Osho

Mutsuzluklar ego yoluyla gelir

Bir Zen üstadı sokak boyunca yürürken bir adam koşarak gelmiş ve sert bir şekilde ona vurmuş. Üstat yere düşmüş. Ayağa kalkmış ve önceden yürüdüğü yönde, geriye bile dönüp bakmadan tekrar yürümeye başlamış. Yanında bir öğrencisi varmış. Şoka uğramış. “Bu adam da kim? Bu nedir? Böyle birileri yaşıyorken, herhangi birisi gelip seni öldürebilir. Ve siz adamın kim olduğunu, bunu neden yaptığını merak edip dönüp bakmadınız bile” demiş. Üstat da, “Bu onun sorunu, benim değil” demiş. Sen aydınlanmış birisiyle çatışabilirsin ama bu senin sorunundur, onun değil. Ve bu çatışmada incinirsen o da senin kendi sorunundur. O seni incitemez. Bu bir duvarı yumruklamak gibidir; canın yanacaktır ama duvar değildir seni inciten.

OSHO / EGO – Ganj Yayınları

mutsuzluklar-ego-yoluyla-gelir-1Ego sürekli problem peşinde koşar. Neden? Çünkü kimse sana ilgi göstermezse, ego acıkmış hisseder. O ilgi ile yaşar. Dolayısıyla, birisi sana kızgın ve seninle kavga ediyorsa, bu bile iyidir, çünkü en azından ilgisi üzerindedir. Eğer birisi severse, iyidir. Eğer kimse seni sevmiyorsa, o zaman kızgınlık bile iyi olacaktır. En azından ilgi üzerinde olacaktır. Fakat kimse sana hiçbir ilgi göstermezse, kimse senin önemli birisi olduğunu düşünmezse, o zaman egonu nasıl besleyeceksin? Diğerlerinin ilgisine ihtiyaç vardır.

Milyonlarca şekilde insanların ilgisini çekersin; belli bir tarzda giyinirsin, güzel görünmeye çalışırsın, çok kibar olursun, roller edinirsin, değişirsin. Ne tür koşulların geçerli olduğunu sezinlediğinde, hemen insanların sana ilgi göstereceği yönde değişiverirsin. Bu çok derinden bir dilenciliktir. Gerçek bir dilenci ilgi arayan ve talep eden kişidir. Ve gerçek imparator da kendi içinde yaşayandır; onun kendi merkezi vardır, başka kimseye bağımlı değildir.

Buda bodhi ağacının altında oturuyor; o an dünya yok oluverse, Buda için bir şey fark edecek midir? Hiçbir şey. Hiçbir şey fark etmemiş olacaktır. Tüm dünya kaybolsa bir fark yaratmayacak çünkü o merkezine ulaşmıştır.

Ya sen; şayet eşin kaçar, seni boşar, başka birisine giderse tamamıyla dağılırsın – çünkü o sana ilgi gösteriyordu, özen gösteriyor, seviyor, etrafında dolaşıyor, senin kendini birisi olarak hissetmene yardım ediyordu. Tüm imparatorluğun kayboldu, sen dağılıverdin. İntihar etmeyi bile düşünmeye başlarsın. Neden? Neden karın seni terk edince intihar edesin? Neden kocan seni terk edince intihar edesin? Çünkü kendine ait bir merkezin yok. Karın sana merkezi veriyordu; kocan sana merkezi veriyordu. İnsanlar bu şekilde var olurlar. Böylelikle insanlar başkalarına bağımlı hale gelir. Bu çok derinden bir köleliktir. Ego bir köle olmak zorundadır… O başkalarına bağımlıdır. Ve sadece egosu olmayan kişi ilk defa olarak efendidir; artık o bir köle değildir. Bunu anlamaya çalış. Ve egoyu kendi içinde aramaya başla, başkalarında değil, bu senin işin değildir.

Kendini ne zaman mutsuz hissedecek olursan hemen gözlerini kapa bu mutsuzluğun nereden gelmekte olduğunu bulmaya çalış ve her seferinde göreceksin ki, sahte merkezin başka biriyle çatışmakta. Sen bir şey umdun ve gerçekleşmedi. Sen bir şey bekledin ve tam tersi oldu – egon sarsıldı, mutsuzsun. Yalnızca bak; ne zaman mutsuz olursan, neden olduğunu bulmaya çalış.

Sebepler senin dışında değil. Temel neden içindedir ama sen her zaman dışarı bakarsın, her zaman sorarsın: Beni kim mutsuz ediyor? Benim kızgınlığımın sebebi kim? Beni kim hayata küstürüyor? Ve dışarı bakarsan göremezsin. Sadece gözlerini kapa ve her seferinde içe bak. Tüm mutsuzluğunun, kızgınlığının, can sıkıntının kaynağı sende, egonda gizlidir. Ve kaynağı bulursan, onun ötesine geçmen kolaylaşacaktır. Eğer senin başına dert açan şeyin kendi egon olduğunu görebilirsen, ondan kurtulmayı tercih edersin çünkü hiç kimse mutsuzluğunun kaynağını anlayacak olduktan sonra onu taşıyamaz. Ve şunu unutma ki, egodan vazgeçmen için bir neden yoktur. Ondan vazgeçemezsin. Ondan kurtulmaya çalışırsan, “Alçak gönüllü oldum” diyen, daha zor fark edilen türden bir egon olacaktır. Alçak gönüllü olmaya çalışma. Bu kendini gizleyen bir egodur ama ölü değildir. Alçak gönüllü olmaya çalışma. Alçak gönüllü olmayı kimse deneyemez ve kimse kendi çabasıyla alçak gönüllülüğü yaratamaz, asla! Ego ortadan kaybolunca, alçak gönüllülük sana gelir. O yaratılan bir şey değildir. O gerçek merkezin gölgesidir. Ve gerçekten alçak gönüllü bir adam ne alçak gönüllüdür ne de bencil. O sadece basittir. Hatta alçak gönüllü olduğunun bile farkında değildir. Eğer alçak gönüllü olduğunun farkındaysan, orada ego vardır. Alçak gönüllü kimselere bak. Kendilerinin gerçekten alçak gönüllü olduğunu düşünen milyonlarca insan vardır. Yerlere kadar eğilirler ama izle onları en sofistike egoistlerdir onlar. Artık onların besinlerinin kaynağı alçak gönüllüktür. “Ben alçak gönüllüyüm” derler ve sonra da sana bakıp senin onları takdir etmeni beklerler. Senin onlara “Sen gerçekten alçak gönüllüsün” demeni isterler. “Aslında sen dünyanın en alçak gönüllü kişisisin; hiç kimse senin kadar alçak gönüllü değil.” Sonra da yüzlerine gelen gülümsemeye bak. Ego nedir? Ego “Kimse benim gibi değil” diyen bir hiyerarşidir. Alçak gönüllülükle kendisini besleyebilir. “Kimse benim gibi değil, ben en alçak gönüllü kişiyim.”

Zamanın birinde sabahleyin hava henüz aydınlanmamışken fakir bir dilenci caminin birinde dua etmekteydi. Kutsal bir gündü ve o dua edip şöyle diyordu: “Ben bir hiçim. Ben fakirlerin en fakiriyim, günahkarların en büyüğüyüm” Birden bir başka kişinin daha dua etmekte olduğunu fark etti. Adam ülkenin imparatoruydu ve bir başka kişinin daha dua etmekte olduğunun farkında değildi. Karanlıktı ve imparator da, “Ben bir hiçim. Kimse değilim. Sadece kapındaki bir dilenciyim” diyordu. Başka birisinin daha aynı şeyleri söylediğini duyduğunda imparator dedi ki, “Dur! Beni geçmeye çalışan da kim? Sen kimsin? Bir imparator ‘bir hiç olduğunu’ söylerken, onun önünde aynı şeyi söylemeye nasıl cesaret edersin?”

İşte ego böyle çalışır. Çok zor fark edilir. Onun çalışması çok kurnazca ve derindendir, çok çok uyanık olmalısın, ancak o zaman onu görebilirsin. Alçak gönüllü olmaya çalışma. Yalnızca tüm mutsuzlukların, acıların ego yoluyla geldiğini görmeye çalış.

Pozitif Dergisi 2015/01

Yorum Ekle