Karabiber tohumu gözlere, fasulye böbreğe, ceviz beyne, kimyon tohumu ise ince uzun olması ve gaz söktürücü özelliğiyle bağırsaklara benziyor. Bunlar bir tesadüf mü yoksa bu tohumların bedeni iyileştirme gücüyle ilgili bir hatırlatma mı?
Ayşegül Uyanık Örnekal
Su ve jok… Güney Korece’de el ve ayak anlamına gelen bu iki kelimenin birleşiminden adını alan Su Jok tohum terapinin mazisi 1986’ya uzanıyor. Güney Koreli bilim insanı Prof. Dr. Park Jae Woo tarafından geliştirilen teknik, herkesin kendi doktoru olması prensibine dayanıyor.
Uzun yıllar süren dikkatli gözlem ve klinik tecrübelerden sonra, kulak ve vücut akupunkturuyla aynı prensipte çalışan, sadece elleri ve ayakları kullanan yeni bir sistem geliştiren Prof. Woo, ellerin ve ayakların bütün vücudu temsil ettiği bu sistemi bularak insanlığın hizmetine sunuyor. Vücutta akupunktur noktalarına baskı uygulamak ve tohum terapisi yoluyla yapılan yöntemin uygulayıcılarından İyileşme Sanatı’nın kurucuları Holistik Danışmanlar İlknur Ünal ve Mine Ocak ile bir araya geldik.
Klasik Çin akupunkturunda tedaviye uygun bölgeler ve noktalar iğneler yardımıyla uyarılırken, Su Jok terapide bitkilerin budakları, dalları, meyveleri ve tohumları kullanılıyor. Tohumlar, en çok kullanılan doğal aplikatörler oluyor.
Uygun noktalara bağlandığında, ait oldukları bitkinin biyolojik yaşam gücünü taşıyan tohumlar, hasta organlar ile etkileşime girerek, onları enerjileriyle onarıyor. Eller ve ayaklar, normal işlevlerinin yanı sıra insan vücudunun tamamını yansıtan küçük birer ayna görevi de görüyor. Bu dört organ, vücuttaki hastalıkları iyileştirmek için kullanılabilen “uzaktan kumanda” oluyor.
ÇEKİRDEĞİN İÇİNDE BİR AĞAÇ VAR
“Vücutta ölçülebilen bir elektrik akımı sistemi var” diye bilgi veren İlknur Ünal, şöyle devam ediyor: “Bu sistemi, akupunktur noktaları üzerindeki meridyenler oluşturuyor. Noktalar üzerinde çalışma yapıldığında; vücut dengesi yenileniyor, kişinin hafiflemesini sağlıyor ve düzenli bir şekilde uygulandığında ağrıları da yok ediyor.”
Tohum terapisinde elma çekirdeği, karabiber tanesi gibi canlı tohumlardan faydalanılıyor. Bunların kullanılmasının nedenini bir yaşam olması şeklinde ifade eden Ünal, “Küçücük bir elma çekirdeğinin içinde aslında bir ağaç yani yaşam var. Buradaki önemli nokta da ‘benzer benzeri iyileştirir’ ilkesi… Örneğin; karabiber tohumu yuvarlak formundan dolayı gözlere, fasulye böbreğe, ceviz beyne, kimyon tohumu da ince uzun olması ve gaz söktürücü özelliğiyle bağırsaklara benziyor” diyor.
ÇOCUKLAR DA UYGULAYABİLİYOR
Terapi sırasında bağırsak, diz ya da belinde sorun yaşayan kişinin bu bölgelerine kimyon tohumu yapıştırılarak, ortalama 8-24 saat o bölgede muhafaza ediliyor. Tohum vücutta olduğu süre boyunca yarım saat bir üzerine bastırılması gerekiyor. Bu sayede hem akupresür etkisi yaratılıyor hem de tohumlar vücuttaki toksinleri alıyor.
Sujok’un herkes için uygun ve binlerce yıldır var olduğuna dikkat çeken Mine Ocak ise terapistlerin bu yolla vücutta açılmamış düğmeleri aktive ettiğini belirtiyor: “Bu yöntemi herkes ihtiyacına göre kullanabiliyor. Çin’de ve Rusya’da yaşayan çocuklar bel ya da baş ağrılarını nasıl geçireceklerini biliyor. Dolayısıyla bu yöntemin 7’den 70’e herkes tarafından öğrenilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Örneğin, bir çocuğun parmak uçlarına buz değdirdiğinizde ateşi düşebiliyor ya da elinizin içindeki bir noktaya dokunmak panikatağı kolay atlatmayı sağlayabiliyor.”
TERAPİ KİŞİYE ÖZEL
Vücudumuzda yer alan bazı bezler Su Jok terapide öne çıkıyor. Epifiz bezi, ruh ile beden arasında köprü kuruyor. Dolayısıyla bu noktadan hareket ederek hastalıklar duygusal, fiziksel ve zihinsel olarak üç boyutlu değerlendirilebiliyor.
Bu konuya hipofiz bezi de dahil oluyor. “Fiziksel bedende kişinin ağrısına, hastalığına yönelik tedavi yöntemi uyguluyoruz. Bu nedenle epifiz ve hipofizi uyararak fiziksel bedendeki rahatsızlığa da bir kapı açıyoruz” diyen Ünal, yapılan tüm uygulamaların kişiye özel yapıldığının çünkü herkesin organlarındaki enerjinin farklı olduğunun da altını çiziyor.
KISA SÜREDE ETKİLİ
Terapiler ortalama 1,5 saat sürüyor. Kişinin bu yönteme inanması ise büyük önem taşıyor. Gözle görülebilecek noktalar ısıtılıp, o bölgelerde baskı yaratarak terapiye başlanıyor. Birkaç dakika içinde etkisini gösterdiği için danışanların yönteme olan inancının da arttığına dikkat çeken Ünal, “Kişinin enerji tedavisine ihtiyacı olup olmadığına ise yaşanan rahatlamanın durumuna göre karar veriliyor.
Bu, öğrendikten sonra istenilen her yer yapılabilecek bir terapi. Örneğin, cebinizde bir kibrit çöpü ve uygulama yapacak bir noktanız olursa dilerseniz uçak seyahatinde, dilerseniz koşarken, dilerseniz deniz üstünde bile uygulanabiliyor. Her şartta ve koşulda rahatlıkla uygulanabilmesi avantajının yanı sıra birkaç dakikada etki göstermesi de büyük önem taşıyor” diyor.