Gezi

Drakula’nın şatosunda…

Düşmanlarını kazığa oturtan bir cani mi yoksa bazılarının iddia ettiği gibi zenginden alıp fakire veren Robin Hood mu bilmiyoruz ama şatosunun ürkütücü ve gizemli olduğu kesin…

Yazı: Saime ÖZMEKİK

drakulanin-satosunda-2

Bran Kalesi, sakin bir ortaçağ kasabası olan Braşov’a tepeden bakıyor.

Osmanlılar ona Kazıklı Voyvoda, Macarlar ise Drakula diyordu, yani şeytan… 1442’de Osmanlılar’a babası tarafından rehin olarak verildiğinde 12 yaşında olduğu ve o zamanlar küçük bir çocuk olan Fatih Sultan Mehmet ile Edirne sarayında birlikte ders aldıkları söyleniyor. 1456’da yine Fatih tarafından Eflak prensliğine atandı. Ancak bir süre sonra ilişkiler bozuldu ve özellikle esir aldığı Osmanlı askerleri başta olmak üzere düşmanlarını kazıklara oturtmaya başladı. Ölenlerin kanlarını içtiği iddiası ile birlikte bir unvanlarına bir de vampirlik eklendi. Bram Stoker’ın 1897’de yazdığı “Drakula” adlı roman ile o artık her kültürde tanınan, hakkında sayısız hikaye yazılan, filmler çevrilen bir kahramana dönüştü. İki çocuktan birinin Osmanlı’nın en büyük padişahı, diğerinin dünyanın tanıdığı Drakula olması nasıl bir planın parçasıdır kim bilir?

drakulanin-satosunda-4

Braşov gezilmeyi hak eden bir kasaba. Üstelik çok uzun vakit ayırmanız gerekmiyor.

Nihayet o şatodayım
Romanya’ya gitmeyi çoktandır planlıyordum. Bu ülkeye olan turlara bakarken Transilvanya’yı da kapsamasına özellikle dikkat ettim. Bu bölgeden bahsedildiğinde ilk akla gelen Drakula şatosunu gezmek yolculuğumuzun en heyecanlı kısmıydı. Transilvanya’nın adeta simgesi haline gelmiş olan bu şatoyu görmeyi merakla beklerken yazılan ve anlatılan yüzlerce efsane, gözümün önünden geçiyordu. Bükreş’ten Braşov yönüne doğru yolculuğumuz boyunca güzellikleri görmek için yüzümü otobüsün camına adeta yapıştırdım. Yemyeşil ormanlar, şirin ve tertemiz kasabalar ile çiçeklerle bezenmiş köyleri büyük bir keyifle izledim. Hayallere öyle dalmıştım ki, otobüsteki yolcuların kendi aralarında konuştuklarını bile duymuyordum ve sanki bir film müziği eşliğinde tek başıma bu yolculuğu yapıyordum. Lise yıllarımda okuduğum Jules Verne’nin “Karpatlar Şatosu” romanındaki kasvetli hayatı düşündükçe merakım iyice artıyordu. Karpat dağlarının ihtişamını geride bırakıp Bran’a geldiğimizde heybetli Drakula Şatosu karşımızda belirdi. İşte o an müthişti. Daha karşıdan görür görmez adeta bir korku filminin setindeymişçesine içine alıverdi bizi. Hollywood’da, Universal stüdyolarındaki film platosunda oyuncuymuşuz gibi kalenin içine süzülüverdik. Romandaki gıcırdayan tahta merdivenler, gizli ve daracık merdiven geçitleri ve küçücük kasvetli pencereler gözlerimin önüne seriliverdi. Odalardaki Ortaçağ mobilyaları ve aralarındaki ayı postu bizi o çağlara doğru yolculuğa çıkardı adeta.

drakulanin-satosunda-5

Bir ortaçağ şatosu olan Bran’da küçük penceler, dar koridorlar, gizli merdivenler dikkat çekiyor. Duvarlarda Romanya tarihine ait detaylar da var.

Muzip bir Drakula
Duvarlarda o dönemin Rumen kralının fotoğraflarının asılı olmasının sebebi, bu kalenin hanedanlık döneminde yazlık şato olarak da kullanılmış olmasıydı. Hatta bir rivayete göre çapkın olan kraliçe, sevgilileri ile burada buluşurmuş. Drakula’nın ciddi ve ürkütücü resimlerinin yanı sıra yarı komik ve muzip görünüşlü resimleri de vardı. Kızıl sakallı, uzun saçlı, iri gözlü ve ilginç şapkalı portresi bu adamın vahşetinin yanında muzip, esprili ve kurnaz bir yanı olduğunu da düşündürüyordu. Merdivenlerden yukarı çıktıkça işkence aletlerini gördük. Bu vahşet içimizi ürpertti zira insanı iki yanından sıkıştıran demir mengeneler, tutsakların üzerine geçirildiği kazıklar ve vahşet saçan, hayalleri zorlayıcı nice alet odalarda sergileniyordu.

drakulanin-satosunda-6Kazıklı Voyvoda mı Kont Drakula mı bilinmez ama hikayesi hala fimlere, kitaplara konu oluyor.

Nereye gömüldüğü bilinmiyor
Tarihte Kazıklı Voyvoda namı konusunda Rumen ve Osmanlı tarihçileri farklı bilgiler sunuyor. 1462 yılında Osmanlı ordularının Eflak’a varması sırasında binlerce kişinin Drakula tarafından kazıklara oturtulduğu tarih kitaplarında yer alan bilgilerden. Osmanlı ordularıyla yapılan savaş sonucu kafasının kesildiği ve zalimlerin sonunun herkese örnek olması için de kesilen başının sergilendiği, ayrılan vücudunun da bir manastırda gömülü olduğu anlatılanlar arasında. Başının nereye gömüldüğü konusunda farklı görüşler var. Çeşitli kaynaklar farklı bilgiler verdiği için gerçek net olarak bilinemiyor. Bazı kaynaklar ise Drakula’nın yaşamının bazı dönemlerinde Osmanlı topraklarında yaşadığını, hapis yattığını, Türkçe’yi iyi bildiğini ve zaman zaman padişaha yakın olduğunu yazıyor.

Tepedeki yazı Hollywood’u anımsatıyor.
Romanda vampir oldu
1456’da Eflak’a Voyvoda (prens) olan, zalimliğinin ifadesi olan Kazıklı Voyvoda ismi ile anılan ve Macarlar tarafından şeytan anlamına gelen ‘Drakula’ adıyla anılan III. Vlad, sadece yabancıları değil, kendi insanlarını da kazıklara oturtmuş, organlarını kesmiş ve kanlarını içmiş olduğu için hikayelerde vampir olarak yer alıyor. İrlandalı yazar Bram Stoker 1897’de Drakula’nın hayatını roman haline getirirken onu vampir olarak sembolize etmiş ve tarihteki bu karakteri akıllarda ölümsüzleşti. Bu eser filmlere ve müzikallere konu oldu, medya kahramanı haline geldi. Bazı Rumenler Drakula’nın bir cani değil, sadece zenginleri cezalandıran ve fakirlerin dostu olan bir Robin Hood olduğu görüşünü benimsemişler. Transilvanya için büyük anlam taşıyan Drakula’nın efsanelerini simgeleyen heykelleri bu bölgede her yerde görmek mümkün. Şu anda müze olan bu şatoda Drakula’nın yaşamını hissetmek, efsaneleri ile ürpermek, ilginç resimlerini ve heykellerini görmek ve bu heybetli kalenin heyecanını duymak istiyorsanız ilk fırsatta bu bölgeye bir gezi planı yapmanızı öneriyorum. Özellikle ilkbaharda giderseniz, Transilvanya’nın ormanlarının ve dağlarının doğal güzellikleri, görkemli kaleleri ve şatoları da yolculuğunuza eşlik edecek. Hepinize bol seyahatli renkli yıllar dilerim. 2015’te gezi heyecanı peşinizi bırakmasın.

drakulanin-satosunda-7

Bran Kalesi sırtını yemyeşil dağlara dayamış. Kont Drakula efsanesi sayesinde kalenin ziyaretçileri eksik olmuyor.

drakulanin-satosunda-8

Şatodaki işkence aletleri insanın içini ürpertiyor.

drakulanin-satosunda-9

Braşov bir ortaçağ kasabası olduğunu ispatlıyor.

drakulanin-satosunda-10

Tepedeki yazı Hollywood’u anımsatıyor.

Pozitif Dergisi 2015/01

Yorum Ekle