Terapi

Kendi merkezinde kal!

Kendi merkezinde kal!

Bazen aşktan gözümüz kör oluyor, bazen mantığa dayalı seçimler yapıyoruz ve nihayetinde yüzlerce ayrıntıya aylarca emek verip evleniyoruz. Peki o bembeyaz gelinliklerin içinde ne kadar dişi, ne kadarkadın, ne kadar alıcı, ne kadar şifacı ve besleyiciyiz?

ZÜMRÜT DÖLEN

Nazan Kocaoğlu

Nazan Kocaoğlu

Nazan Kocaoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü’nden mezun olduktan sonra tasarımcı olan annesi ile birlikte birçok genç kadının hayalini süsleyen, saflığın en beyaz halini sembolize eden gelinlikler tasarlamaya başladı. Kocaoğlu, ülkemizde kuantum düşünce teknikleriyle yapılan çalışmalar henüz çok yeniyken, kendi çocukluk travmaları sonucunda oluşan blokajlarını açmaya niyet edince bir akşam televizyonda karşısına bu tekniklerin eğitimini aldığı öğretmeni çıktı. Önce kendi şifalandı sonra eğitimlerini tamamlayıp talep edenlerin iyilik hallerine katkı sağlamaya başladı. Kocaoğlu’nun hikayesindeki en büyük fark ise danışanları ile seanslarını gelinlik mağazasında yapıyor oluşu… Aile içi dengelerin ya da dengesizliklerin, eril-dişil çatışmalarının en çok su yüzüne çıktığı anları yıllarca gözlemleme şansına sahip olan Kocaoğlu’nun danışanları sadece gelinlik almaya gelenler değil tabii. Bekar gelip gelinlik alarak gidenler olduğu gibi gelinlik almaya gelip sonrasında danışan olanlar da var. Evliliğin bir adım öncesinde binlerce insana dokunan Nazan Kocaoğlu acaba bu eril-dişil meselesi için ne diyor?

Yaptığınız işi bize tek cümle ile nasıl açıklarsınız?

Tek cümle ile açıklamam çok zor. Hayatımız büyük bir tekamül yolculuğu ve bu yolculukta başımızdan birçok olay geçiyor. Kuantum fiziğini ele aldığımızda ise yaşadığımız her şeyi düşüncelerimizle oluşturuyoruz. Atom altı parçacıklara düşüncelerimiz ile etki ediyoruz. Bu sebeple insan kendi hayatını bilerek ya da bilmeyerek yaydığı düşüncelerle şekillendiriyor. Bu ilkeden yola çıkarak kuantum alanda danışanlarıma hayatlarında tekrar eden olumsuz olayları, kendi seçimleri ile yaşadıklarının farkındalığını kazandırıyorum. Bunun oluşmasına neden olan korku, negatif inanç ve blokajlarını sevgiye dönüştürmelerine birçok teknik kullanarak yardımcı oluyorum. Blokajlar çocukluğumuzda aldığımız çekirdek inanç kalıbımız ile oluşuyor. Çocukken yaşadığımız travmalar bize kendimizi güvende hissetmemiz için bir karar aldırır. Bu kararımız hayatta kalmak için sürekli çalışır halde kalır. Bu inancı bir ağacın kökü olarak düşünürsek, ağacın tüm dalları o kökten beslenir. Bu kararın olumlu bir şekle dönüşmesiyle hayatımızın tüm dalları da otomatik olarak olumlu bir şekle gelir.

Aile içerisinde yaşanan özel bir durum ile bugünkü mesleğinizin bir bağlantısı var. Bundan biraz bahsedebilir misiniz?

Ben üç yaşındayken erkek kardeşim sorunlu bir doğum hikayesi ile dünyaya geldi. Ailemin bu durum karşısında yaşadığı zorlu süreçleri izlerken birçok travma yaşadım. Bu travmaların hayatıma etkileri ergenlik döneminde, ilişkilerimde ve hayatımın birçok alanında tekrar eden sorunlar olarak önüme çıkıyordu. Orada doğal olarak yeryüzüne gelmenize neden olan tanrılarınıza yani anne ve babanıza büyük bir kızgınlık söz konusu. Sorunlar ile mücadele eden bir kardeşin gelip sizden sevgiyi aldığını zanneden küçük kız çocuğunun içinde hissettiği öfke var. Ben bu öfkeyi, deneyimlediğim birçok tedavi yöntemiyle aşamadım.

Bir gün “Bu sorunları yaşamak istemiyorum, bir an önce çözmeye gönüllüyüm” dediğim bir sırada annemin bir televizyon programında eğitim aldığım hocamı seyrettiğini fark ettim. Yazmış olduğu kitabı alıp, büyük bir heyecanla bitirip, sonrasında bu eğitimleri almaya karar verdim. 2004 senesinde özüme doğru başladığım yolculuğumda birçok farkındalık ve dönüşüm mucizelerini hayatıma sevgi ile kabul ettim. Bu durum birçok sorunumun ortadan kalkması ile farklı bir hayat bakışını getirdi. Kardeşim ile ilişkim çok güzel ve sevgi dolu bir şekil aldı. Hayata kızgınlık ile değil, sevgi ile baktığımızda gelen mutlulukları herkesin yaşaması için bu mesleği seçtim.

Bir gelinlik mağazasında koçluk seansları… Çok ilginç bir birliktelik. Buraya gelen gelin adayları ve ailelerde birçok gözlem yapıyorsunuzdur. Nerelerde takılıyor kadınlar en çok?

Gelinlik mağazam benim için bir hayat okulu oldu. Çünkü kadın ve erkeğin bütünleşmesinin taçlandırıldığı törenin en özel kıyafeti olan gelinliği tasarlıyorum. 26 senedir anne-kız olarak başladığımız bu yolculuğun içinde azımsanmayacak kadar çok sayıda hikayeye şahitlik ettim. İki ailenin tüm kadınlarının hayal ettiği ve anlam yüklediği bu kıyafeti, onların beklentilerini bir araya getirerek tasarlıyorum.

Kadınların duygu durumunu yakından izlerken içlerindeki eril ve dişil enerjilerin sağlıklı ve sağlıksız yanları hakkında deneyim sahibi oldum. Burada meydana gelen anlaşmazlıklar özellikle annekız ve kayınvalide-gelin arasındaki beklenti farklılıklarından kaynaklanıyor. Gelinlik mağazasında koçluk seansları yapmamın dezavantajları da olabiliyor. Gelinlikle ilgili kötü anısı olan kişilerde ters etki yaratıyor. Onlara “İşte bu duygunuzu bile çalışmak için buradasınız” dediğim zamanlar oldu. Aslında bu seansları yapabileceğim başka bir mekan seçebilirdim. İlk başta bunu yapmayı düşündüm. Fakat yıllardır kadınlarla yaptığım görüşmelerden kazandığım deneyimler, bu mağaza vesilesiyle oldu. Bu nedenle şifanın devamının da yine gelinlik mağazamda olmasının uygun olduğuna inanıyorum.

Bekar olarak gelen danışanlarımın benden gelinlik alarak gittiği birçok çalışmam olduğu gibi, gelinlik almaya gelip sonrasında danışanım olarak benimle devam eden müşterilerim de oluyor.

Eril-dişil enerjideki dengesizlikler ile neyi kast ediyorsunuz?

Kadim bilgilere baktığımızda bugünkü ataerkil düzenin doğa kanunlarına ters gelen bir sistem olduğunu anlıyoruz. Ataerkil düzen, kadının gücüne yönelik baskıcı bir yapı uygulayarak yetersiz ve eksik hissetmenin doğallığını kadına inandırdı. Bu durum karşısında kadın kutsal dişil yanını hatırlayamaz hale geldi. Kadının doğurganlığı, rahminden gelen şifacı, yaratıcı ve besleyici gücü küçümsenerek bilinçli bir şekilde bastırılıyor. Kadının sevgi veren, erkeğin ise güç veren olduğu iddia edilmiş.

Aslında bize öğretilenin aksine, güç kadından sevgi erkekten gelir. Atalarımızdan günümüze kadar gelen dişil-eril yanımızda gördüğümüz denge bozukluklarını seanslarda özgürleştirme teknikleriyle dengeliyoruz. Eril yanı güçlü olan kadınlar, dişil yanı güçlü erkeklerle karşılaşırlar. Bu alışverişten mutlu oldukları sürece bir sorun oluşmaz. Kadın doğası gereği dişil enerjisine saygı beklemeye başladığında eril yanı güçsüz erkekten bunu göremez. Kadın-erkek ilişkisindeki mutsuzluklar da buradaki denge bozukluklarından kaynaklanır. Kadın, eril ve dişil enerjisini dengelediğinde içindeki kutsal dişille barışır, almayı bilir ve kendi merkezinde kalır. Böylece erkek de dengelenerek kadının doğal beklentilerini karşılamaya başlar. Doğanın kanunu gereği, kadın alanı açar, erkek ise alanı tutar.

Birçok eğitim aldınız. Seans bazında farklı teknikler mi uyguluyorsunuz?

Aldığım tüm eğitimler tek bir mantığa dayanıyor: “Hepimiz tam ve bütünüz.” Kuantum yaşam bir hayat felsefesi ve bütünden geliyor. Bu yüzden aldığım eğitimleri seanslar sırasında ayrıştırmıyorum. Gelen danışanın enerji alanını daha rahat anlayıp blokajlarını görebilmek için her seans öncesinde alanın enerji temizliğini yapıyorum. Danışanın bana geliş sebebi ve kendisini tanımam için bazı sorularım oluyor. Belirlediğimiz sorunun çözümü ile ilgili kişinin enerji alanı bize yol gösteriyor. Bu yüzden her çalışma kişiye özel şekil alıyor.

Size en çok kimler ve hangi sebeplerle geliyorlar? Bu nedenler için başvurulacak kişi neden bir kuantum koç olmalı?

Bana çoğunlukla kadınlar geliyor. Kadınlar sorunlarla karşılaştıkları zaman bu sürece müdahale etmeyi ve değiştirmeyi seçiyorlar. Erkekler ise sonucun kötüye gittiğini ve sonucu değiştiremeyeceklerini anladıklarında geliyorlar. Genel olarak erkeklerin seansa katılma taleplerine bir kadın aracılık ediyor.
Kuantum alanda sürecin daha hızlı ilerlediği bir sistem ile çalışıyoruz. Bir kuantum koçun misyonu danışanı hedefine taşımaktır. Kuantum koçların sistemi kuantum fiziğine ve felsefesine dayandığı için yaşanılan anı, yani danışanın sorun olarak gördüğü durumu, geçmiş-gelecek olarak ayrıştırmak yerine bir bütün olarak ele alır. Danışanın hissettiği olumsuz olayları ortadan kaldırarak, kişiyi hayata bağlayacak yüksek enerjili duygular yerleştirir.

Seans sonrasında danışanlarınıza ödevler veriyor musunuz?

Çeşitli ödevler veriyorum çünkü farkındalık yarattığımız konuların dönüşmesi için, bu uygulamayla kendilerini gözlemlemeye yöneltiyor ve sonuçları görmelerine yardımcı oluyorum.

Seanslardan mezuniyet var mı?

Bu olaya bir mezuniyet olarak bakmıyorum. İnsan hayatı boyunca kendisiyle bir yüzleşme yaşıyor. Sürekli bir şeyler öğrenerek özüne ulaşıncaya kadar katman katman kendini keşfediyor. Bu mantığın öğretildiği bir süreç var. Kişi bu süreci tamamladıktan sonra hayatının her alanında uygulamaya başlıyor. Danışan spesifik bir konuyu çözemiyorsa yine gelebiliyor.

“ Acının içinden geçtiğimiz zaman kazanmış olduğumuz deneyim bize mutluluğun anlamını ve kıymetini gösteriyor.”

Sizce hayat nedir, ne yapıyoruz bu yaşamda? Bir cevaba ulaşmak mümkün mü? Mutlu son var mı?

“Mutlu son vardır” ya da “Yoktur” diyebilmemiz için mutluluğa nasıl bir anlam yüklediğimizin çok önemi var. Hep aynı mutluluk haliyle var olamayız. Acının içinden geçtiğimiz zaman kazanmış olduğumuz deneyim bize mutluluğun anlamını ve kıymetini gösteriyor. Burada ne yapıyoruz? Bu cevaba ulaştığımızda zaten hayatı mutlu, keyifli ve anda yaşıyoruz. Bir kişi belki 25 yaşında bunu fark ederek geri kalan hayatını mutluluk ve huzurla, kendi sınırlarını ve kendini tanıyarak güzel bir şekilde yaşıyor, biri gidiyor 45 yaşında fark edip sonraki hayatını öyle yaşıyor, birisi ise hiç fark etmeden ölüp gidiyor. Bu cevabı ne kadar hızlı bulursak hayatımızı o kadar güzellik ve huzurla yaşıyoruz. Kişi kendi içinde dengeyi bulmadan akışa geçemiyor.

Bu çalışmalar herkese uygulanabilir mi?

Bu çalışmayı yapabilmek için danışanın belli kriterlere uyması gerekir. Danışanın öncelikle kendi hayatındaki çözüme gönüllü olması gerekir. Kişi bunu çözmek istemiyorsa, bilgide kalıp bunu uygulamayı reddettiği sürece çözüm de gelemez. Başlangıç seansı sırasında sorduğum sorularla kişinin içinde bulunduğu durumu değerlendiriyorum. Psikiyatriste yönlendirmemi gerektiren tablolarla karşılaştığım da oluyor.

Herkesin bir danışmandan seans alabilecek imkanı olmayabilir. Yaşamın içerisinde sıkıştığımız durumlarda neler yapmamızı önerirsiniz?

Kişinin kendi yaptığı hataların bilincinde olarak değişme isteği, evrenin ona bu cevapları tek tek getirmesini sağlıyor. İyileşmek için kişi gönüllüyse dağ başında yaşasanız da o şifa size gelebiliyor. Ruhun tekamülü her yerde her şekilde gerçekleşiyor.

Yorum Ekle