Neslihan İskit

Çakralar

Merhaba, bu güzel dergide bir yer bulmak beni fazlasıyla mutlu etti, ilk yazımda sizlerle çakraları konuşmak istedim. Onların dengesizliğinde nasıl etkilenirsiniz ve onları nasıl dengelersiniz ve hangi renkleri kullanmalısınız, Pozitif okurları için kaleme aldım…

Dr. Neslihan İSKİT

cakralar-2Çakralar, ruh varlığı (yüksek ben), kişilik (ego), fiziksel beden (biyolojik yapı) arasında bağlantıyı sağlayan, iletişim kuran yönetici enerji merkezleridir. İnsan vücudunda yedi çakra (enerji merkezi) var. Bu enerji merkezleri uzun süren gerginlik ya da güven eksikliği nedeniyle bloke olmuş olabilir. Ancak her çakra (enerji merkezi) ile ilgili duruş biçimlerinin uygulanması ile bu blokajlar ya da engeller ortadan kaldırılabilir ve daha yüksek bir bilince ulaşmak mümkün olabilir. Çakra sistemi, bizim kişiliğimizi olaylar karşısında uygun duruma getirmek için uyguladığımız yoga pratiğimize teorik bir zemin sağlar. Geleneksel olarak Hintliler, insan vücudunun omurganın tabanından başın en üstüne kadar dikey olarak düzenlenmiş yedi ana çakra (enerji) merkezinden oluştuğunu kabul eder. Çakra, Sanskrit dilinde tekerlek anlamına gelir ve bu “tekerlek”lerin enerjinin dönen girdapları olduğu düşünülür. Her çakra, insan vücudunda belirli hayat olaylarında hem kendi kendimize hem de dünya ile etkileşimimizde kullandığımız biçim ile belirli fonksiyonlara sahiptir. Güç merkezleri gibi çakralar da hayat enerjilerini alan, absorbe eden ve dağıtan merkezler olarak düşünülebilir. Uzun süreli fiziksel gerginlik, kendini sınırlamak gibi dış dünyadaki olaylar ya da vücudumuzun alışkanlıkları nedeniyle bir çakra yetersiz veya gereğinden çok fazla çalışabilir. Bu durumda da insan vücudunda dengesizlik meydana gelir. İnsan vücudunda meydana gelen bu dengesizlik bazı durumlara bağlı olarak geçici olabilir ya da kronik bir hal alabilir. Kronik bir dengesizlik çocukluk deneyimlerine, geçmiş acılara ya da strese veya uluslararası kültürel değerlere bağlı olarak oluşabilir. Örneğin ailesi her yıl başka bir kente taşınan bir çocuk, bir yere kökleri ile bağlı olmanın ne demek olduğunu öğrenemeyebilir ve ilk çakranın yetersizliği ile büyüyebilir. Yetersiz bir çakra ne uygun enerji alır ne de dış dünyaya çakranın enerjisini kolayca gösterebilir. Yetersiz bir çakra alanında fiziksel ve duygusal anlamda bir kapalılık duygusu vardır. Depresyonda ve yalnız birinin omuzlarını çökmüş olarak düşünün, kalp çakrası göğse doğru çökmüştür ve yetersiz çakranın açılmaya gereksinimi vardır. Bir çakra çok fazla enerji ile yüklenmiş olduğunda ya da sağlıklı bir şekilde çalışmadığında, kişinin hayatında oldukça baskın bir güç olarak ortaya çıkar. Beşinci çakrasında (boğaz) enerji fazlası olan bir kişi çok fazla konuşabilir ve iyi bir dinleyici olamayabilir. Oysa sözü edilen çakra yetersiz olsaydı, kişi gerginlik yaşayabilir ve iletişim kurarken zorluk çekebilirdi.

Muladhara Çakra (Kök)
Omurganın tabanında perineum merkezinde yer alan çakra Muladhara (Kök) adıyla anılır ve bu enerji girdabı, bizim yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamak, sağlıklı bir yerleşiklik duygusu kazandırmak, bedenimize iyi bakmak, bedeni arındırmak ile görevlidir. Omurganın tabanı, bacaklar, ayaklar ve kalın bağırsak bu çakra ile ilgili bölümlerdir. Genellikle zihinleri meşgul ve aktif bir hayalgücüne sahip olan insanlarda bu çakranın yetersiz olması için özel değişikliklere gerek yoktur. Çoğu zaman yerde değillerdir ve bedenlerinde değil zihinlerinde yaşarlar.

Svadisthana Çakra (Kalçalar, kuyruksokumu kemiği, üreme organları)
Sanskrit dilinde Svadisthana ikinci çakradır ve “kişinin kendi yeri ve zemini” anlamına gelir. Bu çakra hayatımızda önemli bir yere sahiptir. İkinci çakra ile ilgili bir sorun yaşayan kişi, birinci çakra ile yaşanan sorunlardan daha farklı endişelere sahip olacaktır. Bir şeyleri düzene koymak ilk çakranın görevi iken, ikinci çakranın görevi hayatımızda duygular ve duygusallığa izin vermek, zevk almak ve “kendini akıntıya bırakmayı” öğrenmeyi kapsar. Kalçalar, kuyruksokumu, sırtın alt kısmı, üreme organları, rahim, böbrekler ile bağlantılı olan bu çakra duygular, duyarlılık, cinsiyet, içgüdü ve arzulardan sorumludur. Dolaşım, idrar, menstrüasyon, orgazm ve gözyaşları gibi bedendeki tüm sıvılar bu çakra tarafından kontrol edilir. Leğen kemiğindeki ikinci çakra ile birlikte, kalpteki dördüncü çakra ve üçüncü gözdeki altıncı çakra açıklık ve gevşemenin “kadınsı, dişil” yanları ile ilgilidir. Bu çakralar bizim hissetme, aşık olma, sevme ve görme haklarımızı temsil eder. Bacak ve ayaklarda, karında, boyunda, başın etrafında bulunan çakralar ise bizim sahip olma, isteme, konuşma ve bilme haklarımızı temsil eden “eril” yanlarımızla ilgilidir. Eril çakralar, enerjiyi sistemlerimizden dışarı atma, dünyaya itme ve sıcaklık ile ısı yaratma eğilimindedir. Dişil çakralar enerjiyi hapsederek, sakinleşmeyi sağlar. Modern dünyada hayatın eril ve dişil ilkeleri dengesizdir: Hareket ve ifadenin eril enerjisi, akıl ve kabul etmenin dişil enerjisi üzerine çoğu kez baskın çıkar. Bu durum hayatımızda stresin artmasına neden olur.

Manipura Çakra (Karın, karın boşluğu)
Karın boşluğu bölgesinde karın ve sindirim sistemine ait organlar bulunur. Burada bulunan üçüncü çakra Manipura, “parlayan cevher” adıyla anılır. Sarı renk ile bağlantılı olarak bu çakra öz saygı, enerji ve dönüşümün gücünü temsil eder; ayrıca sindirim ve metabolizmayı kontrol eder. Sağlıklı bir üçüncü çakra uyuşukluğu üzerimizden atmayı, bir şeye hemen başlamayı temsil eder. Bu çakra sayesinde risk ve hayatımızın sorumluluğunu alırız. Bu çakra aynı zamanda bizim içten gülme, sıcaklık, kolaylık ve canlılık gibi hisleri yaşamamızı kontrol eder. Risk almak, üçüncü çakrada bulunan güç kaslarını esnek hale getirmeniz ve güven kazanmanın yollarından biridir. Riskler sınırlar koymayı, karşıt görüşte olmayı ya da neye ihtiyacımız olduğunu sormayı gerektirebilir.

Anahata Çakra (Kalp)
Dördüncü çakra olan kalp çakrası, çakra sisteminin yani ruhumuzun ortasında yer alır. Bu çakranın bulunduğu yer kalptir. Dördüncü çakra denge noktasıdır ve dünyanın ruhu ile dünyanın olaylarını bir araya getirir. Kalp çakrası, harmoni ve barış ile bağlantıya kapılarımızı açarız. Kalp merkezimizin sağlıklı oluşu, hayatımızdaki aşkın gücü ve kalitesine bağlıdır. Sanskrit dilinde kalp çakrası Anahata, “çarpmamak ya da yaralanmamak” anlamına gelir. Bu çakranın elementi havadır. Hava yayılır ve enerji verir. Tıpkı su gibi hava da içinde bulunduğu şeyin şeklini alır. Aşk yüzünden kendinizi alıp götürülmüş gibi hissediyorsanız bulunduğunuz yerde kalabilmek için çoğunlukla ilk çakranızı yeniden doldurmanız, yenilemeniz gerekir. Nefes aldığımızda Pranayama uygulaması bu çakranın dengeye kavuşmasını sağlar. Pranayama’nın bütün biçimleri sizin daha çok hava, daha çok prana kullanmanızı sağlar ve böylece canlılığınızı ve hayattan aldığınız keyfi artırır.

Visuddha Çakra (Boyun)
Boyun, boğaz, ağız ve çenede yer alan Visuddha çakra içimizdeki gerçeği yansıtır ve içimizdeki sesi dış dünyaya iletmemiz konusunda kişisel bir yol bulmamız için bize yardım eder. Müziğin ritmi, dansın yaratıcılığı, şarkının titreşimi ile yazılı ve sözlü olarak yaptığımız iletişimin hepsi beşinci çakra aracığılıyla yaptığımız kendimizi ifade etme biçimimizdir. Bu çakrada enerji yetersizliği boyunda sertliğe, omuzlarda gerginliğe, dişlerde gıcırdamaya, çenede bozukluklara, boğazda bozukluklara, etkili olmayan tiroide ve konuşmaktan korkmaya neden olur. Çok fazla konuşmak, dinlemeyi bilmemek, işitme sorunları, kekemelik, tiroid hormonunun aşırı çalışması bütün bu sayılanlar da bu çakrada aşırı enerji yüklenmesi ile bağlantılıdır.

Ajna Çakra (Üçüncü göz)
Bir gece önce gördüğün rüyayı anımsamak, ya da yarın bedenini nasıl hissedeceğine dair hayalgücüne ait yetiler -geçmişi gözünde canlandırmak, geleceğin olumlu fotoğraflarını yaratmak- Ajna Chakra sayesinde gerçekleşir. Sanskritçe’de bu ifade hem “algı merkezi” hem de “emir merkezi” anlamlarına gelir. Işık elementi ve indigo mavi renk ile bağlantılı olarak, altıncı çakra gözlerin hemen üzerinde “üçüncü bir ruhsal göz” gibi yer alır. İki gözümüz dünyadaki maddi nesneleri görürken, altıncı çakramız fiziksel olanın ötesindekileri de görür. Bu görüş gelecekten haber verme, telepati, hayal kurma, gözünde canlandırma, sezgi gibi yetileri içerir. Altıncı çakra üzerimizde güçlü etkisi olan şeyleri tanıma ve sanatın yaratıcılık ile algı yanını kapsar. Bunun çok farkında olmasak da çevremizde bulunan imajlara karşı duyarlıyızdır. Üçüncü göz çakrası enerji ile dolu olduğunda, baş ağrısı çeker, halüsinasyon yaşar, kabuslar görür, konsantre olmada güçlük çekeriz. Bu çakrada enerji azlığı söz konusu ise hafızada zayıflık, görme sorunları, bir şeyleri tanımada ve onları gözümüzde canlandırmada zorluk çekeriz.

Sahasrara Çakra (Taç)
Yedinci çakra başın en üst kısmında yer alır. Ruhsal gelişmemizin ve aydınlanmamızın sembolü olarak tüm çakra sisteminin tacı, en üst kısmı olarak hizmet eder. Yedinci çakra başın üzerinde sanki bir hale gibi durur. Sanatta genellikle Hz. İsa, başının etrafında altın bir ışık halesi ve Buddha da başının üzerinde yüksek bir yansıma ile resmedilir. Her iki durumda da bu imajlar Sahasrara Chakra’nın ruhsal olarak uyanışını temsil eder. Yedinci çakranın elementi zihnin en yüksek fonksiyonları ile bağlantılıdır. Akıl ya da zihin her ne kadar görülemese ya da hissedilemese de, düşüncelerimizi ve eylemlerimizi kontrol eden düşünce sistemleri yaratır. Zihin ne düşünüyorsa, hayatlarımız da o düşünceler çerçevesinde şekilleniyor. Bu çakrada oluşan fazlalık kendinizi fazla entelektüel ya da ruhsal veya entelektüel elit bir kesimin üyesi gibi hissetmenize neden olabiliyor. Yedinci çakrada enerji azlığı ise kendini düşünmede zorluk, ilgisizlik, maddiyatçılık, kuşkuculuk şeklinde kendini gösteriyor.

 

Pozitif Dergisi 2013/03

Yorum Ekle