Eski kültürler ‘agat’ın, takanı görünmez kıldığına inanıyordu. Cesaret, uzun ömür ve bolluğun simgesiydi. Eskiden öküzlerin boynuzlarına iyi bir hasat için agat bağlanırdı.
Rengi beyazdan siyaha, gri-mavi olan bu taşın cesaret verdiğine ve insanı sakinleştirdiğine inanılıyor. Güven ve uyumun simgesi olan agat, kan basıncını düzenlemeye, sabah yorgunluğunu gidermeye yardımcı oluyor. Bu taşı takanların kendine güveni artıyor ve daha konuşkan oluyorlar. İşte bu yüzden boğaz çakrasının da taşı… Agat, akik taşının başka minerallerden etkilenerek aldığı hale deniyor. Akik taşının en bilinen ve bulunan rengi ateş kırmızısı. Doğada daha az bulunmakla birlikte siyah, beyaz, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kahverengi olanları da var. Diğer minerallerden etkilenerek yosunlu bir görünüm aldığında agat (yosunlu akik) adını alıyor. Bu lekeler çizgi, dalga ve hare halini de alabiliyor. Siyah ve beyaz renk aldığında Oniks adı veriliyor. Bu taş tarih boyunca yüzük taşı, mühür, düğme, süs eşyaları vb. yapımında yaygın olarak kullanıldı. Bedenin gerginlik olan kısımlarına sıcak hissi veriyor ve gerginliğini azaltmaya yardımcı oluyor. Ağrıları gidermek için de kullanılabiliyor. Cilt hastalıklarına karşı etkili ve damarları kuvvetlendiriyor.
Pozitif Dergisi 2015/04
