Beki İkala Erikli

2014’te yaşam derslerimizi öğrenmeye, ilahi düzene güvenmeye niyet edelim…

İçimiz rahat olmalı… Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Bir an önce hepimiz affetmeyi, karşılıklı saygıyı, hoşgörüyü, her türlü inanca saygıyı, dürüstlüğü seçmeliyiz; hem de her fırsatta…

Beki İkala ERİKLİ  www.meleklerleyasamak.com

2014-te-yasam-derslerimizi-ogrenmeye-ilahi-duzene-guvenmeye-niyet-edelim-1Sevgiyle merhaba… Neale Donald Walsch’un “Tanrı ile Sohbet” adlı kitabını duymuşsunuzdur. İstanbul’daki Meleklerle İletişim Kurma Eğitimleri’nden birinde ön sıralarda oturan bir kadın bana o kitabı şöyle anlatmıştı: “Beki Hanım, bence ‘Tanrı ile Sohbet’ kitabında yazar, içsesinin söylediklerini yazmış. Zor bir dönemden geçiyordum ve o aralar yazarın içsesiyle konuşarak yazdığı bu diyalog beni çok rahatlatmıştı.” İşte bu yazıda sizinle benzer bir diyaloğu paylaşmak istiyorum. Aşağıdaki diyaloğu okuyan herkesi zor bir dönemden geçerken ya da hayatın o iniş çıkışlarında gezinirken rahatlatması, aydınlatması niyetiyle…

Pek çoğumuz günlük yaşamda bazı olaylar yaşıyoruz ve bunları yaşarken bazı “deneyimlerin” içinden geçiyoruz. Bazen oldukça ciddi zorluklardan geçiyoruz veya bize yaşadıklarımız öyle geliyor. Bazen de yol son derece yumuşak akıyor. Ama neredeyse hepimizin iniş çıkışları var

Bu anlarda içsesimden; meleklerimden aldığım rehberlik genellikle inanmak ve ilahi düzene güvenmektir. Benim içsesim bana akışta kalmamı, doğru olanı yapmamı ve geri kalanı da yukarıya havale etmemi söyler.

Önümüzde ciddi bir zorluk varsa ne yapmalı?
Bu konuda biraz rehberlik almanın hepimize yararlı olacağını düşünerek içsesime, yani meleklerime “Eğer önümüzde ciddi bir zorluk varsa ne yapmalıyız?” diye sordum. “Sevgili arkadaşlarım, öncelikle bilin ki bizler buradayız. Bilin ki, yalnız değilsiniz. Hiçbir zaman yalnız değilsiniz. Sizler, zorluklarınızı seçtiniz. Zorluklar, sizlerin üstatlığınızı uygulamanız için oradadır. Zorluklarınızın üzerinde çalışarak sizler birer üstat olursunuz. Işıkta kalarak, dürüstlüğü, doğru olanı yapmayı seçerek, diğer yol daha kolay olsa bile ışığı seçerek, sizler birer üstat olursunuz. Biliyoruz size öyle görünmüyor ama dünya sizin oyun alanınızdır. Sizlerin üstatlığı deneyimlediğiniz bir oyun alanı. Eğer inişleriniz olmazsa, nasıl üstat olmayı deneyimleyebilirsiniz ki?’’ Peki bu inişlerle birlikte inmek zorunda mıyız? Hepimiz az veya çok ruhsal büyüme yolunda pek çok basamak çıktık, affetmeyi başardık… Bunları yaptığınızda daha yüksek bir platforma ulaşırsınız. Bu platformun da inişleri olmak zorunda mı yani? “Oyunda tamamen ustalaştığınız bir zaman gelecek. Aranızda bunu tamamen başarmış olanlarınız var. Bunların bazıları yol gösterenlerinizdir, bazıları da sessizce kenarda duranlardır. Kenarda durarak her birinizin kendi deneyimini yaşamasına izin verenler…” Peki bu ikinci grubun burada bulunmasının bir amacı olacak mı? “Evet olacak; ışığı tutmak.” Peki, iniş çıkışlarda ilerleyenlerimiz için, başka neyi bilmemiz önemli?

“Aslında cevap senin içine doğdu zaten: İlahi düzenin olduğunu bilmek ve ilahi düzene güvenmek son derece büyük bir yardımdır. Bizler sizlerin çamurun içinde yüzmeye çalıştığınızı, çabaladığınızı görüyoruz. Oysa ki şöyle bir rahatlayıp arkaya yaslansanız, gülümseyerek yaşamakta olduğunuz deneyim her ne ise onu yaşasanız, her şey yoluna girecek, her şey çözümlenecek.”

Tüm olanın içinde huzurlu bir izleyici olmayı ve ışıkta kalmayı öğrenin. Bir sessizlik oldu. Ve ben o an, mesajdaki muazzam dinginliği hissettim ve anladım ki, çalkantılı zamanlarda içinde kalmamız gereken enerji bu: Dinginlik. İlk tepkimiz bir şeyleri düzeltmeye çabalamak veya bir çözümü zorlamak olsa da… “İlahi düzen kavramını düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor” dedim. Bize biraz ilahi düzenden ve ilahi düzenin varlığını hatırlamanın bizlere dingin kalmaya nasıl yardımcı olacağından bahseder misin? “İlahi düzen sizin başınıza gelen her şeyin en yüksek hayrınıza olmasını sağlar. İlahi düzen, her şeyin yolunda gitmesini sağlar, olaylar size nasıl görünürlerse görünsünler. İlahi düzen sizlere her şeye kadir olan Allah’ın sizin için şimdi, burada olduğunu ve her adımınızda da yanınızda olduğunu hatırlatır. Bu gerçeği hatırladığınızda, dinginliğe ulaşırsınız. İşte o zaman, seçimlerinizi bilgelikle yaparsınız. Bilirsiniz ki, eğer doğru olanı yapmayı seçerseniz, affetmeyi seçerseniz, ışığı seçerseniz, o zaman üstat olursunuz. Eğer bunu yapmazsanız, (ileride) bunu öğrenecek bir başka şansınız olur.” Yani o olaydaki yaşam dersimizi öğrenmediğimiz için benzer şeyleri tekrar yaşarız diye düşündüm…

Aslında ilahi düzenin varlığını hatırlamak bizim verdiğimiz bütün kararlarla ilgili de güvende olmamıza yardım eder, değil mi?

“Evren sınırsızdır. Sizlere sunulan olasılıklar muazzamdır. Yeni yollar açılacaktır, bereket sizler için her an buradadır ve her zaman da burada olacaktır.” Ben hata diye bir şeyin olmadığını düşünmeyi tercih ederim, “Hatalar yoktur, sadece tecrübeler vardır” derim, bu konuda bize ne söylemek istersin? “Nasıl hata diye bir şey olabilir ki? Sizler hayal ettiğiniz hayatı yaşamak üzere burada bulunuyorsunuz. Sizler, hayallerinizi yaratmak için buradasınız. Sevmek, parlamak, sevdiğiniz işi yapmak üzere… Neşe içinde olmak, eğlenmek üzere… Herhangi bir kararınızı hata olarak görmeyi seçen sizsiniz. Oysa evren, kusursuzdur. Evren sizin hata yapmanıza izin vermez, o sizin seçim yapmanıza izin verir. Yaratmanıza, yaşamanıza izin verir. Eğer seçiminizi veya seçiminizin sonuçlarını beğenmezseniz, gerçekten istediğiniz şeye niyet edersiniz ve evren size onu getirir.” “Bunu hatırlamak, kendimizi ve başkalarını affetmeyi kolaylaştırabilir” diye düşündüm; çünkü sonunda her şey aslında yolundadır. Peki ya bu ‘tecrübelerimizden’ dolayı kaybettiğimiz zaman?

Birkaç gün önce otuzbeş yaşında, henüz evlenmemiş ve ‘acaba birlikte olduğum kişi evlenmek için doğru insan mı, yoksa vakit mi kaybediyorum’ diye düşünen bir kadınla tanışmıştım.

Ama bir de zaman adını verdiğimiz illüzyon var. Bazen biz zaman kaybettiğimizi veya hayallerimizi gerçekleştirmekte geç kaldığımızı düşünüyoruz. İllüzyon mu yoksa değil mi? Gerçek hangisi? Siz zaman kaybedemezsiniz çünkü zaman yoktur. O kadına sorarsak, zaman var. Eğer onun doğru insanla evlenerek iki çocuk annesi olması gerekiyorsa, o zaman bu, olacak. Ve ona, kendi üstat olma yolunda gelişirken rehberlik verilecek.

Pekala, diyelim ki biri gerçekten de çok kötü bir seçim yaptı veya o kadar da bilge bir seçim yapmadı ve yalan söyledi, verdiği sözü tutmadı ya da birini incitti… O, öğrenmek zorunda bırakılacak.

Doğru seçimi yapmayı mı? “Evet. Yaşadıklarıyla o kişi, dürüstlük ve doğrulukla hareket etmeyi öğrenecek çünkü siz, birsiniz.” Peki ya bu kişilerin karşısında mağdur olanlar? “Kendi üstatlık yolundaki patika nereden geçiyorsa, o patikada ilerleyecekler.” Her şeyin yolunda olduğunu ve her şeyin onların en yüksek hayrına olduğunu bilerek ilerleyecekler, öyle mi? “Evet. Kendilerine hiçbir zarar gelemeyeceğini bilerek. Hiçbir zarar gelemez.” Sonuçta her şey ilahi düzen dahilinde ilerliyor… “İçimiz rahat olmalı… Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Hepimiz her seçimimizde ışığın, sevginin, doğrunun yolunu seçsek ya… Nasılsa eğer doğru yolu seçmezsek doğruyu seçmeyi öğreneceğiz… Bir an önce hepimiz affetmeyi, karşılıklı saygıyı, hoşgörüyü, her türlü inanca saygıyı, yaşayan her şeye saygıyı, dürüstlüğü seçsek; her seçimde, her fırsatta… Madem eğer bunu başaramazsak öğrenmemiz için bir “fırsat” daha ya da bir zorluk daha yaşayacağız, bir an önce öğreniversek ne güzel olur! İçsesimi duyar gibiyim: “Her şeyin bir zamanı var. Her meyve, zamanı geldiğinde olgunlaşır ancak herkesin seçimine ve gelişim sürecine saygı duy.” Olsun, ben isteyeyim de… En doğru zamanda, en doğru şekilde oldurmak nasılsa yukarının işi! Sevgi ve ışık dolu bir 2014 niyetiyle…

 

Pozitif Dergisi 2014/01

Yorum Ekle