Terapi

Geçmiş bana ne söylüyor?

En sıkışık hissettiğiniz anlarda aslında çok çok uzaklardan gelen bir deneyim şimdiki hayatınıza başını uzatıp, “Beni gör, beni duy” diye sesleniyor olabilir.

YAPRAK ÇETİNKAYA

Aynur Salış

Aynur Salış

Aynur Salış bir sosyal pedagoji uzmanı… 37 yıl yaşadığı Almanya’da meslek hayatı engelli çocuklarla çalışmakla geçmiş. Onlara uygulanan tamamlayıcı terapilerin etkisini birebir gözlemlemiş. Kendi ağır migren ataklarından kurtuluşu da homeopati ile olunca ilgisi bu yöne kaymış. Engelli çocukları sürekli taşımaktan dolayı oluştuğunu düşündüğü bel ağrılarına fıtık tanısı konulup da ameliyat önerilince, Almanya’da kazandığı “Bir yolu mutlaka var, yeter ki ara” inancına tutunmuş. Arayan bulur, o da bulmuş. Homeopatiyi öğrendikten sonra sıra Aile Dizimi’ne gelmiş. “Aile dizimi terapisti ile tanıştım ve bel ağrım gitti. Fark ettim ki o ağrılar çocuklardan değil, atalarımdan gelen yüklermiş. Belim iyileşince sisteme inancım güçlendi” diyor. Kendisine iyi gelen her şeyi öğrenmeye devam etmiş ve yine aile diziminin işaretlerini takip ederek sekiz yıl önce Türkiye’ye yerleşmiş. Yeni hayatında kendini geliştirmeye devam ediyor, talep eden danışanlarına tıkandıkları noktalarda el uzatırken deneyimlemediği ve inanmadığı hiçbir yöntemi uygulamıyor. Aynur Salış ile her ay bir hafta sonunu ayırdığı ve adını yeni yeni duyduğumuz Karma Dizimi çalışmasını konuştuk.

Karma dizimi ile aile dizimi arasındaki fark nedir?
Aile dizimi sizin ailenizle, anne-baba ve yedi kuşak atalarınızla ilgili… Ailenizle ilgili duygunuzu güçlendirmeniz, köklenmeniz için. Ailesine aidiyet duygusu olmayan bir insan dünyada sıkıntı çekiyor, yaşam ona zor geliyor, yerini bulamıyor. Bir insan önce kendi ailesinde yerini bulmalı… İşte aile dizimi kısaca bu konularda çalışıyor. Karma dizimi ise daha ileriye giden bir yöntem. Tamamen sizinle ilgili, aile söz konusu değil. Bazı tekrarlanan duygular vardır ki aile dizimi ile de çözülemeyebilir çünkü hiçbir şekilde aile ile alakalı değildir. Geçmiş yaşantılarımızda çözemediklerimizi karma olarak sıkıntılar, başarısızlıklar şeklinde bu hayata getiririz. Ruh zaten bunun için bedenlenir. İlk bedenlendiğinde çok temiz ve saftır. Yaşamı öğrenmeye gelir ve burada bazen sevgide olmayan ya da çok aşırı derecede sevgi sandığı ama sevgi olmayan şeyler de yapar. Böylece belirli döngüler yaratır. Ruhun bir amacı vardır aslında. Çok temiz ve saf olduğu için erdemleşme süreci yaşamak ister. Nasıl bir bebek anne karnında küçücük bir noktayken doğup büyüyüp yaşlanıyorsa ruh da böyle bir süreçten geçmek, ayrıldığı yerdeki temiz ve saf haline bir gün tekrar ulaşmak, İnsan-ı kamil dediğimiz halde tekrar Yaradan ile birleşmek ister. Bizim topraklarımızda bunun olabilirliğini bize gösteren erenlerimiz var örneğin.

Peki ruh bunu neden yapıyor?
Çünkü başardığı her şey bilgi olarak dünyada kalıyor. O İnsan-ı kamil olup Yaradan’da eriyor ama bir geride de hizmet bırakıyor. Gönül gözü, sezgileri açık olan, meditasyon yapan, iç sesini duyan insanlar bir şekilde bu rehberleri örnek alarak ilerliyor. İnsan-ı kamil olmuş insanlara üstat diyoruz. İyi bir üstat her şeyi sevgi ile yapar. Kırmadan, üzmeden, üzülmeden… Yaşadığı her şeyin onun ruhunun erdemleşmesi için olduğunu bilir. O bilgi ile bakar, acı ile bakmaz. Acı dünyaya aittir, bizim yarattığımız bir kavramdır.

Hayatımızdaki tıkanıklığın aileden mi, karmadan mı geldiğini nasıl anlayacağız?
Bir insan sürekli suiistimali ediliyor diyelim. İlk önce aileye bakıyoruz çünkü böyle bir konu ailede de vardır. Ruh plansız gelmez, yolunu fark etmesi için öyle bir aile seçmeli. Diyelim ki aile diziminde gördük ki baba iyi niyetinden dolayı hayatta hep kaybetmiş. Anne ya da anne veya baba atalarından biri de olabilir. Kişi bunu fark ettiyse, eğer o konu o kişi için yeterliliğini bitirdiyse, artık suiistimal edilmiyorsa mesele çözülmüştür. Ama ailesi ile konunun bağlantılarını gördüğü, aile ile ilişkilerini düzenlediği halde hayatında suiistimal edilme konusu hala duruyorsa bu konu karmiktir. Bunu şöyle de ayırabilir insan… Cep telefonu, tablet gibi cihazların olmadığı bir ortamda olun. Elinizi kalbinize koyun, o sorunu bir düşünün ve kalbinizden cevap rica edin: “Bu, aileye mi ait yoksa geçmiş hayatımdan mı getirmişim?” Herkesin sezgisi açıktır ve cevap hissedilir. “Bu çok eski” gibi bir duygu geliyorsa bilin ki o karmadan… Ama bazen danışan diyor ki, “Direkt babam geldi gözümün önüne…” Belki baba, belki baba atalarından bir konu olduğunu anlıyoruz o zaman. Yani mutlaka birisi gelir gözünüzün önüne, ne alaka dersiniz başta ama doğrudur. Şüpheye girmeyin kalbinize güvenin. Hiçbir şey gelmiyorsa yine karmadandır. Çünkü üstü kapalıdır, travmatiktir, çok can acıtmıştır. Bazen de görüntü gelir; bir resim, bir yer ama hiç bu hayatta bulunduğunuz yerle ilgili değildir ya da duygusu eskidir.

Karma dizimi sizin geliştirdiğiniz bir yöntem mi?
Bütün birikimimin, kendi yolculuğumun sonucu… Ama Almanya’da bunun eğitimini verenler var. Alman yaklaşımı ile tabii ki önce o eğitmenlere başvurdum ama benim için eğitime gerek olmadığını söylediler. Siz nasıl geliştirdiniz bu çalışmayı? Danışanlarla çalışırken paralelinde hep kendinizle de çalışıyorsunuz. Danışanla bir sorun yaşıyorsanız bir yerde ilerleyemiyorsanız-ki gurur meselesi yapmaya gerek yok her terapist tıkanabilirbende de bir kilitlenme oluyor demektir. Ben de bunu yaşadım. Dizim yapıyorum, ilişkiler değişiyor ama bir konu değişmiyor. Anladım ki bu başka bir yerden geliyor, başka bir öğretisi var, farklı bir yöntemle çalışmalı… Kendi üzerimde çalışmaya başladım. Neredeyse iki sene kendime çalıştım, kendi geçmişimle uğraştım. Nerede kilitlendiğimi bulmak için bütün eski öğretileri, psikolojik öğretileri gözden geçirdim. “Danışan çözmek istemiyor, hazır değil, zamanı değil” söylemlerine inanmıyordum. Bir insan randevuyu alıp buraya geliyorsa hazırdır, istiyordur. Ayakları onu getirmişse ruh buraya doğru hareket ettirmişse bu bir tesadüf değildir ama çalışma sonuç vermiyorsa benim görmediğim anlamadığım bir şey var diye düşünüyordum. Karma dizimi ile bunların cevabını buldum.

Danışan hazır ama yöntem mi yanlış?
Her şeyi çözmek için aslında bir yol var. Bazen biz daha o yolu bulamamış oluyoruz. Ben daha o yolu gitmemişim, nasıl olduğunu bilmiyorum, onun için cevabı yok bende. Bu durumda danışana, “Şu an size yardımcı olamıyorum, bu konuda bilgim yok” demek daha doğru. Söylediğimiz her söz danışanda bir şey yapar. “Hazır değilsin, zamanı değil” demek danışanı kilitleyebilir. “Ben bunun yolunu bilmiyorum” demek ise nötr ve temiz bir alan. Burada suçlu ne benim ne de danışan.

Çözüm bulamadığınızda daha ileriye gitmek yaşam tarzınız mı?
Önceki mesleğimle de ilgili bir yaklaşım. Engellilerle çalışıyordum ve hep ,“Bu çocuğun okumayı öğrenmesinin bir yolu var” diyordum. Ya da başka bir beceri kazanmasının… Vardı da… Buluyorduk. Ama olmayacağına inansaydık bulamazdık.

Bazı insanlar “Hiç derdim yok” der. Bu mümkün mü yoksa bir inkar mı?
Zamanı vardır, bir dönem geçer sonra açılır meseleler. İnsanlar genellikle önce hayatlarını oturtuyor. İşini düzene koyuyor, aile kuruyor sonra içine bakmaya sıra geliyor. Ama şu da var ki bazı ruhlar gerçekten bu yaşamında sadece izleyip deneyimlemeye geliyor, çözmeye değil. Bunu da kabul etmek lazım. “Sen daha hazır değilsin” diyerek bu insanlara haksızlık yapmamak lazım. Bize sorun gibi gelen onlara gelmiyor. Biz onlara “vurdumduymaz” gibi bir sürü isim takıyoruz. Öyle bir şey yok. O farklı bir seçimle gelmiş, saygı duymak lazım. Buraya gelenlerden de bazısı sadece aile dizimi çalışmak istiyor. Bazısı sadece karma dizimi istiyor. Ölçü kişinin kendisinde. Karar ona, onun kalbine ait. Saygı duymak lazım.

“Karma bitti” denilen yazılar okumuştum. Var mı böyle bir şey?
Şu tarihten sonra bitecek diye bir şey yok. Ama enerjisel olarak hissetmeye başladığımız zaman bitiyor. Bu şu demektir; geçmiş hayatın hatalarını yapmamak… Bu halin enerjisi çok yoğunlaştı. Sanki nefes alamıyor gibiyiz, bir şeyi hazmetmeden hemen başka bir şey yaşıyoruz. Sürekli gözümüze bir şeyler çarpıyor. Birtakım şeyleri görüp sonraki hayatta tekrarlamamamız için artık değişimler oluyor. “Bilinç yükseliyor, kozmik plan yenilendi” deniliyor. Her öğreti kendi açısından bir şey söylüyor. Burada yanlış bir şey yok. Her öğreti bir kanaldır. Bütününe baktığımız zaman güzel bir hizmettir. Olan şu aslında: Birbirimize çok zarar vermeye başladık. Bunun için bilinç değişmeli. Kendine dürüstçe bakan ve kendini çözen çok hızlı bir şekilde yeni bilince girebiliyor. Karma dizimi orada size hizmet ediyor. Eskiye takılmadan, hatalar yapmadan, kimseyi ezmeden, egoya girmeden, hırsa girmeden bu hayatın nasıl yaşanacağını ruh zaten biliyor. Bunun ana kaynağı da sevgi. Bilinç yükselmesi dediğiniz an aslında sevgi bilinci yükseliyor. Sevgi bilincine ne kadar çok insan girerse dünya o kadar çabuk değişir.

Sevgi bilincine girmek ne demek?
Tepelerde, yukarılarda aramaya gerek yok. Ayağımız yerden kesilmeyecek. Hayatın içinde yaşadığım her şey aslında benim büyümem içindir. Yaşadığım her şey benim sevgiye daha derin girebilmem, inanmam içindir. Bu sevgiye girdiğim an ilahiye inanıyorum, ona inandığım an bütünün bir parçasına inanıyorum,. Hayatta ne olursa olsun şunu çok iyi biliyorum ki bana bir şey olmaz. Yani tamam bir ilişki bitebilir ama bu dünyanın sonu değildir. Acı çekmek zorunda değilim. İlişkilere farklı bakıyorum. Kimsenin benim mülkiyetimde olmadığını anlıyorum. Bir ilişkiyi dürüstçe bitirip başka bir ilişkiye giriyorum. Bir iş ortaklığı yapıyorsam, dürüstlük sözü veriyorsam, dürüst kalıyorum. Yapamıyorsam söyleyip öyle ayrılıyorum. Başkasının bana yapmasını istemediğimi kimseye yapmamaktır sevgi bilinci… Bunu başardığımız zaman birçok sorun dünyadan yok olacak. Böylece biz de bir sonraki yaşamda aynı konuları tekrarlamayız. Sevgi bağının olduğu yerde ilişki bitmez, sevgi sonsuzdur. Ruh bunu yaşamak istiyor.

Ölüme bakışınız nasıl?
Ölüm bir acı değildir. Ölüm bu bedenle vedalaşmak ve o ruhun gitmek istemesidir. Giderek birçok şeye de hizmet verir. Bazı ruhlar belirli konularda hizmet etmek için giderler. Bize bir şeyleri göstermek için… Sevgi bilincinde kadın-erkek yok, eril-dişil yok. Aile dizimi sisteminin kurucusu Bert Hellinger “Her şeyin ötesi” diye tanımlar.

Ülkelerin de karmaları var mı? Çalışma yapılabilir mi?
Var ama ben ülkelere dizim yapmıyorum çünkü o alanların da bütünün bir şeyi görmesi için kendi döngüsü olduğuna inanıyorum. Çalışma yapmanın müdahale olduğunu düşünüyorum. İlahi plana güvenmek çok önemli. Olduğu gibi güveniyorum, her şeyi doğru yaptığına inanıyorum ve o plana bulaşmıyorum.

Danışan çalışma yapmak için kendi geliyor ama ülkede yaşayan herkesin onayı yok, fark o mu?
Evet… İlahi olan bize özgür irade verdi ama sevgide kullanmamız için verdi. En büyük sınavımız o. Bu bizi aslında o saf, temiz sevgiye götürecek. Özgür irademi başkalarına zorluk yaşatarak kullanıyorsam bu zaten özgür irade değildir. Bizim en büyük sınavımız budur; özgür iradeyi sevgide kullanmak.

Aile dizimine hiç katılmadan karma dizime katılabilir mi? Aile dizimi etkilerini sağlar mı?
Bazen sağlıyor. O da ilginç bir fenomen. Daha önce hiç aile dizimine gelmeyip karma dizimine gelenler oldu. Dediler ki örneğin “Ben bunu çözdükten sonra babamla olan kavgam da bitti.” Çünkü biz bu ülkeyi de aileyi de bilerek seçtik. Ruhumuz bir şeyi planlayıp geldi. Biz sevgide olduğumuz an bu planı hatırlıyoruz. Yani birtakım şeyleri bilinçli seçtik, kimse atmadı bizi “Git aşağıya oyna” diye. Karma diziminde bunu anlayınca ilişkiler de değişebiliyor. Aile dizimi ve karma diziminin etkileri ne kadar süre içinde fark edilir? Karma biraz daha hızlı çalışıyor. Karmanın yarattığı bir rezonans var. O rezonansa göre hayatınızda belli tekrarları, duyguları, ilişkileri yaşıyorsunuz. Karma dizimi sizi yani enerji bedeninizi o rezonans alanından sizi çıkarınca aynı olaylar size gelmiyor. Aile diziminde tamamen nihayete ermesi zaman alabiliyor. Travma çok geçmişe dayalı ise, mesela…

Diyelim ki beş nesil önce bir kadın ataya tecavüz edildi. O kadın atanın sevgisinin alt nesillere akışı yavaşladı. Oranın tekrar akmaya başlaması için dizime ihtiyaç var. O kadın atadan size kadar kız çocukları üzerinden ihtiyaç olduğu kadar sevginin, şifanın akması önemli. O ata size ne kadar uzaksa o kadar sürüyor. Bazı ailede farklı travmaların bir arada olması süreyi biraz daha uzatırken bazı ailelerde çok daha hızlı çalışıyor.

Aile dizimi çalışmasına katılarak çocuklarımıza destek olabilir miyiz?
Siz kendinizi ne kadar çözerseniz-bu aile dizimi, karma dizimi ya da başka bir yöntemle olabilir- ne kadar sevgiye girerseniz çocuğunuz sizden o kadar sevgiyi alır. Hiçbir travmayı almaz. Sevgiyi almadığı zaman travmayı alır. İşte ona biz “kör sevgi” diyoruz aile diziminde.

Ya çocuğun kendi karması?
Ebeveynler kendileri için birçok şeyi çözünce çocuk kendi öğretisini daha çabuk anlıyor. Çünkü bir de anneden babadan aldıklarını çözmesine gerek kalmıyor. Fark bu… Ben kendi annemle tamamen sevgi ile barışıksam bu sevgiyi çocuğuma veriyorum. Çocuğumun artık o sevgiyi alamamakla uğraşmasına gerek yok.

Yorum Ekle