Sartre otobyografsne ‘Kelmeler’ adını verd. Kelmelerde yasarız. Yan, yasamayız. Sonuçta sadece br dz brkms kelmeler vardır ve baska hçbr sey yoktur. Kelmeler fotograflar gbdr. Canlı br sey görürsün ve br resmn çekersn. Resm ölüdür. Sonra ölü resmlerden br albüm yaparsın. Sadece sözel resmler oradadır, sadece anılar. Hçbr sey yasanmamıs, her sey kelmelerle ifade edilmiştir.
Meditasyon bütünüyle yaşamak demektir, fakat sadece sessiz olduğunda bütünüyle yaşayabilirsin. Sessiz olmak demekle bilinçsizliği kastetmiyorum. Sen sessiz ve bilinçsiz olabilirsin fakat bu yaşayan bir sessizlik değildir. Tekrar, kaçırmışsındır. Mantralar yoluyla kendini otohipnoz edebilirsin. Basitçe bir kelimeyi tekrar ederek zihinde çok fazla sıkıntı yaratabilirsin ki böylece zihin uyur. Uykuya daldın, bilinçsizliğin içine düştün. “Ram Ram Ram” diye tekrarlayıp durmaya devam edersen zihin uykuya dalacaktır. O zaman dil engeli orada değildir, fakat bilinçsizsindir. Meditasyon, dilin mevcut olmaması demektir, fakat bilinçli olmak zorundasın. Aksi takdirde varoluşla birlik olmaz, hepsi bu. Hiçbir mantra yardım edemez, hiçbir tekrarlama yardım etmez. Oto hipnoz meditasyon değildir. Tam tersine, oto hipnoz durumunda olmak bir gerilemedir. Bu dilin ötesine gitmek değildir, bu onun altına düşmektir. Yani bütün mantraları bırak, bütün o teknikleri bırak. Anların, kelimelerin olmadığı yerde var olmalarına izin ver. Kelimelerden bir mantra ile kurtulamazsın çünkü sürecin kendisi kelimeleri kullanır. Dili kelimelerle yok edemezsin; bu imkansızdır. Yani ne yapılmalıdır? Aslında, anlamak dışında hiçbir şey yapamazsın. Yapabileceğin her ne ise sadece olduğun yerden gelebilir. Kafan karışık, meditasyonda değilsin, zihnin sessiz değil, bu yüzden senden çıkabilecek her şey sadece daha fazla kafa karışıklığı yaratacaktır. Tam şu anda yapılabilecek şey zihnin nasıl işlediğinin farkına varmaya başlamaktır. Hepsi bu, sadece farkında ol. Farkındalığın kelimelerle ilgisi yoktur. O varoluşsal bir harekettir, zihinsel bir hareket değil. Yani ilk şey farkında olmaktır. Zihinsel sürecinin farkında olmak, zihnin nasıl çalıştığının, zihninin işleyişinin farkına vardığın an, sen zihin değilsin. Farkındalık tam da sen ötedesin, uzaktasın, tanıksın demektir. Ve daha çok farkında oldukça, tecrübe ile kelimeler arasındaki boşlukları daha fazla görebileceksin. Boşluklar oradadır, fakat o kadar farkında değilsindir ki onlar asla görünmezler. İki kelime arasında her zaman bir boşluk vardır ancak algılanamaz, bununla birlikte küçüktür. Aksi takdirde iki kelime iki kalamaz; tek olurlar. Müziğin iki notası arasında her zaman bir boşluk, sessizlik vardır. İki kelime veya iki nota aralarında bir aralık olmadıkça iki olamazlar. Bir sessizlik her zaman oradadır fakat kişi onu hissetmek için gerçekten farkında, gerçekten dikkatli olmak zorundadır. Daha çok farkında oldukça zihin yavaşlar. Bu her zaman bağlantılıdır. Daha az farkında oldukça, zihin daha fazla hızlanır; daha çok farkında oldukça zihnin süreci yavaşlar. Zihninin daha fazla farkına vardıkça zihin yavaşlar ve düşünceler arasındaki boşluklar genişler. O zaman onları görebilirsin. Bu tıpkı bir film gibidir. Bir projektör ağır çekimde çalıştığında boşlukları görürsün. Eğer elimi kaldırırsam, bu binlerce parçada çekilmek zorundadır. Her parça tek bir fotoğraf olacaktır. Eğer bu binlerce tek fotoğraf gözlerinin önünden çok hızlı geçerse boşlukları göremezsin, o zaman elin kalkmasını bir süreç olarak görürsün. Fakat ağır çekimde, boşluklar görülebilir. Zihin tıpkı bir film gibidir. Boşluklar oradadır. Zihnine karşı daha fazla dikkatli olduğunda, onları daha fazla göreceksin. Bu tıpkı geştalt bir resim gibidir; bu aynı anda iki farklı görüntü içeren bir resimdir. Bir görüntü görülebilir ya da diğeri görülebilir, fakat aynı anda ikisini birden göremezsin. O; yaşlı bir kadının resmi ve aynı zamanda da genç bir kadının resmi olabilir. Fakat eğer birine odaklanırsan, diğerini göremezsin ve diğerine odaklandığın zaman, birinci kaybolur. Hatta her iki görüntüyü gördüğünü çok iyi biliyor olsan da, onları aynı anda göremezsin. Aynı şey zihinle de olur. Eğer kelimeleri görürsen boşlukları göremezsin ve eğer boşlukları görürsen kelimeleri göremezsin. Her kelimeyi bir boşluk takip eder ve her boşluk bir kelime tarafından takip edilir, fakat sen aynı anda ikisini birden göremezsin. Eğer boşluklara odaklanırsan, kelimeler kaybolacaktır ve meditasyonun içine atılacaksın. Sadece kelimelere odaklanmış bir zihin meditasyon halinde değildir ve sadece boşluklara odaklanmış zihin ise meditasyon halindedir. Ne zaman boşlukların farkına varırsan, kelimeler kaybolacaktır. Eğer dikkatle gözlemlersen, kelimeleri bulmayacaksın, sadece boşlukları bulacaksın. İki kelime arasındaki farkı hissedebilirsin ama iki boşluk arasındaki farkı hissedemezsin. Kelimeler her zaman çoğuldur ve boşluk her zaman tekildir: ‘Boşluk’ onları birleştirir ve bir olur. Meditasyon boşluk üzerine odaklanmadır. O zaman bütün geştalt değişir. Başka bir şey anlaşılmalıdır. Eğer bir geştalt resme bakıyorsan ve konsantrasyonun yaşlı kadın üzerine odaklanmışsa, diğer resmi göremezsin. Fakat yaşlı kadın üzerine yoğunlaşmaya devam edersen-onun üzerine odaklanmaya devam edersen, ona tamamen özen gösterirsen- odağın değiştiği bir an gelir ve birden yaşlı kadın kaybolur ve diğer resim oradadır. Bu neden olur? Bu olur çünkü zihin uzun süre kesintisiz odaklanamaz. O değişmek zorundadır ya da uyuyacaktır. Sadece iki olasılık vardır. Eğer bir şey üzerine odaklanmaya devam edersen, zihin uykuya dalacaktır. Sabit kalamaz; yaşayan bir süreçtir. Eğer onun sıkılmasına izin verirsen, senin odaklanmandan kaçmak için uyuyacaktır. Ondan sonra yaşamaya devam eder, rüyalarda. Bu Maharishi Mahesh Yogi tarzı meditasyondur. Huzur doludur, tazelendirir, fiziksel sağlığına ve zihinsel dengene yardım eder, fakat meditasyon değildir. Aynı şey oto hipnozla yapılabilir. Hintçe ‘Mantra’ kelimesi telkin demektir, başka bir şey değil. Bunu bir meditasyon olarak almak ciddi bir hatadır. Meditasyon değildir. Ve eğer bunun meditasyon olduğunu düşünüyorsan, asla gerçek meditasyonu aramayacaksın. Bu tür uygulamalar ve bu uygulamaların propagandacıları tarafından yapılan asıl zarar budur. Bu sadece kendini psikolojik olarak uyuşturmaktır. Bu yüzden kelimeleri yolun dışına itmek için hiçbir mantrayı kullanma. Sadece kelimelerin farkında ol ve zihninin odağı otomatik olarak boşluklara doğru değişecektir. Eğer kelimelerle özdeşleşirsen, bir kelimeden diğerine zıplamaya devam edersin ve boşluğu kaçırırsın. Başka bir kelime odaklanacak yeni bir şeydir. Zihin değişmeye devam eder, odak değişir. Fakat kelimelerle özdeşleşmezsen, sadece bir tanık olursan -ayrı, sadece kelimelerin bir kafile halinde itmelerini izlersen- o zaman bütün odak değişecektir ve sen boşlukların farkına varacaksın. Bu tıpkı sen caddedeymişsin, geçerken insanları izliyormuşsun gibidir. Bir kişi geçer ve diğeri henüz gelmemiştir. Orada bir boşluk vardır; cadde boştur. Eğer izliyorsan, o zaman boşluğu bileceksin. Bir kez boşluğu bilirsen, onun içindesindir; onun içine atlamışsındır. Bu bir uçurumdur -çok huzur verici, çok bilinç yaratan. Boşlukta olmak meditasyondur; bu dönüşümdür. Artık dile ihtiyaç yoktur, onu bırakacaksın. Bu bilinçli bir bırakmadır. Sessizliğin bilincindesin, sonsuz sessizlik. Sen onun bir parçasısın, onunla birsin. Sen diğeri olarak uçurumun bilincinde değilsin, sen kendin olarak uçurumun bilincindesin. Biliyorsun, fakat şimdi bilmenin kendisisin. Boşluğu gözlemledin fakat şimdi gözlemlenen gözlemcidir. Kelimeler ve düşünceler söz konusu olduğunda, sen bir tanıksın, ayrısın ve kelimeler diğeridir. Fakat kelimeler olmadığı zaman, sen boşluksun -yine de sen olduğunun bilincindesin. Sen ile boşluk arasında, bilinç ve varoluş arasında, şimdi engel yok. Sadece kelimeler engeldir. Şimdi sen varoluşsal bir durumdasın. Bu meditasyondur: Varoluşla bir olmak, bütünüyle onun içinde ve hala bilinçli olmak. Bu çelişkidir, bu paradokstur. Artık bilinçli olduğun ve hala onunla bir olduğun bir durum biliyorsun.
“Daha çok farkında oldukça zihin yavaşlar. Bu her zaman bağlantılıdır. Daha az farkında oldukça, zihin daha fazla hızlanır; daha çok farkında oldukça zihnin süreci yavaşlar. Zihnin daha fazla farkına vardıkça zihin yavaşlar ve düşünceler arasındaki boşluklar genişler.”
Pozitif Dergisi 2015/04