Gezi

Tılsımlı Brezilya

Güney Amerika seyahatimin ilk durağı olan Brezilya’ya giderken Latin Amerika’nın bu en büyük ülkesinin doğasını, kültürünü ve insanlarını gözlemlemek, incelemek ve keşfetmek için sabırsızlanıyordum. Duygusal dünyaları, ruh yapıları, inançları, yaşam felsefeleri ve farklılıkları yolculuğum boyunca beni düşündürdü. Çeşitli ırkların ve kültürlerin toplanarak kendilerine ait bir kültür yarattığı bu ülke insanının spiritüalizme olan ilgisi, ruh zenginlikleri ve bununla ilgili yakın çevremden duyduklarım da ilgimi artırıyordu. Ülkenin yarısını kaplayan rengarenk ormanları, akarsuları ve onların yarattığı dev şelaleleri, değişik ve geometrik biçimlerde devasa dağları, karakteristik hayvan ve bitki çeşitliliğini görmek ve bunların tümünün yarattığı enerjiyi hissetmek ilham verici olacaktı. Dünyada birinciliği elinde tutan dansları, sporları ve karnavalı ile bütün bunların kültürlerine yansımalarını izlemek, belgelemek ve hepsini deneyerek, bu enerji cümbüşünden nasibimi almak en büyük arzumdu. Açıkça söylemek gerekirse, zaman zaman bu heyecandan kaynaklı kalbimin hızlı atışını sakinleştirmek için nefes egzersizleri yapıp kendimi rahatlatmaya çalıştım.

Yazı ve fotoğraflar: Saime Özmekik

MELEZ BİR ÜLKE
1500’lü yıllarda Portekizli bir gemici Güney Amerika’ya ayak basmış ve Portekiz Krallığı adına bu ülkeyi ele geçirdiğini ilan etmiş. Burası bir dönem İspanyolların da sömürgesi olmuş, ardından tekrar Portekizlilerin eline geçmiş. Brezilyalılar’ın ayaklanması sonucu 1822’de bağımsızlığını ilan eden Brezilya bir dönem krallığın ardından 1889’da kansız bir darbe ile cumhuriyet idaresini kurmuş. 1914 yılında ise tüm ülkeler tarafından tanınmış. Sık sık Anayasa değişiklikleri yapan ve halkının isyan yürüyüşlerine şahit olduğumuz 22 eyaletten oluşan, başkanlık sistemiyle yönetilen bu ülkenin yönetim sisteminde sorunlar olduğunu söyleyebiliriz. Beyaz ırkın çoğunlukta olduğu kuruluş yıllarından sonra Sao Paulo şehrinde bulunan altın madeninde ve şeker kamışı tarlalarında çalıştırılmak üzere Afrika’dan çok sayıda köle getirilmesi sonucu halkın çoğunluğunu siyahlar oluşturmuş. Bağımsızlığın ilanından sonra bu köle ve köylülere özgürlük tanınmış. Afrikalıların ve diğer ırkların birbirleriyle evlenmeleri sonucu ülkede melez zenginliği oluşmuş.

tilsimli-brezilya-2

TÜM İNSANLIK İÇİN DUA
Brezilya’da Hıristiyanlık kabul edilmiş, çoğunluk ise Roma Katoliği olarak yaşıyor. Protestanlık ise ikinci sırada geliyor. Bu topraklarda yaşayan insanlarda inanç yolculuğu denilen bir ritüel var. Buna göre binlerce Hıristiyan her yıl Brezilya’nın güneyindeki Aparecida Kilisesi’ne gidip burada bulunan Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret ediyor. Dini bayram zamanı yapılan bu etkinlikte yüz bine yakın insan bisikletleriyle veya yaya olarak yola çıkıyor ve bu ziyaret bazıları için bir ay sürebilen bir yolculuğa dönüşüyor. Bu biraz yorucu olsa da Tanrı’nın onları beklediğini düşünüyor ve ona doğru yürüdüklerini hissediyorlar. Hedefine ulaşan insanlar ise Tanrı tarafından affedilmiş ve günahlarından arınmış bir şekilde evlerine döneceklerine inanıyorlar. Bazı kişiler ise Tanrı’nın kendilerine verdiği nimetlere şükretmek amacıyla yola çıkıyorlar. Bu kişiler isimlerini yazdıkları yüzlerce hatta binlerce kişi için ve her dinde var olan hümanizmin amacına uygun olarak tüm insanlık için de dua ediyorlar. Aparecide şehri ve kilisesi de kutsal kabul ediliyor ve bu büyük ayinde dua ve ibadetlerinin kabul olduğuna inanıyorlar. Din psikologlarının spiritüalizmi ifade ettikleri gibi tamamen maneviyata yönelerek bencillikten uzak bir şekilde ibadetlerini ve dualarını yapmayı hedefliyorlar. Hatta bu etkinliğin her dinden insanın yaşaması gereken bir deneyim olduğunu söylüyorlar. Brezilyalı futbolcular arasında yaygın olan Pentekostal tarikatında ise Protestan mezhebine tabi olanlar kendi vücutlarına İsa’nın girdiğine inanıyorlar. Brezilya milli takımındaki futbolcuların birçoğunun bu tarikata üye oldukları ve “I Love Jesus” yazılı tişörtler giydikleri söyleniyor.

tilsimli-brezilya-3

‘JOHN OF GOD’ ZİYARETLERİ
Bu topraklarda şifacılara ve medyumlara inananlar da çok fazla. Trans medyum, yaratıcının izni ile yüksek varlıkların kişilere şifa dağıtabilmesi için, bir kişiyi kanal gibi kullanabilmesine deniyor. Bu konuda en tanınan büyük şifacı ve trans medyum olan ‘John of God’ ise Brezilya’da bir kristal madeninin üzerinde yaşıyor. Bu medyum 1942’de doğmuş ve yeteneklerini 16 yaşında fark etmiş. O zamandan beri evine gelen herkese ücretsiz şifa dağıtmakta olduğu ve kesin tedavisi henüz keşfedilmemiş hastalıkları da iyileştirebildiği kabul ediliyor. Başkanlar ve büyük iş adamlarını da iyileştiren John of God isteyen herkese ruhsal yardım verdiğini ve bu konuda herşeyi verenin kendisi değil, Tanrı olduğunu söylüyor, kendini bir aracı olarak kabul ediyor. Bu medyumun 30’dan fazla ölmüş doktor ve azizin ruhlarına kanallık ettiği ve sık sık dünyanın her yerinden gazeteciler, doktorlar hatta Türk iş adamları tarafından da ziyaret edildiği söyleniyor. Seyahat grubumuzda olan bir iş adamının çok yakın arkadaşının da Brezilya’da bu büyük şifacı gibi şifacılara gidip onların mucizelerinden yararlandığı konuşuldu.

tilsimli-brezilya-4

PLAJLAR BAM BAŞKA BİR DÜNYA
Rio De Janeiro şehrinin güney bölgesinde, dört kilometre uzunluğunda dünyanın en tanınmış plajlarından biri olan Coppa Cabana, 2016 yılında yaz olimpiyatlarının yapılacağı dört olimpik bölgeden birisi… Otel, restoran ve barların bulunduğu bu bölgede kumlarda plaj futbolu da oynanıyor. Olimpiyatlarda futbolseverler plajda uyku tulumları veya battaniyeleriyle yatabiliyor. Burada uyumanın güzel bir macera olduğunu söyleyen halka ceza uygulanmıyor. Ben burada sık sık büyük bir keyifle plaj futbolu seyrettim, olimpiyatlarda kumlarda yatmanın, devasa dalgaların sesiyle uyumanın, battaniye altında futbol sohbeti yapmanın tadını ise hayal ettim. Coppa Cabana daha çok alt ve orta gelir düzeyi halkın itibar ettiği bir plaj olduğundan çok kalabalık ve hareketli. Birbirinden renkli ve çeşitli desenlerde yerlere serilen pareolar plajda bir sanat eseri oluşturuyor.

tilsimli-brezilya-5HERKESE KUCAK AÇAN İSA HEYKELİ
Heykelin adı, Portekizcede ‘Kurtarıcı İsa’ anlamına gelen ‘Cristo Retendor’. 1922 yılında Brezilya’nın kuruluşunun 100. yıl şerefine Fransız heykeltıraş Paul Landowski tarafından yapımına başlanmış ve 1931 yılında halka gösterime açılmış. 710 metre yükseklikteki Corcovado dağının üzerindeki ulusal park Tijuka ormanının içinde yer alan heykel 38 metre yüksekliğinde. Rio de Janeiro şehrinin simgesi olan bu heykel 7 Temmuz 2007 tarihinde dünyanın yeni yedi harikasından biri olarak seçilmiş ve ona merdivenle, asansörle ya da yürüyen merdivenle ulaşmak mümkün. Birçok alternatif içinden özellikle kolları yanlara doğru açılmış, dimdik duran, kendisini ziyarete gelen herkesi kollarıyla kucaklamaya hazır bu tasarım seçilmiş. Corcovado’ya trenle gelirken heykelin görünmesiyle birlikte gittikçe daha çok büyüleyen bir manzara yanında bizde de hep birlikte kucaklanmanın hayali vardı sanki. Hepimizde neşe, heyecan ve sabırsızlık göze çarpıyordu. Uyandırdığı ilgi inanılmazdı. Kalabalık grupların içinde bir çırpıda bu yolu nasıl katedebildiğimize inanamıyorduk. Ben mucize etkiler yaratan eserler meydana getiren yaratıcı sanatçıların, Yaradan’a diğer insanlardan daha yakın olduklarına olan inancımı bir kez daha teyit etmiş oldum.

TAKSİM’DEKİ DOSTUMA RASTLADIM
Açıkhava müzisyenleriyle unutulmaz bir anı yaşadık. İçlerinden biri yanımıza gelip Perulu olduğunu ve bir yıl önce İstiklal Caddesi’nde Kızılderili kıyafetiyle müzik yaptığını ve bizi tanıdığını söyledi. Her yerde olduğumu gibi o gün İstiklal’de de müzisyenlere ilgi göstermemin güzel bir ödülünü almıştım. Müziği ve müzisyenleri çok sevdiğim için mutlaka yanlarına gider, kısaca eşlik eder ya da kısa danslarla onları takdir ettiğimi ve sevgimi gösteririm. Bu anım da Coppa Cabana’da ve yurt dışında yaşadığım en hoş tesadüf hatıralarından biridir. Ipanema plajında gelir düzeyi daha iyi olanlara hitap eden daha lüks mekanlar var. Burası halkın küçük bikinileri, upuzun boyları ve estetik vücutlarıyla gece bile gösteriş yürüyüşü yaptıkları bir plaj. Deniz çok sert dalgalarla köpürerek kıyıya vurduğu için içine girmek hayati tehlike taşıyor. Bizim grubumuzdan denizsever bir arkadaşımız maalesef dayanamayıp girdiği için boynunu zedeledi ve tüm gün hastanede gözetim altında tutuldu.

tilsimli-brezilya-6

ÇOK NEŞELİ, ÇOK YARDIMSEVER
Brezilya’da benim gözlemlediğim, ilgimi çeken özelliklerden biri yardımseverlikte fedakarlıktan kaçınmamaları. Yerel halkın yaşadığı bölgelerde, toplu taşıma araçlarında soru sorulduğu veya yardım istendiğinde halk işini gücünü bırakarak sizi memnun etmeye çalışıyor. Hatta karşılık beklemeden ülkesini gezdirmek ve tanıtmak istiyor. Çok neşeliler, sanatseverler, dansçılar, dizi filmleri çok seviyorlar ve Türk dizilerini takip ediyorlar. Renkli, dekolte ve şık giyimi tercih ediyorlar. Plajları yüzmenin yanı sıra futbol, spor alanı, alışveriş merkezi, dans yeri, gezinti ve festival alanı olarak da kullanıyorlar. Dans ise toplumun yaşam tarzının bir parçası. Binlerce dans okulu var.

tilsimli-brezilya-7ŞELALELERDE ISLANMAK
Rio De Janeiro’dan Iguasu şehrine uçakla geçtik. Burası, Brezilya-Arjantin sınırındaki 275 ayrı şelaleden oluşan Iguasu şelalesi bölgesi. Bu kadar çok sayıda şelalenin bir araya gelerek akması çok değişik bir atmosfer oluşturuyor. Amazon nehrinden sonra Amerika’nın ikinci büyük nehri olan Iguazu nehri UNESCO Dünya Mirası listesinde. Çok yakına kurulan seyir teraslarında şelalenin sularıyla ıslanmak mümkün. Her zaman bir şelalenin altına girmeyi merak ederdim. Büyük bir şelalenin altına girmek adrenalini zirveye çıkaran unutulmaz bir deneyim olurdu diye düşünürken hayalim gerçek oldu. Bir zodyakla ve yağmurluklarımızı giyerek şelaleye yaklaşırken hala altına gireceğimize inanamıyordum. Böyle coşkulu bir keyfi daha önce hiç yaşamamıştım. Hepimiz ayağa kalkıp hep bir ağızdan mutluluk çığlıkları atmaya başladık. Tepemizden dökülen suların serinliği bizi hiç ilgilendirmedi. 4-5 kere şelalenin altına girip o hazzı yaşamak herkesin unutamayacağı bir andı. Sonradan üzerimizdekileri değiştirmek zorunda kalmayı hiç sorun etmedik. Bu görsel şölene heyecan, adrenalin ve doğanın ruhu da eklenince müthiş coşkumuz uzun saatler dinmedi. Brezilya, Arjantin ve Paraguay birbirinden nehrin kolları ile ayrılıyor. İguasu şehrinden yola çıkarak otobüsle gittiğimiz Paraguay çok enteresan bir ülkeydi. Her tarafta alışveriş merkezleri ve ucuzluğuyla meşhur mağazalar vardı. Burada Mate çayı çok ünlü ve çok ucuz. Zayıflatma ve sinirleri rahatlatma özelliği var. Tadı da çok hoş. Dışarda satılan işporta malları da gayet kaliteli. Otobüsleri çok dolu ve camları yazılarla dolu. Halkı çok neşeli. Birden boşalan tropikal yağmur ise hepimize eglence kaynağı oldu. Sonuç olarak, Brezilya; inançları, doğa mucizeleri ve kendine özel insanları ile adeta tılsımlı bir yer. Bu dergide seyahat yazılarıma başladığımdan beri, daha bilinçli, inceleyici ve keşif ağırlıklı seyahat ediyorum. Bu deneyimlerimi sizinle de paylaşmaktan çok mutluyum. Hepinize bol seyahatli günler temenni ederim.


Pozitif Dergisi 2015/04

Yorum Ekle