Terapi

Görün, hayal edin, yaratın

“”Mantık seni A noktasından B noktasına götürür. Oysa hayal gücü seni her yere götürür”” demişti Albert Einstein. Görselleştirme tekniği, yaratıcı gücümüzden faydalanır. Bir şeyleri gözünde canlandırabilen kişiler daha kolay rahatlar, daha enerjik olur ve hedeflerine daha kolay ulaşır.

Derleyen: Nuran Anette BATU

Gözlerimizi kapatıyoruz ve denizin dalgalarını duyduğumuzu hayal ediyoruz. Ayak parmaklarımızın arasından kum geçiyor. Tuzlu havayı kokluyoruz; ufukta küçük bir yelkenli hareket ediyor. Hayal edilen bu kumsalda birkaç dakika geçirmek, bilgisayar ekranına bakarak “Haydi, rahatla” demekten çok daha etkili. Hayal gücü; insana verilen eşsiz bir armağan. Gerçekte var olmayan belirli şeyleri görebiliyor, duyabiliyor, koklayabiliyor, tadabiliyor ve hissedebiliyoruz. Bunun çekici yanı; hayal dünyasında kafamızda her şeyi canlandırabiliyor olmamız çünkü hayal gücümüzde gerçeğin sınırlarına yer yoktur. Görselleştirme tekniği somut sonuçlara neden olabilir. Çünkü vücudumuz ve zihnimiz, hayal dünyasında da gerçekteki gibi tepki verir. Dolayısıyla görselleştirme tekniği; rahatlamaya, zor bir göreve hazırlanırken, kişinin kendisini tedavi etmesine veya başka insanlarla temasa geçmesine yardımcı olabiliyor. Başarının anahtarı, tüm duyularımızı çalıştırmak ve bilinçli olarak kullanmakta gizleniyor.

Görselleştirme, gerçeğin yeni hali
Doğulu anlayışa göre görselleştirmenin amacı; kişisel imkanların keşfedilmesi. İşin püf noktası, hayal gücünü hayaller için değil; özümsemek, keşfetmek ve deneyimlemek için kullanmak. Görselleştirme kendini meditasyondan önemli ölçüde ayırıyor. Meditasyonda “şimdi”ye odaklanırız. İç huzuru bulmak için düşünce ve duygularımızdan uzaklaşmaya çalışırız. Görselleştirmedeyse güç kullanarak kişisel bir gerçek yaratırız. Örneğin bir grubun önünde sunum yapmaya hazırlanıyorsak ve bundan korkuyorsak, o insanların karşısına kendimizden emin bir şekilde çıkacağımızı ve rahatlıkla doğru sözcükleri bulacağımızı gözümüzde canlandırabiliriz. Böylece sunumu birkaç kez kendi zihnimizde yaşamış oluruz. Görselleştirmeyi yaratıcı biçimde kullanmayı öğrendiğimizde kendimizi geliştiririz, ayaklarımız yere sağlam basar.

gorun-hayal-edin-yaratin-25 görselleştirme egzersizi
Süresi bir ile 20 dakika arası değişen egzersizleri oturarak ya da yatarak uygulayabilirsiniz. Görselleştirme sanatı için yeterince zaman ve yer ayırmalısınız. Egzersiz sırasında aklınız başka yerlere gidiyorsa ya da başarısız oluyorsanız kendinize önyargısız bir şekilde bakarak konsantrasyonunuzu geri kazanabilirsiniz. Egzersizleri istediğiniz kadar tekrarlayabilirsiniz.

1- Deneme koşusu yapmak
Profesyonel sporcular, karşılaşmalarını sıkça önceden zihinlerinde canlandırır. Görselleştirmeyi antrenmana göre avantajlı kılan unsuru, hareket ve vücutsal duyumlara, yani sonuca daha iyi odaklanmamızdır. Böylece detayları daha iyi algılarız ve duyarlılığımız gelişir. Profesyonel sporcular “başarıyı görselleştirme” egzersizini yaptıklarında, geçmişteki başarı anındaki duyguyu hatırlamaya çalışır. Bu deneyimi zihnimizde tekrar canlandıramıyorsak hedefe ulaşmamız zorlaşır. Başarılı bir davranışın veya hareketin gerçek hayatta nasıl bir duygu oluşturduğunu bilen kişi, bu duyguyu zihninde daha kolay görselleştirebilir. Bu deneyim olmadan hayal gücümüze güvenmek zorunda kalırız, egzersiz de daha az başarılı sonuçlar verebilir. Görselleştirme egzersizleri, bir işi gerçekten yapabilecek durumda olup olmadığımızı; o işi sadece otomatik olarak yapıp yapmadığımızı keşfetmeye yardımcı olabilir. Eğer ikincisi geçerliyse, görselleştirmede zorlanırız çünkü hafızamızda hatırlayabileceğimiz yapıcı detaylar bulunmaz. Teniste backhand’i umduğumuz kadar iyi yapamadığımızı anlamak moralimizi bozabilir. Ama bunu anlamak aynı zamanda hareketi daha fazla özveriyle çalışmamız için teşvik edici olabilir. Backhand’i tenis kortunda daha bilinçli çalıştığımızda, görselleştirmeyi de daha detaylı uygularız. Bu da asıl performansımızı olumlu yönde etkiler. Hayal gücü ile gerçek böylece birbirini tamamlar ve güçlendirir. Oturuyoruz veya uzanıyoruz ve gözlerimizi kapatıyoruz. Kendimizi rahatlamış hissettiğimizde görselleştirmeyi başlatıyoruz. Yakında gerçek hayatta başarıyla sonuçlandırmak istediğimiz işi detaylı bir şekilde zihnimizde canlandırıyoruz. İster bir spor karşılaşması, ister işyerinde bir sunum, tüm gidişatı zihnimizde yaşıyoruz. Gerçekte neler hissedeceğimizi hissetmeye çalışıyoruz. Gergin miyiz yoksa rahat mı? Bu egzersizde başarılı bir karşılaşma veya sunumda yaşayacağımız tüm detayları ve duyumları ekliyoruz, örneğin “Bizi kim izliyor?” sorusu gibi. Geçmişteki başarılı bir anı hatırlamak faydalı olabilir. Bu görselleştirme egzersizini birçok kez tekrarlayabiliriz. Egzersizle birlikte elde ettiğimiz başarı duygusunun keyfini doyasıya çıkarmak için zaman ayırmalıyız.

2- Anında rahatlamak
Farz edelim ki rahatsız edici bir durum içinde bulunuyoruz. Ne olacağını biliyoruz ve gerginiz. Hayal gücü, şu anki durumumuzu da değiştirebilir. Bu egzersizin temel noktası budur. Kendimizi güzel, huzurlu bir ortamda hayal ediyoruz. Vücudumuzun rahatladığını, zihnimizin sakinleştiğini hissediyoruz. Başarılı olabilmemiz için başrol olarak hareket etmemiz; görselleştirmeyi şimdide gerçekleştirmemiz gerekiyor. Oturuyoruz veya uzanıyoruz ve gözlerimizi kapatıyoruz. Kendimizi rahatlamış hissettiğimizde görselleştirmeyi başlatıyoruz. Huzurlu ve güzel bir ortamda olduğumuzu hayal ediyoruz. Burası gerçekte daha önce bulunduğumuz bir yer olabilir ama bu şart değil. Tüm duyularımızı bu egzersiz için kullanıyoruz. Tenimizin üzerindeki güneşi hissediyor; çiçek ve otların kokusunu alıyoruz. Ya da ateşin çıtırdamasını duyuyoruz ve bizim için hazırlanan sıcak çikolatayı yudumluyoruz. Vücudumuzun gitgide daha çok rahatladığını hissediyoruz. Mutluluk ve ahenk duygusu içimizde dolaşıyor. Son derece memnunuz, her anın ve her detayın tadını çıkarıyoruz. Bu görselleştirme egzersizini istediğimiz kadar tekrarlıyoruz. Eğer vücudumuzun bazı bölgeleri hala gerginse, o bölgelere odaklanan görselleştirme egzersizleri uyguluyoruz. Örneğin omuz kasılmalarında, kasılmaların her nefes vermemizle birlikte lotus çiçeğinden düşen su damlacıkları gibi yok olduğunu hayal ediyoruz.

3- Enerjiyi uyandırmak
Görselleştirme egzersizleri; vücutsal, ruhsal ve duygusal sorunların giderilmesinde yardımcı olabilir. Aşağıdaki görselleştirme egzersizinin tedavi edici etkisi bulunuyor. Egzersizleri kasılma ve huzursuzluk durumlarını çözmek için de kullanabiliriz. Egzersiz bizi zihnimizden vücudumuza doğru yönlendirecek ve ayaklarımızın “şimdide” yere sağlam basmasını sağlayacak: Oturuyoruz veya uzanıyoruz ve gözlerimizi kapatıyoruz. Kendimizi rahatlamış hissettiğimizde görselleştirmeyi başlatıyoruz. Vücudumuzda birikmiş cürufları canlandırıyoruz. Tek tek nasıl karnımızdaki bir depoya doğru aktıklarını düşünüyoruz. Olumsuz enerjimizin ve yorgunluğumuzun da o depoya doğru gittiğini izliyoruz. Derin nefes alıyoruz. Nefes verirken depolanmış zehirlerin bacaklarımız üzerinden yere doğru aktığını ve toprak tarafından emildiğini canlandırıyoruz. Yeniden nefes alıyoruz ve vücudumuzdaki boş alanı topraktan aldığımız taze enerji, güç ve canlılıkla dolduruyoruz. Derin nefes alıp vermeyi birkaç kez tekrarlıyoruz. Cürufları atıyoruz, yeni enerjiyi yüklüyoruz. Auramızdaki olumsuz enerjiyi yine karnımızdaki depoya doğru çektiğimizi canlandırıyoruz. Nefes verirken bu çöpleri tek bir hareketle cildimiz üzerinden havaya gönderiyoruz. Nefes alırken olumlu ve taze enerji havadan enerji alanımıza doğru akıyor. Sessizliği birkaç dakika sürdürüyoruz, ardından egzersizi yavaş yavaş bitiriyoruz.

4- İç huzuru ve gücü yaşamak
Ruhsal öğretiler, genelde benliğimizin merkezinde saklı duran güç ve huzura odaklanır. Peki, bu güçleri nasıl harekete geçirebiliriz? Çözümleri bildiğimiz alanlarda; deneyimlerimizin bilinen sınırları içinde aramaya yatkınızdır. Fakat “Mantık seni A noktasından B noktasına götürür. Oysa hayal gücü seni her yere götürür” demişti Einstein. Hayal gücümüzü kullanarak içimizdeki huzur ve güç vahalarını keşfedebiliriz. “Dağ görselleştirme egzersizi” buna iyi bir örnek: Oturuyoruz veya uzanıyoruz ve gözlerimizi kapatıyoruz. Kendimizi rahatlamış hissettiğimizde görselleştirmeyi başlatıyoruz. Bütün detaylarıyla güzel bir dağı hayal ediyoruz. Dağın şeklini görüyoruz, kayalıkları ve ağaçları canlandırıyoruz, zihnimizde üzeri karla kaplı pistleri ya da nehirleri çiziyoruz. Dağın mevsimlere, iklim değişikliklerine ve insan etkilerine rağmen özünde daima masif ve değişmez olduğunu düşünüyoruz. Şimdi de dağı vücudumuza geçirdiğimizi hayal ediyoruz. Böylece dağla bütünleşebiliyoruz. Başımız dağın tepesini, omuzlarımız daha aşağıdaki yaylaları temsil ediyor. Toprağa sıkıca kenetlenmiş durumdayız. Değişmez bir dağ olmak ne tür duygular uyandırıyor? Dağın etrafındaki değişiklikleri sakinlikle izlemek nasıl bir duygu? Şimdi dağ resmini solgunlaştırıyoruz ve birkaç dakika sessizliğimizi sürdürüyoruz. Vücutsal duyumlarımızı, rahatsız edici ses, düşünce ve duyguları tıpkı dağın dış yüzeyindeki değişiklikler gibi algılıyoruz. Özümüzün bir dağ kadar değişmez, yıkılamaz ve sakin olduğunu izliyoruz. Bunun etkisini nasıl hissediyoruz? Bu duruşu günlük hayatımıza aktarabilir miyiz? Egzersizi yavaş yavaş bitiriyoruz.

5- Kalbi açmak
“Şimdide” yaşamanın tek yolu kalbimizi açmaktır. Açılmış bir kalp sorumluluk, sevgi, neşe, yaşam gücü, merhamet ve özveriyi temsil eder. Rasyonel ve entelektüel biriysek bu egzersiz bize kontrolden vazgeçmeyi ve anı yaşamayı öğretecek: Oturuyoruz veya uzanıyoruz ve gözlerimizi kapatıyoruz. Kendimizi rahatlamış hissettiğimizde görselleştirmeyi başlatıyoruz. Kalp bölgesine odaklanıyoruz. Kalbimiz üzerinden nefes alıp verdiğimizi hayal ediyoruz. Şimdi de kalbimizin tam ortasında çok güzel açılmış bir lotus çiçeğini canlandırıyoruz. Çiçek her nefes almamızla birlikte daha çok açılıyor. Her nefes verdiğimizde çiçek daha da büyüyor; sonunda bütün vücudumuzu kaplayacak. Güzelliğimizin keyfini çıkarıyoruz. Çiçek büyüdükçe kalbimizi besliyor. Görselleştirme egzersizi burada sonlanıyor. Sessizliği birkaç dakika sürdürüyoruz. Vücut ve ruh bir oluyor. Etrafımızdaki alan ve yaşam ile aramızdaki bağlantıyı hissediyoruz. Egzersizi yavaş yavaş bitiriyoruz.

gorun-hayal-edin-yaratin-3Görselleştirme sadece “şimdide” çalışır. Yani “”Günün birinde  olmak istiyorum”” yerine “”Ben aslındayım”” fikrini canlandırmamız gerekir.

GÖRSELLEŞTİRME İÇİN 8 ÖNERİ
Görselleştirme egzersizleri rahatlamış olduğumuzda başarıyla sonuçlanır. Bu nedenle egzersize başlamadan önce kısa süreli meditasyon yapmamız önerilir. Bunun için rahat bir meditasyon pozisyonunda oturuyoruz veya uzanıyoruz. 10 kez derin nefes alıyoruz. Bunu yaparken nefesimize odaklanıyoruz.

Beynimiz ve sinir sistemimiz için hayal gücünün gerçekten hiçbir farkı yoktur. Bu yüzden duygu ve duyumlarımızı mümkün olduğunca detaylı bir şekilde görselleştirmemiz gerekir. Tüm duyuları harekete geçirerek bunu başarabiliriz. Sıcak mı soğuk mu? Nasıl kokuyor? Ne hissediyoruz? Tam olarak ne görüyoruz? Gördüklerimiz bizi nasıl etkiliyor?

Olaylara asla izleyici perspektifinden bakmamalıyız. Daima kendimizi ana figür olarak görmeliyiz. Kendimizi, nasıl davrandığımızı, bir durumu nasıl yaşadığımızı görselleştiriyoruz, kendimizi bunları yaparken nasıl izlediğimizi değil.

Görselleştirme sadece “şimdide” çalışır. Yani “Günün birindeolmak istiyorum” yerine “Ben aslındayım” fikrini canlandırmamız gerekir. Görselleştirmeyi mümkün olduğu kadar verimli hale getirmek için hayal gücümüzü tamamıyla kullanıyoruz. Belimizde asılı duran 100 kiloluk bir ağırlığı düşünmemiz, sabit bir pozisyonda oturduğumuzu düşünmekten daha etkili.

Görselleştirirken gerçekleri gözardı etmiyoruz. Nota okumayı bilmiyorsak Çaykovski’nin keman konçertosunu hatasız çaldığımızı hayal etmek anlamsız olur.

Görselleştirirken zihin ile kalbin hemfikir olduğuna dikkat ediyoruz. Duygularımız ya da mantığımız görselleştirmeyi onaylamıyorsa egzersiz anlamını yitirir.

“Şimdide” yaşamanın tek yolu kalbimizi açmaktır. Açılmış bir kalp, sorumluluk, sevgi, neşe, yaşam gücü, merhamet ve özveriyi temsil eder.

Görselleştirme bittiğinde egzersizi tamamen aklımızdan çıkarıyoruz. Şüphe duymuyoruz ama sonuca olan güvenimiz tam.

Görselleştirme egzersizlerini çabuk rahatlamak, sunuma hazırlanmak veya kendimizi tedavi etmek için kullanabiliriz. Ama uzun vadede bu egzersizlerin bizi temelde değiştirdiğini anlayacağız. Bu noktada belirli bir hedefe ulaşmak için artık o egzersizlere ihtiyacımız kalmayacak.

Pozitif Dergisi 2013/01

Yorum Ekle