı’nın terapi anlayışında şöyle bir yaklaşım var: “Bir an önce duyguların iyileşsin, toparlan, ondan sonra kalk spora git ya da eğitimine devam et!” Morita ise “Duyguların seni yerlerde sürüklüyor olsa da kalkıp spora ya da okuluna gitmen gerekiyor!” diyor. Bu yöntem duygu ve yaşam yönetimi sağlıyor. Naikan ise hayatın içindeki duruşumuzla ilgili. Zaten Naikan duyarlılığında yaşayan bir insanın, Morita’nın tanımladığı türden bir görev bilincini geliştirmesi daha kolay.

Terapiler kaç seans sürüyor?
Bunları seans olarak düşünmemek gerekiyor. Bu kavramları okuyup öğrenmek ve kendi başınıza hayata geçirmek de mümkün. Ama bazen, bu disipline girmek zor olabiliyor ve eğitmen desteği gerekiyor. İnsanlar duyarlılıklarını kaybediyor ve yapması gereken şeyleri yapmıyor. Morita ve Naikan, bir terapistle yıllar boyu gerekli gereksiz birçok konuyu konuşarak zaman kaybetmek yerine, kişinin hızla hayatını doğru yönetmesini sağlıyor.

Pozitif Dergisi 2014/03

Yorum Ekle