Yoga

Yoganın dili

Yogayı jmnastkten ya da dger brçok fzksel aktvteden ayıran en temel fark, her pozun br hkayes, br felsefesnn olması. “Bu hkayeler yasayabldgn kadar yoga yapıyorsun aslında” dyen egtmen Aysegül Ilgaz seçtg altı pozla bu hkayelerden br kest anlatıyor bze…
EĞİTMEN:
AYŞEGÜL ILGAZ (TRUST HUMAN
ACADEMY)
PRODÜKSİYON:
AYTAÇ ÖZKARDAŞ GOZZİ
FOTOĞRAFLAR:
OZAN KUTSAL

yoganin-dili-1Günümüzde br beden pratg olarak yoga, stüdyolarda ve djtal mecralarda karsımıza çogunlukla fizksel pozlar olarak bundan baret olmadıgını sze söyleyecektr. ‘Asana’ kelmes, dlmze dogrudan çevrldgnde ‘poz’ anlamına gelse de aslında asana, kend çsel yolculugumuzda, bz bze bzm bedenmz mercegnden anlatan brer hkayedr. Iste tam da bu yüzden, brbrnden farklı nsanların br araya geldg o ortak alanda, her br mat kssellesr zamanla. Dnlemeye hazır olana seslendgnde, her br asana dernlesr ve ögrety alısık oldugumuzun tersne çerden letr. Kend kendmzn ögretmen olacak seklde dsplne eder ögrency. Hkayeler öyle gzl saklı da degldr aslında. Tek br prensbe dayalıdır: “Dkkat nereye gderse, odak oradadır. Enerj se odagı takp eder.” Braz dkkat edldgnde zaten kend kendn açıga çıkarır zamanla. Brkaç örnekle anlatalım smd; dkkatle yapılan her br bakıs neler gösteryor bize?…

yoganin-dili-2Vriksasana
(AĞAÇ )
Ağaç asanasının, sembolik olarak Hindu mitolojisinde önemli bir yeri vardır. Toprak ana ile kurulan güçlü bir bağ yaratımının ve dengenin çalışıldığı bir asana olarak deneyimlenir. İçsel büyüme ve farkındalık konularıyla ilişkilendirilir. Fakat bunu önceden bilmeye gerek yok. Asanaya girişten sonra poza yerleşme başlar. Nefes aldıkça uzamak, verdikçe köklenmek vurgulanır. Dengenin yaratımı için bir odak noktası seçilir dışarıda. Bakışlar dışarıdayken, görü içerdedir. Denge bulunduğunda kolların yukarda sallandığını fark edersiniz mesela. Burada ağaç size seslenir: “Bir ağaç gibi, esnek ol. Gelen giden her rüzgarla dans et. Bir ağaç gibi, güçlü ol. Sağlam bassın ayakların yere ki köklen.”
Tüm bunlar olurken, ilk üç çakra çalışır. Pozun dengesini yakalamak için vücudunuza baktığınızda da, bacak, kalça ve karın kasları çalışıyordur. Kök, sakral ve solar plexus olarak bildiğimiz karın çakralarıdır bunlar. Kök, fiziksel sağlığı temsil ederken aynı zamanda temeli sağlam düşünceler ve davranışlara işaret eder. Sakral çakra yaratım çakrasıdır. Bir hayal yaratımından bir insan yaratımına kadar her türlü yaratımı simgeler. Karın çakrası ise, istikrar, kendine güven gibi kişisel güçlerin kaynağıdır. Üç çakra beraber incelendiğinde birbirleriyle ilişkili öğretiler verir insana. Mesela:

“Kendiniz ve başkaları için iyi olacak bir yaratım ancak ayağı yere basan fikirler ve güçlü bir kişilikle gerçekleştirilebilir.”

yoganin-dili-3Virabhadrasana 1
(KAHRAMAN )
Asana isminin kökünde cesur ve erdemli anlamları yatar. En eski insanlık hikayelerinden bu zamana kadar kahraman, cesur olan olarak bilinmiştir. Fakat cesur olmanın tam olarak ne olduğunu pek sormayız. Genel geçer kanunlara göre cesur olmak, korkusuz olmak gibi algılanabilir. Oysa ki gerçeklik buna işaret edemez. İnsanız ya hepimiz korkarız. Peki, kimdir o zaman bu kahramanlar? Eline kılıcını alıp, ata binen her yiğit kahraman mı olur? O zaman bu devirde zor… Cesaret, inançlarının arkasında durma gücüne denir. Sonucu değil; süreci önemlidir. İnandıklarının arkasında durmak için ise, önce inançlarının erdem haline dönüşmesi gerekir. Poza baktığınızda da karın bölgenizle stabil bir duruş sağlayıp, göğüs kafesinizi her nefes alışınızda genişleterek kalbinizin önünü açarsınız. Solar Pleksus ve kalp çakraları… Kalp çakrası, açıklık, kabul ve sevgidir. Yani aslında bize buradaki kahraman şöyle seslenir: “Bir kahraman olmak için, hayatla açık yüreklilikle, doğrudan ve dürüstçe yüzleşmek gerekir.”

yoganin-dili-4

 

Dhanurasana (YAY)
Yay pozunda, kök, sakral, solar pleksus ve kalp çakraları çalışır. Bedeninizde baskı yapılan alanları hissedin. Kalça bölgeniz yerden destek alıyor ve karın bölgesi bu destekle güç kazanıp geriye doğru eğilme için hem göğsü yerden kaldırıyor hem de sırt bölgesini kasıyordur. Boğazınızda hafif bir tıkanma olur ve konuşmakta zorluk çekersiniz. İşte yay pozu, bir yayın okun hazırlandığı yer olduğu gibi; ifadelerimizin hazırlandığı yerdir. Eskilerin bir lafı vardır: “Boğaz dokuz boğumdur. Sözlerini her bir boğumdan geçir öyle ifade et” derler. Köklenmiş fikirlerin, yaratım enerjisi ile dolarak, güçlü erdemli davranışların kalpteki sevgi ve kabul ile birleşerek yola çıkmaya hazırlandığı her ifadenin hazırlandığı yer… Bir yay pozundasınız diyelim. Bedeninizdeki tüm hislere yoğunlaştınız ve kendinizi bir yay gibi hissediyorsunuz. İçinizden yükselen ilk eğilim, elinizin ayaklarınızı bırakarak yere tekrar gelmenizdir. Beden direnç gösterir. Siz yine de araştırmaya devam edersiniz sınırlarınızı. Doğru ifade olduğunda artık pozdan çıkma vakti de gelmiş demektir. Pozun size yaşatacağı his anlaşıldığında: “Kendiniz ve herkes için bir anlaşmaya sebep olan konuşma, ifadedir. Böyle bir ifade, hayattan doymuş yaratıcı fikirlerin, kişiliğimizin izlerini taşıyarak, kendimizi ve karşımızdakileri kabul ederek açığa çıkmasıyla olur.” “Çok çile çektim” cümlesi, Osmanlı dönemindeki okçuların yayın ipini çok çekmelerinden çıkmıştır. Yayın ipine çile, “Çok çile çektim” diyen okçuya da, “Orduya hoş geldin. Şimdi oku atabilirsin.” denir.

yoganin-dili-5

Kapotasana
(GÜVERCİN)
Güvercin de ne anlatıyor derseniz, poza yavaşça girelim, görelim derim. Dışarıdan kolay görünen bu poz aslında derinleştikçe ancak bir asana haline gelir. Gerekli ön hazırlıkları yaptıktan sonra poza girmiş gibi duruyorsun. Şimdi nefesini yavaşça ver ve verirken kalça kaslarını, anüsü ve bacakları yavaşça gevşet. Nefesi içeri yavaşça davet et ve gidebileceği kadar derine gitsin. Kalp ve kök çakra ağırlıklı olarak odak noktaları. Güvercin özgürlük sembolü bir hayvandır. Bu pozda ise bir yandan rahatsızlık hissetsen de bu rahatsızlıktan hoşlanan bir yer vardır. Kalçalarında fiziksel olarak hissettiğin rahatsızlık, enerji bedeninde aslında dışarıya bırakılan enerjinin köklenme hissidir. Buna izin veren kaynak ise kalbini açarak aldığın nefesin ta kendisidir. Yani özgürlük ve barış dediğimiz olgularda, bir yandan hayatın hoşgörüsü ile beslenmek, bir yandan da ironik olsa da bir türlü bırakamadığımız dertlerimizi serbest bırakmak yatar. Gördüğün her güvercin ve girdiğin her güvercin pozu sana şunu hatırlatsın: “Özgürlük hayatla barışmakla olur. Barışmak için, önce hayatın sunacaklarına kalbini açman ve onun girmesi için gerekecek alan için eski bildiğini zannettiklerini bırakman gerekir. Bunu bir kez yaptığında ise artık bırakmak, serbest kılmak anlamına gelir.”

yoganin-dili-6

 

Parivritta Parsvakonasana
(TWİSTLİ YAN AÇI)
Ayakların yerde ve tabanlarının dört köşesiyle yere iyice kökleniyorsun. Kalçan ve karın bölgen hem ‘twist’e girmek hem de dengede durabilmek için çalışıyor. Eğer bir an içeriyi dinlersen en çok kalçalarının ve karın bölgenin çalıştığını hissedebilirsin. Sakral ve solar pleksus… Peki, pozda neler oluyor? Pozda zorlanılan ve anbean dikkat ve takip gerektiren şey dengede ayakta durabilmek ve ‘twist’i her nefes verişte derinleştirmek. Ellerinle yaptığın Anjali mudrası* ile bakış açının değiştiği her an, yeni bir manzara ile karşılaşıyorsun. Hem dışarıda hem de içeride. Hepsinin arasında bir denge var. Onu da araştırıyorsun. Göbek deliğinden başlayan bir twist ise aynı anda iç organlarına masaj yaparak taze kan pompalanmasını sağlıyor. Aslında şöyle bir hikaye yazılıyor bu anda: “Kendine ve dünyaya bakışının değiştiği her yeni anda, yeni olan her durumu bir hediye olarak kabul etmek, insanın iç huzurunun temelidir. Bunun için hayata saygı duymak gerekir.” * Anjali mudra beden dilinde de ‘Teşekkür’ anlamına geldiği gibi, özellikle doğuda Zen Budizmi’nde saygı göstergesidir.

yoganin-dili-7

Sirsasana 2
(TRİPOD)
Ters duruşlar başlangıç seviyelerde aşağı bakan köpek ile başlar. Yavaş yavaş el dengesi ve bedenin ters duruşuna alışkanlık geliştirilir. Bu yüzden ister Tripod, Headstand ya da Handstand gibi zorlu ters duruşlar olsun; ister basit bir aşağı bakan köpek, hepsi temel olarak benzer görüşleri çağırır. Tüm çakraların aktive olduğu poz grubudur ters duruşlar. En fazla dikkat ise baş bölgesindedir. 7’inci yani taç çakra. Taç çakranın spiritüel kimliğinin gerisinde duralım biraz. Daha önce beden için ilginç ve çoğu zaman korkutucu bir pozdur. İlk zamanlarda çoğu kişi en zorlu el dengelerini yapabilirken ters duruşlara her ne hikmetse giremez. Altında yatan korku: Bilinmezlik. Uzun zamandır öyle tepetaklak durmadın. Şimdi de hayatı tepetaklak etmekten korkuyor olabilirsin. Bir gün gelip “E hadi o zaman” dediğinde, mantığını aşıp sadece o her zaman aradığın heyecan duygusunun peşinden gittiğinde o duruş olur. Çünkü mantığının ötesine, rasyonel düz çizgilerinin ötesine geçmeyi başarmış; hayatın kavisli çizgilerinin yarattığı renkli dünyaya girmişsindir. Tekrar bir bebek gibi ters durup pozdan çıktığında artık bir çocuk heyecanı kazanmışsın demektir. “Çünkü bazen hayat her şeyden anlam çıkarmak değil; sadece eğlenmek demektir.”


Pozitif Dergisi 2015/04

Yorum Ekle