Koçluk

İnsan bir çözüm varlığıdır

Bize öğretilenleri sorgulamanın vakti geldi! Çözümsüz sandıklarımız, dertlendiklerimiz, “hep, hiç, asla” ile başlayan tüm karanlık cümlelerimiz bir hipnozun ürünü! Çözüm daima var, yeter ki isteyelim…

ASLI ÖRNEK

Reyhan Yılmaz

Reyhan Yılmaz

Önce öğretmenlik ardından memuriyet… Düzenli bir aile hayatı, belirli bir gelir, iki çocuk…. Ardından bir fırtına… Her şey durulup güneş tekrar açtığında ise Reyhan Yılmaz önemli bir adım attı. “Neden ben?” diye şikayet etmek yerine “Bunları neden yaşadım, fark etmem gereken nedir?” dedi ve hızlıca kararını verdi. Üstün başarı ile tamamladığı koçluk eğitimlerinin sonunda önce kendisi iyileşti şimdi de bir dönüşümün anatomisini danışanları ile paylaşıyor, onlara hayatlarını anlamlı kılacak yeni bakış açıları kazandırıyor.

Profesyonel koç olmadan önce ne yapıyordunuz?

Kendimi gayet güvenli bir denizde seyahat eden bir gemi gibi hissediyordum. Rotası, yol arkadaşları ve yolculuğun süresi dahil bütün detaylar önceden hazırlanmıştı sanki. Sürprizlere yer olmayan bir denizin ortasında gibiydim. Halbuki, gerçekleştirmek istediğim başka hayaller de vardı ama kaptan şapkası altında yapmam gerekenlerden, “potansiyelimi fark etmek ve gerçekleştirmek” için zaman kalmıyordu. Hem zaman hiç de hayallerini gerçekleştirecek zaman değildi. Sağlıklıydım, iki çocuğum vardı, eşimle düzenli ve iyi bir işimiz vardı. İnsan daha ne isterdi ki?

Sonra ne oldu?

İşte, böylesine güvenli ve sakin bir denizde yolculuk yaparken bir gün ansızın ve şiddetle bastıran yağmur, fırtına gemimi alabora etti. Elimde hiçbir şey kalmamıştı sanki, kendimden başka. Her şey kontrolüm dışında gelişmişti. Adeta doğal bir afet gibiydi yaşananlar, ama doğal olmayan bir şeyler vardı. Neden bu fırtına beni bulmuştu? Ayakta kalmak için sanki bir sebebe ihtiyacım vardı. Neden ben? Hatam neydi? Bir kaptan olarak gemimi güvenle ilerletirken, bütün sorumluluklarımı özenle yerine getirirken neden ben? Bu dönüşüm ihtiyacını 31 yaşında gemimin kaptanı olarak yaşamıştım. Bir de ergenlik dönemim sürede, 13-14 yaşlarındayken geminin bir üyesiyken de ailemle zorlu bir mücadele yaşamıştık. Küçük bir ilçenin, varlıklı bir ailesiyken evlerimiz, arabalarımız, iş yerlerimiz varken, büyük ve beklenmedik bir iflasla her şeyimizi kaybettik; anne ve babamdan öğrendiğimiz kıymetli değerler dışında. Çünkü, büyüdükçe fark ettim ki, o değerler ve karakter eğitimi olmasa hiçbir zorluk kolay kolay aşılmıyor. Demek istediğim gerek ergenlik döneminde, gerekse 31 yaşında deneyimlediğim acı olaylar kontrolümün dışında, aniden ve yoğun bir şiddetle gerçekleşmişti.

“ Sakin limanda kalmak değişmeyi hiç sevmeyen duygusal beynimize çok iyi geliyor. Ama bilinen bir gerçek var ki gemiler de güvenli limanda kalmak için değil, yol almak için var.”

Sizi değişmeye iten güç neydi? 

Beni sağlıklı değişme, dönüşme sürecine iten güç “Neden ben?” yerine “Bu olayda benim fark etmem gereken neler var ki bunu yaşadım?” sorusu oldu. İnanıyorum ki hepimiz burada asıl potansiyelimizi gerçekleştirmek için varız. Kontrolümüz dışında yaşadığımız acı olayların aslında bize dönüşüm vaktimizin geldiğini haber veren birer alarm olduğuna ve bu sese kulak verip, işaretleri doğru okuyarak hayatımızı tam da bizi destekleyecek şekilde dönüştürebileceğimize inanıyorum. Zira, her şey çok güzel gibi giderken değişmek, dönüşmek hiçbirimizin aklına gelmiyor. Benim de gelmemişti. Sakin limanda kalmak değişmeyi hiç sevmeyen duygusal beynimize çok iyi geliyor. Ama bilinen bir gerçek var ki, gemiler de güvenli limanda kalmak için değil, yol almak için varlar. Bu nedenle, vahim gibi görünen olaylarla karşılaşmaya aslında bizzat bizim ihtiyacımız oluyor.

Yaşadığımız her şeyin bizim ihtiyacımıza göre şekillendiğine inanmayı nasıl başaracağız?

Tam da bu noktada bakış açımız önem kazanıyor. Yaşanan zorluklara kahrederek iki ileri, bir geri adım atarsak yol boyunca bize gönderilen işaretleri anlamamış olur, kendi yolculuğumuzu ve büyük ihtimalle bize eşlik eden yol arkadaşlarımızın yolculuğunu da berbat etmiş oluruz. Ancak yaşanan sıkıntılara bakış açımız, “Acaba, burada değiştirmem gereken ne var?” sorusuna cevap aramak olursa, işte o zaman yolculuğumuzu tam da istediğimiz şekilde sürdürebilir, yolumuzu kendi değerlerimizle şekillendirebiliriz. Yani bizi çözüme götürecek kilit nokta yaşanan sıkıntının ne ve nasıl olduğu değil, onu kendi lehimize dönüştürmeye olan niyetimiz.

Profesyonel koçluk için ne zaman ve nasıl bir eğitim almaya başladınız?

O dönemki işimin devam edemeyeceğini anladığımda bir arayışa girdim. Arayış derken uzun bir arayış olmadı bu. Zira bir ay içinde profesyonel koçluk eğitiminin ilk modülü Ankara’da başlıyordu. Profesyonel koçluğu gerçek anlamda profesyonel bir şekilde uygulamak istiyorsanız, dünyada genel geçer üç ekol var. Bunlardan bir tanesi ve kendime en yakın hissettiğim ise Erickson ekolüydü. Hemen arayıp, detaylı bilgi aldım. Sadece eğitimin kendisi altı aylık bir süreçti; kaliteli ve disiplinli olduğunu anladığım bir programla karşı karşıyaydım. Kararsızlık için vaktim yoktu. Hemen adım attım ve kaydoldum. Aralıklarla süren dört modüllük bir eğitimden sonra tez aşaması diyebileceğim bir süreç başladı. Bu süreçte makale yazmak, ses kayıtları yapmak ve belirli bir saat üzerinde de koçluk görüşmeleri yapmak gerekiyordu. Kısa sürede, hatta grubumda bu süreci tamamlayan ilk kişiydim, sonra da sertifika almaya hak kazandım. Koçluk şapkamı fazlasıyla zenginleştiren eğitimler de aldım.

“ Bir çözüm varlığı olan, eksiksiz bir bütün olarak yaratılmış insanın nasihatten ziyade kendini keşfetmeye ihtiyacı var.”

Koç olduktan sonra hayatınızda ne değişti?

Hayatımda bir değişim oldu ve ben koçluğa adım attım. Aslında hem koçluk değişimi sağladı hem de değişim beni koçluğa yöneltti diyebilirim. Koçlukla beraber bir şey fark ettim. Hayatta bir sürü kimliklerimiz var. Eş, arkadaş, anne, çalışan kadın, komşu, evlat ve daha fazlası… Bu konumlarda kendimi görmek ve sürekli gelişim içinde olmak çok kıymetli oldu. Bu konumlarda iyi niyetli de olsam, çevreme sürekli nasihat verdiğimi fark ettim. Koç olduktan sonra bunu törpülemek en zoruydu. Çünkü koçluk demek kesinlikle tavsiye, yorum, yönlendirmenin olmadığı görüşmeler demek. Neden? Çünkü zaten bir çözüm varlığı olan, eksiksiz bir bütün olarak yaratılmış insanın nasihatten ziyade kendini keşfetmeye ihtiyacı var. Koçluk da kişiye özel doğru zamanda güçlü sorularla bu keşfin yapılmasını sağlıyor.

Kendiniz de koçluk desteği alıyor musunuz?

Ben de bir koç olarak, nasihat dinlemek yerine kendi çözümlerimi bulmayı tercih ediyor ve profesyonel koçluk alıyorum.

Hayatını yeni baştan düzenlemeye çalışan ama başaramadığını düşünenlere ne gibi bir öneride bulunursunuz?

Yeni baştan var olmaya/dönüşüme direncin formülünü bildiğinizde bu direnci kırmanız da kolay olur. Peki, nedir bu formül? Erickson formülü, “İçinde yaşadığınız olumsuz durumla ilgili yaşadığınız tatminsizlik, ulaşmak istediğiniz hedef ve atacağınız eylem adımlarının çarpımı değişime göstereceğiniz dirençten büyükse ancak o zaman dönüşüm başlayabilir” der. Bu formülü açarsak, şunu net bir şekilde ifade edebiliriz; gerçekten dönüşmek istiyorsanız, bu üç madde size rehberlik sağlayabilir:

1 İçinde bulunduğunuz durumla ilgili hoşnutsuzluk/tatminsizlik hissetmek,

2 Ulaşmak istediğiniz bir hayal/ vizyon çizmek,

3 Bu vizyon yolunda atacağınız adımları belirlemek.

Gitmek istediğimiz hedef belliyse, yola çıkmamız kolaylaşır ve hatta yol boyunca karşılaşacağımız engelleri de rahatlıkla aşabiliriz. Çünkü vizyonumuz bellidir, zihin onu gerçekleştirmiştir bile, siz varmadan. Ancak herhangi bir amacınız yoksa da bütün yollar aynı, anlamsız ve çetrefilli gelecektir. Bu nedenle, hayatını yeni baştan düzenlemek isteyenlere ilk soru şu: “Yepyeni bir hayat sizin için ne anlam ifade eder?”

Örneğin iş hayatında başarısızlığa uğrayan ama ne yapacağını bilmeyenler ne yapmalı sizce?

Aslında hepimizin derinlerinde bir yerde çözüm hazır bekliyor. Çözümü başka yerlerde aramak doğru değil. Zira, sekiz milyarda bir kişi olarak parmak izimle ve beyin yapımla özel yaratılmışsam, çözümüm de bana özel olmalı. Koçluğun mucizesi burada yatıyor. Bir koç, yol arkadaşı olacak kişiyi eksiksiz bir bütün halinde, kendine ait öz değerleri olan özel bir kişi olarak görür ve çözümü de kendisinin bulacağına inanır. Bu itibarla, herkes için tek bir doğru olduğuna inanmıyorum. Söyleyebileceğim, değişimin formülünü herkes kendisi için bir düşünsün, kendilerini bu formülün neresinde görüyorlar, bunu fark etmek bile yola çıkmak demek. Yola çıkmak isterseniz de eminim ki, iyi bir koç size keşif dolu bir yol arkadaşlığı yapacaktır.

“ İşaretleri doğru okumak demek de onları birer engel yerine gelişim alanı olarak görmek anlamına geliyor.”

İşaretleri takip etmenin önemli  olduğunu söylüyorsunuz. Bunu açar mısınız?

Yol boyunca hoşuma giden, gitmeyen birçok olayla karşılaşabilirim. Hatta bazıları canımı acıtabilir. Ancak inandığım ve deneyimlediğim bir gerçek var ki acı, tatlı yaşadıklarımın tümü beni “daha iyi ve gelişmiş bir ben” olmaya götürmek isteyen işaretler. İşaretleri doğru okumak demek de onları birer engel yerine gelişim alanı olarak görmek anlamına geliyor. Doğru bir bakış açısı ve doğru bir soru sizi çözüme götürecek yepyeni kapıların açılması demek.

HAYATINIZA LİMON SIKILIRSA…

Evde kendi doğal yoğurdumu yapmayı çok severim. Bir gün yine doğal süt aldım ve eve gelir gelmez kaynatmaya başladım. Bir de ne göreyim? Süt kaynadıkça kesildi. Düşündüm ki her zamanki gibi kaynattım ve tencereye de dışarıdan bir madde dökülmedi. Yaşadığım olaylar bana bir olayın sebebini aramaktan çok onu nasıl dönüştürmem gerektiğini öğrettiği için o bakış açısıyla baktım ve kesilen sütü dökmek yerine peynir yapmaya karar verdim. Şimdi, gözünüzü kapatın ve süt gibi hayal edin kendinizi. Berrak, tertemiz ve bembeyaz… Bir gün birisi gelip hayatınıza limon sıkıyor veya kendi elinizle yapmış olduğunuz bir kazayla limon suyu damlıyor hayatınıza. Ne olacak dersiniz? Evet, bembeyaz süt kesilecek ve bozulacak. İşte, bu noktada başlıyor dönüşüm. Kesilip, atılmak mı istersiniz bir köşeye yoksa kendi çözümünüzü bulup, peynir olmaya karar verip yepyeni bir hayata başlamak mı? Çözüm her zaman vardır. Çünkü insan hiçbir durumda aciz değil, tam aksine bir çözüm varlığıdır. Yeter ki istesin.

Yorum Ekle