Terapi

Ruhumuzun temel gıdası rüyalar

Ruhumuzun temel gıdası rüyalar

Çoğu sabah farklı duygularla hatırlayıp sonra zihnimizden kayıp giden, bazen etkisi birkaç gün bazen ise yıllarca süren rüyalarımız… Onların rehberliğine izin versek onlardan beslenmemiz, şifalanmamız mümkün olabilir mi?

YAPRAK ÇETİNKAYA

Araştırmacı ve yazar Renan Seçkin, metafizik, parapsikoloji ve mistisizm alanlarına gönül vermiş bir isim… Okuyor, araştırıyor ve deneysel çalışmalar yapıyor. Rüyalar onun özel ilgi alanlarından… Fiziksel yaşamın zorlukları içinde ayakta duracak enerjiyi rüyalarımızdan alabileceğimizi, rüyalarımızla adeta şarj olabileceğimizi söylüyor. Nefesimizin kesildiğini hissettiğimiz anlarda ise imdadımıza haberci rüyalar yetişiyor. Rüyalarımızın rehberliğini almanın yollarını Renan Seçkin ile konuştuk.

Neden rüya görürüz?

Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, rüyaların amacının, günlük hayatımızda bastırdığımız istek ve düşüncelerimizin uyku sırasında dışa vurulması olduğunu savunmuştur. Bana kalırsa rüyaları sadece bu özellikleriyle sınırlandırmak haksızlık olur. Son araştırmaların gösterdiğine göre, belli bir süre boyunca rüya görmekten alıkonulan insanların yaşam direncinde, fiziksel ve ruhsal sağlıklarında önemli bir azalma görülmüştür. Bu durum, rüyaların bizim için ne denli önemli olduğunu ifşa eder. Rüyalar, bilinç ile bilinçdışı arasındaki, fiziksel ile ruhsal dünya arasındaki dengeleyici unsurdur. Düşünceme göre rüyalar, insanın en temel ruhsal gıdalarıdır; biz onlarla besleniyoruz, şifalanıyoruz ve rüyalar esnasında adeta yaşam enerjisiyle şarj oluyoruz. Rüyalar, Yaratıcı ile olan önemli bir köprümüzdür aynı zamanda. Bu köprü bize, fiziksel yaşamın keşmekeşinde ayakta duracak enerjiyi verir ve tıpkı bir ip cambazı gibi madde ile ruhu dengeler.

Gördüğümüz rüyalar bizimle mi ilgilidir?

Rüyalar çoğunlukla kendimizle, yakın çevremizle, ailemizle, iş arkadaşlarımızla, dostlarımızla ilgilidir. Ancak bazen bizi aşan rüyalar gördüğümüz de olur. Örneğin toplumsal olaylarla ilgili rüyalar görürüz. Özellikle büyük çaplı kazalar, terör olayları, depremler ve sel gibi doğal afetlerin öncesinde münferit sayılmayacak kadar çok sayıda öngörü niteliğinde kabusların görüldüğü tespit edilmiştir. Bu doğaldır çünkü bizler kolektif bir dünyada, kolektif bir zihni paylaşıyoruz. Ayrıca çalışmalarımızda tespit ettik ki bazı rüyalar kesinlikle bize ait değil. Onları, tanıdığımız veya tanımadığımız başka bir kişinin gözünden görüyoruz ve o kişinin tüm duygu ve düşüncelerini bizzat yaşadığımız için yanlışlıkla kendimize mal edebiliyoruz. Hiperküp kitabımda buna değinen birkaç örnek sunmuştuk. Esasen sıklıkla başkalarına ait rüyaları kendi gözünden gördüğü tespit edilen bir kişi, muhtemelen medyum vasfı taşır.

Rüyaların kaç çeşidi vardır?

Jung, rüyaları büyük rüyalar, ortak rüyalar ve çocukluk dönemi rüyaları olmak üzere üç ana gruba ayırır. Ben klasik sınıflandırmanın biraz dışına çıkmayı göze alarak, şöyle bir ayrım yapmak istiyorum: Rüyaları duyguların yoğun olduğu rüyalar, yani astral doğamızla ilgili rüyalar; düşüncelerin ön planda olduğu rüyalar ve üst bilincimizin konuştuğu ruhsal veya erginleme rüyaları olarak üç ana gruba ayırırım. Tabii ki bunlar kendi içlerinde de türlere ayrılırlar.

Çeşitli rüya yorumlama kitapları var. Rüyalardaki semboller herkes için aynı anlama mı gelir?

Aslında herkesin, belli başlı arketip ve sembolleri de kullandığı kendi rüya dili vardır. O yüzden bir rüya veya sembol, gören kişiye göre farklı anlamlar arz edebilir. Rüyalar o kadar özneldir ki sembolleri kişiden kişiye değişmekle kalmayıp, kişinin yaşıyla birlikte de değişim gösterir.

Haberci rüya ne demektir? Kimler bu tür rüyaları daha fazla görür? Bu bir yetenek midir?

Haberci rüyalar, adı üstünde şimdiki zamanla, geçmişle veya gelecek zamanla ilgili bir haber getiren olaylardır ancak en çok akla gelenler, gelecekte meydana gelecek olayları bildiren rüyalardır. Bu tür rüyaları hemen herkes görür ama gördüğünün farkında değildir. Rüyaların haberci olup olmadığını anlamanın yolu, onları gözlemlemek, kaydetmek ve zaman içinde yaşanılanlarla kıyaslamaktır. Bir kişi için “Onun rüyaları çıkar” diyorsak, toplumun ortalamasına göre onu daha yetenekli görüyoruzdur. Bu konudaki yetenek, genellikle aileden gelir. Sessiz sakin yaşam süren köy veya kasaba insanlarında, şehirlilere kıyasla bu durum daha fazla görülür. Ayrıca hassas ve sinirli yapıdaki içe dönük insanlar daha yoğun haberci rüyalar ve vizyonlar görürler.

Haberci rüyalar her zaman müdahale edebileceğimiz konular hakkında mıdır? Neden ve nasıl bu tür rüyalar görürüz?

Haberci rüyaları görmemizin nedeni bazen meydana gelecek tatsız olaylara karşı bizi ikaz etmek, önlem almamızı sağlamaktır. Örneğin bazı haberci rüyalar, bizim yanlış bir yola sapma riskimizi fark ettirmek üzere bunun doğuracağı sonuçları gösterirler. Şayet uyarılarını dikkate alırsak, bu yanlıştan dönebilir ve bu durumu minimum zararla atlatabiliriz. Ancak kesin kader hükmünde olan bazı olaylar vardır ki ne yapsak değiştiremeyiz.

Bu tür rüyaları görmemizin nedeni, bizi gerçekleşmekte olan olaya değin yavaş yavaş hazırlamak ve alıştırmaktır. Böylece ona dayanma gücü vermektir. Haberci rüyaların yüzde 80 gibi büyük bir oranla talihsiz olaylarla ilgili olduğu kaydedilmiştir. Böylesi büyük bir oran olmasını iki şekilde izah edebiliriz. İlki, sevimsiz rüyaların bizi diğerlerine nazaran çok daha fazla etkilemesi ve böylece onları hatırlamayı kolaylaştırmasıdır. Güzel rüyaları hızlıca unutup giderken, gördüğümüz kabuslar günler boyunca aklımızdan çıkmaz. İkinci neden, olumsuz nitelikli haberci rüyaların, bizim doğal ve sağlıklı halimizden birer sapma olmalarıdır.

Şöyle izah edeyim: Bizler sürekli nefes aldığımız halde, nefes alma organizmamızın otomatik bir faaliyeti olduğundan sürekli nefesimizin farkında olmak zorunda değiliz. Çünkü bu bizim için doğal ve sağlıklı, olumlu bir durumdur. Ancak nefesimiz bir sebeple kesildiğinde veya çok hızlandığında onun farkına varırız. Olumsuz içerikli haberci rüyaları da bu minvalde değerlendirebiliriz. Onlar, bize nefesimizin kesildiğine benzer bir farkındalık getirirler.

“ Rüyaların türlerini ayırt etmek için öncelikle planladığımız belli bir süre boyunca tek tek en ince ayrıntısına varana dek oturup yazmalı ve analiz etmeliyiz. ”

Siz haberci rüya görüyor musunuz?

Haberci rüyalar dendiğinde bende hikaye çok. Haberci rüya gördüğümü kesin olarak anlamam, bundan yedi yıl evveline dayanıyor. 2011 senesinde enteresan bir rüya görmüştüm. Komik bir nine rüyama girmiş ve bundan böyle göreceğim tüm rüyaları yazmamı ve tarih sıralamasına koymamı söylemişti. Bu gizemli nineyi gündüz kadar gerçek olarak algıladığım bu rüyadan o kadar etkilendim ki onun talimatına uydum ve o gün bugündür rüyalarımı düzenli olarak yazmaya gayret ediyorum. Tabii çok geçmeden, rüyaların önemsiz sayılmayacak bir kısmının zaman içinde gerçekleştiğini keşfettim.

Bazen sosyal medyada ve kitaplarımda paylaştıklarım birebir gerçeğe dönüyordu – örneğin ülkedeki bir patlama, terörün hortlaması, enflasyon, Fransa’daki uçak kazası, 2-3 gemi kazası – bazıları ise sembolik olarak veriliyordu. Zaman geçtikçe bu sembol dilini tanıdım ve yorumlama kabiliyetim arttı diyebilirim. Bazı haberci rüyalarda, neler olacağını söyleyen bir veya birkaç rehber olabiliyor ki bir kısmı çok zorlandığım, katmanlı rüyalardır bunlar. Buna örnek olarak, “Astral Teknikler” kitabımda, Ankara Garı patlamasını iki yıl evvelinden haber vermeye çalışan rüyamı verebilirim. Yalnız sürekli böyle olumsuz haberci rüyalar görmenin insanı yorduğunu söylemek zorundayım.

Kendi rüyalarımızın türlerini ayırt etmek ve yorumlamak için bize yollar önerebilir misiniz?

Elbette. İlk olarak rüyaları bilinçaltının saçmalaması olarak görmeyi bırakıp onları ciddiyetle gözlemlemeye başlamalıyız. Rüyaları gözlemlemek, adeta onlarla iletişim kurmak demektir ve kendilerini bize açmak için heves ettirmektir. Türlerini ayırt etmek için öncelikle planladığımız belli bir süre boyunca tek tek en ince ayrıntısına varana dek oturup yazmalı ve analiz etmeliyiz. Örneğin bir ay süresince bu gözlemi yaparken şu sorulara cevap vermeyi denemeli ve not düşmeliyiz: Bu rüyada duygu mu yoksa düşünce mi ön plandaydı? Bu rüya benimle mi ilgili yoksa başka bir kişi veya daha farklı toplumsal bir mesele ile mi ilgili? Bu rüya bana ne hissettirdi; olumluolumsuz bir duygu veya önsezim var mı? Bu rüya hangi yaş dönemim ile ilgili olabilir? Tekrar eden isimler, yerler, semboller var mı? Bana hangi çağrışımları yapıyorlar? Tekrar eden sahneler, sayılar var mı?

Bir niyet ile uykuya dalmak ve rüyada cevap almak mümkün mü? Bunu nasıl başarabiliriz?

Bu mümkün. Aslında niyete bağlı rüya görmek ve cevap almak, son yıllarda unutmak üzere olduğumuz doğal bir yeteneğimizdir, ancak pratiklerle büyük oranda geliştirilebilir. Bizim geleneklerimizde işte bu niyete bağlı görülen “istihare rüyaları” önemli bir yer tutar. Söz konusu niyet, bir sorunumuzun çözümünü, sorumuzun cevabını veya herhangi bir konudaki rehberliği üst bilincimizden veya Yaratıcımızdan talep etmemizden başka bir şey değildir. Uyku esnasında algımız fiziksel dünyaya kapanırken ruhsal dünyaya açılır, böylece niyet ettiğimiz şeyi görebiliriz. Niyete bağlı rüya görmek, ruhsal dünyada özellikle belli bir yeri-zamanı veya olayı görmeyi başarabilmektir. Televizyonu rastgele değil de istediğimiz bir kanalı ve programı seyretmek üzere açmaktır


ASTRAL BİLİNCİ UYANDIRMAK MÜMKÜN

Son zamanlarda daha sık duyduğumuz bir kavram astral seyahat… Bu bir rüya türü müdür, herkesin deneyimlemesi mümkün müdür, bize faydası nedir ve riskleri var mıdır? Astral bilincini kullandığını anlatan Renan Seçkin bu konuda da merakımızı giderdi.

Astral seyahat nedir?

Dilerseniz öncelikle “astral” kelimesini tanımlayalım. Literatürde ilk kez Paracelsus tarafından kullanılan “astral” sözcüğü, “yıldız, yıldızlara ait” anlamını taşır. Bu kelimeden türeyen astral mekan, alem veya boyut kavramı, doğru olmamakla birlikte zihinde dünyadan uzakta olan, “yıldızlara ait” bir yeri çağrıştırır. Esasen tüm mekanlar, tüm alemler uzakta başka bir yerde değil de hemen buradadır ve bizim dünyamızla iç içedir. Okült literatürde astral mekan, fiziksel dünyanın bir üstü olarak kabul edilir. Onun sembolü “ay” dır. Elementi ise sudur. Şamanizm’de “şamanik esrime” adıyla bilinir. Şimdi astral seyahate gelelim. Astral seyahat, insanın fiziksel bilinci uyurken, astral bilincinin ve astral farkındalığının açılması ve astral dünyada özgürce harekete geçmesidir. Peki orada neyle hareket eder? Tabii ki astral bedeniyle.

O zaman astral bedeni de tanımlayalım.

Sıklıkla fiziki bedenin ikizi veya astral benzeri olarak ele alınır. Ancak yapı taşı fiziksel değil, astral maddedir. Kesinlikle hayali bir beden değildir. Ancak fiziksele nazaran çok daha süptil, yani ince bir maddeden meydana gelir ve doğal olarak fiziksel dünyamızda görünmemektedir. Onu ancak özel bir bilinç durumunda ve kendi mevkiinde görebiliyoruz.

Astral seyahat ile rüya arasındaki fark nedir?

Rüyada uyuduğumuzun farkında olmayız, astral bilinçte ve astral seyahatte ise fiziksel bedenimizin uyuduğunu tam olarak biliriz.

Herkes astral seyahat yapabilir mi?

Herkes astral seyahat yapabilir çünkü herkesin astral bilinci vardır, mesele onu uyandırmaktır. Bazı insanlar bu konuda doğuştan yetenekli olmakla birlikte eğitim ve bilgi yoluyla herkes belli bir seviyeye ulaşabilir.

Astral bilinç nasıl uyandırılır?

Astral bilinci uyandırmayı niyetle ve meditasyonlarla başarabildiğimiz gibi, bu konuda geliştirdiğimiz birçok teknik de mevcut. İnsanlar gerek fiziki gerekse zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak birbirinden farklı oldukları için bir teknik veya yöntem birine yararken başka biri için tamamen işlevsiz olabilir. Fakat herkes için geçerli olan, genel bir kural söz konusudur. Rüyalarımızın bir kısmı astral rüyalardır aslında. Rüyalarımızı gözlemlemeye başladığımızda ve onların içerisindeki astral rüyaları tespit etmeye çalıştığımızda -ki onlar duygu ve hislerimizin çok yoğun olduğu rüyalardı- kendi astral benliğimizi de uyandırmaya zorlamış oluyoruz. Çünkü enerji, nereye dikkat çevirirsek oraya akar ve söz konusu nesne veya olguyu ifşa olmaya zorlar.

Böylece astral rüyaları gözlemlemeye başlar ve bu konuda kati bir irade uygularsak, astral benlik ve bilinci uyandırmaya koşullandırmış oluruz. O zaman tıpkı bu fiziksel gerçekliğimizde uyandığımız gibi, astral gerçekliğin olağanüstü büyüleyici manzaralarında uyanırız.

Bu konuda çaba göstermemizi önerir misiniz?

Astral seyahat, bilincin ve farkındalığın fiziksel bedenin dışında da devam ettiğini ve fiziki dünyayla sınırlı olmak zorunda olmadığımızı bizzat yaşatan en özel, en etkileyici ve unutulmaz metafizik deneyimlerden biridir. Astral seyahat, insanın gizli potansiyelini açar, onu beş duyunun sınırlı algısından kurtarır, evrendeki farklı gerçeklik ve zamanları, farklı varlık türlerini tanıştırır. Bu yüzden insanın bilincinde keskin bir genişleme yaratır ve eğer doğru kullanılabilirse, onu bir bilge, bilim insanı, filozof veya sanatçı haline getirebilir. Astral seyahatin tehlikeli olduğu bir şehir efsanesidir. Rüya görmek ne denli tehlikeliyse, astral seyahat da ancak o kadar tehlikeli olabilir.

Rüyalarımız bize rehberlik edebilir mi?

Rüyaların zaten temel görevleri arasında rehberlik etmek vardır. Rüyalarını ciddiye alan insanlar, onların dilini çözmekte ustalaştıkça kendi iç dünyalarını tanırlar, eksikliklerini tespit ederler, gölge yanlarına ışık tutarlar, çözüm bekleyen travmalarıyla yüzleşirler ve şüphesiz bu büyük bir ruhsal kazanımdır.

Yorum Ekle