Beki İkala Erikli

Tekrar tekrar yaşadığımız kalıplar kaderimiz değil!

tekrar-tekrar-yasadigimiz-kaliplar-kaderiniz-degil-1Sevgi Hanım 42 yaşında çok hoş, gayet de eğitimli bir kadın. Benimle konuşurken içini çekiyor… “Hep aynı şeyi yaşıyorum ilişkilerimde” diye başlıyor söze. “Çok aşık bana, her şey harika gidiyor, sonra tam evlenecekken beni bırakıyor, ben evlenecek adam değilim diye… Bu kaçıncı oldu… En sonunda anladım ki, bende bir şey var.”

Hepimizin “Neden ben bunları tekrar tekrar yaşıyorum?” dediğimiz bazı konular var. “Ben böyleyim!” veya “Benim kaderim bu!” diyoruz veya “Neden hep aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyorum, bıktım artık” diyoruz ama konuyu çözemiyoruz.

Beki İkala ERİKLİ
www.meleklerleyasamak.com

İşte birkaç örnek:
“Neden kendime hep bu tip insanları çekiyorum? İnsanların yüzü değişiyor ama yaşadığım ilişkinin hissiyatı aynı…” “Ya hep mi bana değer vermeyen (veya beni aldatan, bana yalan söyleyen, bana şiddet gösteren, beni kısıtlayan…) insanlarla bir araya gelir insan?” “Kendimi bildim bileli kedi korkum var!” (Böcek, karanlık, yükseklik, uçak, araba kullanma, başarısızlık, ölüm, yalnızlık korkusu…) “İşyerinde çok başarılıyım ama bir türlü hak ettiğim yere gelemiyorum. Hep bir yere kadar geliyorum, sonra işim tıkanıyor!” “Bir türlü bereketi kendime çekemiyorum. Hep bir şeyler geliyor ama sanki gelen olduğu gibi gidiyor…” “Bir türlü yüreğimdeki işle ilgili adım atamıyorum. Biliyorum, ben bu işi yapmak için doğdum ama konu adım atmaya gelince çakılıp kalıyorum.”

Bu örnekleri sayfalarca uzatabiliriz…
İşin gerçeği şu: Eğer şu anda bir şeyler yaşıyorsak, bunun kökeni geçmişimizde yatıyor. Bugün yaşadıklarımız ya eskiden yaptığımız veya düşündüğümüz bir nedenden kaynaklanıyor, ya da kökeni çok daha öncesine dayanıyor. İşte güzel haber: Şu ana kadar yaşadıklarınız, belki bir ömür boyu tekrarlanmış olsa da, kaderiniz değil. Eğer yaşadığınız olayın kökenine dönüp olayı şifalandırabilirseniz, artık aynı olayları bir daha yaşamanız gerekmiyor. Eğer geçmişi şifalandırabilirseniz, bu bilinçaltındaki kayıtlar sizi, hatta hayatınızı artık yönetemiyor.

Bilinçaltımızdaki kayıtlar nereden geliyor?
Geçmişten gelen kayıtların kökeni ile ilgili en az üç farklı teori var.

Birinci teori, reenkarnasyon teorisi. Bu teoriye göre bu bizim ilk yaşamımız değil, biz daha önce de yaşadık. Önceki yaşamlarımızda yaşadığımız olaylar, biz onları hatırlamasak da, bizi bilinçaltından yönetiyor.

Sebep-sonuç yasasına göre de (yani “ne ekersen onu biçersin” kuralına göre), biz eski yaşamımızda ne yaptıysak, onu bu yaşamımızda “biçiyoruz”. Buna bazı inanışlarda “karma” deniyor.

İkinci teori, kolektif bilinç teorisi. Basitçe bu teori, insanlık olarak hepimizin anılarının bir havuzda toplandığını söyler. “Bizler bu yaşama gelirken, bu büyük havuzdan nasibimize düşen parçayı, bilinçaltındaki hatıralarımızı da alarak geldik” der. İşte bu hatıralar, bizi bilinçaltından “yönetiyor.” Üçüncü teori ise bu anıların atalarımızdan geldiği savı. Bu görüşe göre, dedelerimizden sadece saç rengini, göz rengini miras almadık, aynı zamanda bilinçaltı anılarımızı da miras aldık. Bu bilinçaltındaki bilgiler de, tıpkı saç rengi ve diğer fiziksel özelliklerimiz gibi genlerimizde kayıtlı.

Peki bu teorilerden hangisi doğru?
Amacımız geçmişi şifalandırmaksa, bu anıların nereden geldiğinin hiç önemi yok. İsterseniz, “Ben küçükken bir film seyrettim, onun etkisinde kalmışımdır” diyebilirsiniz.

Önemli olan şu:
Bu yaşamınızda sizi etkileyen kalıplar neler? Neyi tekrar tekrar deneyimliyorsunuz? Hangi alanda tıkanıklık yaşıyorsunuz? Nelerden korkuyorsunuz?

Asıl önemli olan bu konuların farkına varmak ve onları şifalandırmak. Anıların nereden geldiğinin ise şifa için hiç önemi yok. Şöyle düşünün: Uçsuz bucaksız, sahipsiz bir tarlada bir ağaç var ve siz o ağaçtaki elmayı yemek istiyorsunuz. O ağacın tohumunu kimin diktiği şu an için hiç önemli değil. Biz elma ile ilgileniyoruz, amacımız elmaya ulaşmak.

Peki bunu nasıl yaparız? Çözümü ne?
Konunun kökenine, yani o bilinçaltı anılarına ulaşıp olayı şifalandırmak. İşin en güzel yanı da şu: Bunu yapmak o kadar da zor değil! Gerçekten…

Yüzlerce değil, binlerce kişinin deneyimlediği bir çözümü paylaşmak istiyorum sizlerle: Meleklerde geçmişi şifalandırmak. Derin bir meditasyon içeren bu çalışma sırasında geçmişten gelen anınızı kendiniz hatırlayabiliyorsunuz. Sonra da geçmişten gelen sağlıksız kalıplarınızı, geçmişin izlerini şifalandırabiliyorsunuz. Bu çalışmaya “regresyon” veya “geçmişe dönmek” deniyor. İşin güzeli, bu şifayı kendi başınıza deneyimlemenin bir yolu da var; meleklerle çalışarak geçmişi şifalandırmak.

Kulağa basit geliyor, biliyorum… Ama bu alanda bana öyle çok teşekkür mail’i, deneyimi geliyor ki… Yöntem işe yarıyor çünkü. Tek yapmanız gereken konuyu şifalandırmaya niyet ederek “Meleklerle Geçmişi Şifalandırın!” adlı çalışmaları yapmak. Topu topu bir saatinizi vereceğiniz bu çalışma hayatınızı değiştirebilecek güçte.

Gerçek bir yaşanmışlığı paylaşarak bu yazıyı noktalıyorum:
“Beki Hanım, yeni çıkan bereket kitabınızdaki geçmişi şifalandırma çalışmanızı yaptığımda tüm maddi sıkıntılarımın kökenini anladım. Sonunda da dedim ki, ben sınırsız berekete açıyorum kendimi. Ben devlet memuruyum. Çalışmadan iki hafta sonra maaşıma ¨1.500 zam yapıldı. Kadınlara istihdam sağlayacak bir Avrupa Birliği projesinin başına getirildim ve memur kat sayım arttı! Bu benim için mucize gibiydi… Teşekkür ederim.” Işık, sevgi ve meleklerin şifasıyla bezeli bir süreç olsun…

Beki İkala Erikli www.meleklerleyasamak.com

 

Pozitif Dergisi 2014/04

Yorum Ekle