Röportaj

Bir roman yazdım, hayatım oldu

“Hayatımı yazsam roman olurdu” klişesini biliriz. Bu sefer hikaye farklı… Yazdığı romanı yaşıyor şimdi Gökhan Atış; ruh eşini bulmak için yollara düşen ve sonunda onu bulan kahramanının hikayesini… Zaten olması gereken de bu değil mi? Yaşadığımız olumsuzlukları bir romana layık görmek yerine önce ne yaşamak istediğimizi seçip ardından onu yaşamaya başlamak…  İşte Strong Wings (Gökhan) ile Yuuka’nın hikayesi…

YAZI: Yaprak Çetinkaya

Daha önce defalarca gittiğim bir mekandayım ama bu sefer bambaşka bir ritüeli deneyimleyeceğim için kendimi biraz ‘yabancı’ hissediyorum. Strong Wings (Gökhan Atış) ve Yuuka beni bekliyorlar. Bir de küçük kızları Maya… Türkçe, İngilizce ve Japonca’dan yarattığı özel bir dil ile konuşan güzel çocuk…

Holistik Şifa çalışması yapıyoruz ve ardından röportaja geçiyoruz. Amacım bu çalışma hakkında her şeyi öğrenmek ancak bir noktada öyle bir hikayeye giriyoruz ki röportaj kendi kaderini çizmeye başlıyor. Strong Wings ile Yuuka’nın bir araya geliş hikayeleri beni ele geçiriyor.

Az önce diğer odada ben ne yaşadım?

Strong Wings: Fizik, zihin, duygu ve ruh seviyelerinde holistik şifa çalışıyoruz. Bir dua ile başlıyoruz. Bu dua sırasında önce kendi özümüzle bağlantıya geçiyor ve kendi kutsal tarafımızı, ‘Ben Benim’i kabul ediyoruz. Ardından sizden bir niyette bulunmanızı istiyoruz. Aslında tüm insanlar kendi özlerini bulmak istiyorlar ve aslında ne niyette bulunursanız bulunun tüm yollar ‘özünüzü bulmaya’ çıkıyor. Bizler bu aşamada size kim olduğunuzu hatırlatacak medyumlar oluyoruz. İkimiz de çeşitli terapi teknikleri öğrendik ve bu seansta tüm bu öğrendiklerimizi ve daha fazlasını kullanıyoruz. Seansta bizi yönlendiren ruhumuzu ve sizin problemlerinizi dinliyoruz. Bazı fiziksel hastalıklar ya da durumlar hayatta bize bir şeyler öğretmek için tekrarlanır. Biz de sizin hayatınızda bunların altını çiziyoruz. Sonra bu noktalara dokunmaya başlıyoruz. Ayrıca sesle şifayı kullanıyoruz. Ardından beden ve çakra çalışması geliyor.

Sesle şifa da uyguladınız. Bu nasıl çalışıyor?

Strong Wings: Sesle şifa, evrensel, şamanik ve yardım etmeye gönüllü ruhlara ve meleklere davetkar bir teknik. Tibet Budist rahiplerinin kullandığı ‘singing bowl’ isimli çanak enstrümanı çalarak chanting yapıyoruz, yani ilahi okuyoruz. Ancak ağzımızdan çıkan sözler ve sesler bir kutsal kitaptan ya da yazıttan alıntı değil. O an şifa için gelen ışığa ve enerjiye teslim oluyoruz, boğaz çakramızda tercüme bulmasına izin veriyoruz. Böylece sizdeki blokaj enerjileri harekete geçiyor, bir kısmı o anda serbest kalıyor.

Ayaklarıma uyguladığınız  refleksoloji miydi?

Yuuka: Aslında vücudun başka noktalarını da kullanabilirim ama ayakların enerjileri boşaltmak için daha uygun bir organ olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle evrensel refleksolojiyi tercih ediyorum.

Diğer yandan çakralarım üzerinde de çalıştınız…

Strong Wings: Ana çakraların ve aura katmanlarının onarımını yapıyoruz. Bu aşamada bilgi ve teknik havuzumuzdaki çeşitli teknikleri durumun gerektirdiği gibi kullanıyoruz. Bu teknikler çakra dengeleme ve onarımı, evrensel refleksoloji, iç organ çi masajı ve psişik operasyon.

Şimdi ne olacak? Ne beklemeliyim?

Strong Wings: Şifa her zaman ruhun izin verdiği ölçüde gerçekleşiyor. Çünkü hastalık ve rahatsızlık verici durum olarak görünen her şey kişi için önemli hayat dersleri taşıyor. Böyle bir seans ile kişinin şifalanma süreci ya başlıyor ya sona eriyor. Şifalanan ruh kendine yeni bir realite ve yeni bir beden yaratmaya başlıyor. Biz de bu süreçte kendisini neler beklediğini ve yeni realitesini yaratırken nelerin yardımcı olacağını aktarıyoruz.

En çok hangi konu ile geliyor insanlar size? 

Yuuka: Çok farklı konular geliyor ama güç oyunlarının öne çıktığını söyleyebilirim. Bazı insanlar diyor ki, “İyi bir insan olmak için elimden geleni yapıyorum ve yine de insanlar üstüme geliyor, saygısızca davranıyor, beni olduğum gibi kabul etmiyor. Neden?” Böyle yaraları olan çok insan var.

Strong Wings: Birçok insan diğerlerinin onu kontrol etmesinden yaralanmış durumda. Geçmiş yaşam deneyimleri, bu hayatlarındaki deneyimler, Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durum; bunların hepsi insanları baskı altında hissettiriyor. Başkalarının hayatlarını kontrol edenler de aynı durumda… Ve hepsi bu ülkede yaşıyor.

Neden yaşanıyor bu sorunlar?

Strong Wings: Herkesin çeşitli nedenleri var ama genel bir yanıt verirsem; problem gibi görünen her şey aslında varlığın kendi gerçeğini hatırlaması için…

Sizin hikayeniz nedir? Türkiye’de doğdunuz, büyüdünüz. Toplumun kontrolü altında bir yaşam mıydı  sizinki de?

Strong Wings: Yuuka ile tanışana kadar ben de hep insanların beni anlamadığını düşündüm. Okulda öğretmenlerim, arkadaşlarım… Çok zordu insanlarla iletişim kurmak benim için. İnsanların birbirlerine söyledikleri, birbirlerini itip kakmaları beni şaşırtırdı. Çok anlamsız gelirdi her şey ve böyle yaşamak zordu.

Ne kadar böyle yaşadınız?

Strong Wings: 33 yaşına kadar! Zordu ama ben daha ziyade “Ben neden böyleyim?” diye kendimi sorguluyordum. 6 yaşındayken İzmit’in bir köyünden İstanbul’a taşındık. Klasik eğitim sisteminin içine girdim. Din öğretmenimin Arapça duayı doğru okumadığım için suratıma attığı tokadı unutamam. Annem başarılı olmamı istiyordu. Ortaokulda tüm dersleri benimle birlikte çalışırdı. Önce o evde sınav yapardı, ardından ben okuldaki sınava girerdim. Sol beyinli bir insan değildim. Sağ beynimden, yaratıcılığımdan daha fazla kullanmak istiyordum ama şartlar buna uygun değildi.

Çocuklarının başarılı olmasına kendini adayan annelerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Siz annenize kızgın mısınız bu konuda?

Strong Wings: Annem annelerin birtanesi, kendisine şükran duyuyorum. Biliyorum ki ne yaptıysa benim mutlu bir geleceğim olması için yaptı ve babam da öyle. Ancak erkek ya da dişi, her varlık, vakti geldiğinde evinden ayrılıp kendi mutlu yuvasını kurmak için kendi hislerini dinleyerek harekete geçer. Bu, doğanın kanunudur. Anneme ve babama benim annem ve babam oldukları için şükran duyuyorum

Bekleneni yaptınız, üniversiteyi kazandınız mı?

Strong Wings: Evet. Kıbrıs’ta denizcilik yönetimi okudum. Gemilerde çalışmaya başladım ve dokuz yıl çalıştım. Böylece hayatıma daha fazla kontrol girdi. Küçük bir alanda en fazla 6-8 personelle ve otoriter insanlarla çalışıyordum. Kaptanlar ordu deneyimi olan Koreliler oluyordu sık sık. Hatta bir kez fiziksel olarak dövüşmek zorunda dahi kaldım. Sınırlarımı zorluyorlardı ve şimdi biliyorum ki bu beni uyandırmak, ilerletmek içindi. Ama o zamanlar, “Ben iyi bir insan olmaya çalışıyorum neden böyle oluyor?” diye sorguluyordum. Üçüncü kaptandım, ailem benim bu işi yapmamdan, başarılı olmamdan mutluydu. Daha ileri gidersem, sınavları geçersem yükselebileceğimi biliyordum ama o zaman buradan çıkmak daha zor olacaktı. Dokuz yılın sonunda aklımı kaybetmek üzereyken ayrıldım.

Nasıl oldu, Yuuka ile tanışınca mı?

Strong Wings: Hayır, daha öncesinde… 2008 yılında, kaptanlık yapmaya başlayalı 7 yıl olmuşken bir kitap yazmaya başlamıştım. Adı ‘Gaak ve Baap’ idi. Birbirlerinin ruh eşi olan bir kadın ve erkeğin Hindistan’da karşılaşmalarını, birbirlerini tamamlamalarını, Maya isimli bir çocuklarının oluşunu anlatmıştım.

Neden Hindistan’da geçiyor hikaye?

Strong Wings: Hep maceraperest bir insandım. Tatillerde Türkiye’de hep sırt çantamla seyahat ederdim, trekking yapardım ve hep daha uzaklara gitmek isterdim. Hindistan da o yerlerden biriydi. Kitabı yazdıktan sonra bunun kendi hikayem olacağını hiç düşünmedim. Kitabı kendim bastırdım ve Taksim’de elden sattım. Ruh eşi kavramını yayarsam, bu konuda pozitif bir enerji yaratırsam ben de ruh eşimi bulurum diye düşünmüştüm. Ardından yaklaşık iki yıl daha gemilerde çalışmaya devam ettim. Ancak son çalıştığım gemide kendimi artık ikiyüzlü hissediyordum. Temiz bir dünyaya, herkesin eşitliğine inanıyordum ama öyle büyük bir firma için çalışıyordum ki, Brezilya’da madencilik yapıyor ve bu iş için çocukları çalıştırıyorlardı. İnsanların kendi özgürlüklerini takip etmeleri gerektiğini söylüyor ve kendim bunu yapmıyordum. Dünya güzel bir yerdi ama içimde tam tersini yaşıyordum. Ne yapacağımı bilmeden 2011 yılında işten ayrıldım. Kendimi dinlemek için bir dağ evine bir ay boyunca kapandım. Ardından kalbime geldiği gibi harekete geçtim, sırt çantamı topladım ve Hindistan’a gittim. Amacım ruh eşimi bulmaktı ama o sırada yazdığım hikayeyi hiç düşünmüyordum, kendimle hikaye arasında bir bağ kurmuyordum. Anneme gideceğimi söylediğimde ağladı. Bir şekilde ayrıldığımızı ve hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını hissediyordu. Onu sakinleştirmeye çalıştım, “Her şey çok güzel olacak, ben hep senin oğlun olacağım” dedim. Hindistan’a gittim. Orada her sabah uyanınca ruh eşimi bulmak için dua ediyordum.

Neden mesela hayatınızın amacını bulmaya değil de ruh eşinizi bulmaya niyet ediyordunuz?

Strong Wings: Ruh eşimi bulursam onun bana hayat amacımı, kendim hakkında unuttuklarımı da hatırlatacağını düşünüyordum. Türkiye’den ayrılmadan önce ruh eşimi, kendimi ve gelecekteki çocuğumu sembolize eden bir dövme yaptırmıştım. Her sabah bu dövmeye dokunarak dua ederdim. İki ay boyunca seyahat ettim, önce İran’a, ardından Hindistan’a gittim ve bir sabah karşılaştık.

Siz o güne kadar neler yapıyordunuz? 

Yuuka: Üniversitede sanat okuyordum ancak psikolojik açıdan rahatsızlandım. Ailem bu işe üzüldü çünkü üniversite pahalıydı, onca para ödenmişti. Oysa ben depresyondaydım. Bir arkadaşımın teyzesi bir kilisede rahibeydi. Şifalı yemekler pişirmesiyle ünlüydü. Onu ziyaret ettim ve bir süre orada kaldım. Eve dönmeden kalacak bir yerim olması için Kuzey Japonya’da otelde çalışmaya karar verdim. Çalıştığım sürece para biriktirdim ve          20 yaşındayken önce Tayland’a, ardından Hindistan’a ve Nepal’e gittim. Tibet rahipleri ile tanıştım. Meditasyon yapmayı ve kristal taşların enerjisi ile çalışmayı öğrettiler bana. Ancak hala çok iyi değildim. Japonya’ya döndüm. Annemle ve babamla aramız hala pek iyi değildi. Ne yapacağımı bilemiyordum. Japonya’da belli işlere girmek kolay değildi. Aile desteğim, sosyal becerim, diplomam; hiçbiri yoktu. Bu sefer Hawaii’ye gittim ve orada aradığım cevap geldi. Ben bir ışık işçisiydim, bu alanda çalışmalıydım. Japonya’ya döndüm. Bu alanda her şeyi öğrenmek için eğitimler araştırdım, refleksoloji öğrendim ve çalışmaya başladım. Sonra kendi evimde devam ettim. Hatta o zamanlar Japonya’da da bir röportaj verdim. 2012’de ise bir kez daha Hindistan’a gitmeye karar verdim.

Ve ardından beklenen karşılaşma…

Strong Wings: Ocak 2012’de Pushkar’da karşılaştık. Kendi seyahatim boyunca çok güzel insanlarla karşılaşmış ve hep sormuştum, “Bu kişi benim ruh eşim mi?” diye. Ama içimden çok net ‘hayır’ yanıtı geliyordu. Ardından Yuuka ile tanıştım ve aynı soruyu sordum ama kalbimden hiç yanıt gelmedi bu sefer. Şifa, ruhsal dünya gibi konular hakkında konuşuyorduk ve daha önce hiç duymadığım bilgileri anlatıyordu. Sanki anlattıkları suydu ve ben içiyordum. Bir haftalık arkadaşlığın sonunda bana “Senin aklın karışık, zihnini berraklaştırman lazım. Lütfen 10 günlük ‘vippasana meditasyon’ kursuna git sonra tekrar buluşalım” dedi. Ona çok saygı duyuyordum, sözünü dinledim. Ruh eşi sorusunu sormayı bıraktım. Uzaktaki bir başka şehre gidip on günlük kursa katıldım. İki kişi ile tanıştım orada. Onlara kendi hikayemi, kitabımı anlatırken ve Yuuka’dan bahsederken dediler ki “Kitapta anlattığın senin hikayeni andırıyor. Belki de kendi hikayeni yazmışsındır.” Onlar için her şey ortadaydı ama ben hiç görememiştim. O an fark ettim; kendi hikayemi önceden yazmıştım ve yazdıklarımı anbean yaşıyordum. Kitabın kahramanı kadın bir bölümde kimono giymiş ve flüt çalıyordu. Yuuka da flüt çalıyor! Bunları fark edince bütün bedenim, daha doğrusu ruhum titremeye başladı. Ertesi gün buluşacaktık. İnanılmaz büyük bir coşku yaşıyordum. Durumu ona nasıl açıklayacağımı düşünmeye başladım. Ve buluştuk.

Siz o sırada ne yaşıyordunuz?

Yuuka: Tanıştığımızda bana kitabı kısaca anlatmıştı. “Ruh eşim belki de sensin” demişti hatta. Bir cümle… O zaman ben de bu titreme halini hissetmiştim.

Strong Wings: Tekrar buluştuk ve ‘Last Chance-Son Şans’ adlı bir yerde kalmaya başladık. Bu son şansım olabilirdi ona söylemek için. Ama diğer yandan aileme karşı maddi ve manevi sorumluluklarım vardı. Yuuka’nın son günüydü, gidecekti. O sabah uyandım. Kaldığımız yerde bir gitar vardı. Gitarla bir şarkı çalmaya başladım. Bittiğinde sözlerini fark ettim; Yuuka’ya benimle evlenir misin diye soruyordum. Bunu fark edince kesin kararımı verdim. Beatles Aşram denilen bir yer vardı, bir zamanlar John Lennon burada bir süre kalmış. Orada sevdiğimiz bir yere gittik ve ona şarkıyı çaldım. Çok huzurlu bir andı. Yanıt vermeye, geleceği düşünmeye bile gerek olmayan bir andı. Hayat boyu belki de o ‘an’ı özleyeceğim. Kitabımın kahramanı için kargalar çok önemliydi, hep onu takip ediyorlardı. O sırada da etrafımızı kargalar sardı, bağırmaya başladılar ve sonra gittiler. Hava kapalıyken birden bulutlar açıldı, güneş göründü ve birkaç damla yağmur yağdı. O an anladık ki birbirimizi bulmuştuk (gözleri doluyor).

 

Ve Yuuka ülkesine gitmedi…

Strong Wings: Hayır, gitti. Plan yapmamaya karar verdik. Ruh eşi isek tekrar bir araya geleceğimizi biliyorduk. Ailemle konuştum bu arada. Onlara “Sizin için bir anlamı var mı bilmiyorum ama ruh eşimi buldum. Japonya’ya gideceğim, lütfen bunu kabul edin” dedim. Annem üzüldü tabii, kabullenmekte zorlandı. Bir süre sonra Yuuka Türkiye’ye geldi ve ardından ben Japonya’ya gittim.

Ruh eşi nedir? Sadece kadın-erkek arasındaki bir eşleşme mi?

Strong Wings: Farklı terimler de var; ruh ikizi, ikiz alevler gibi. Biz aynı kaynaktan geliyoruz, hepimiz… Ama kaynağı bir ağaç olarak düşünürseniz, onun dalları var ve Yuuka ile ben aynı daldan geldiğimize inanıyoruz. Öğretmen ve öğrenci, anne ve çocuk, çeşitli versiyonlarda ruh eşleri birbirini bulabilir. Biz bu hayatta romantik partner ve aile olmayı seçtik.

“Yuuka’da ne zaman bir fikir oluşsa aynı anda benim kalbimde bir ateş yanıyor. Bu hep böyle.. Hiçbir şeyi ayrı yaşamıyoruz. Amacımız tabii ki ‘olmak’…”

Bugüne geldiğimizde şimdi hayat amacınız nedir?

Strong Wings: Yuuka’da ne zaman bir fikir oluşsa aynı anda benim kalbimde bir ateş yanıyor. Bu hep böyle.. Hiçbir şeyi ayrı yaşamıyoruz. Amacımız tabii ki ‘olmak’…

Yuuka: Zengin olmak, ünlü olmak gibi arzularımız yok. Keyifle yaşamak istiyoruz.

Strong Wings: Bunu başardığımızda da yolumuz açılıyor, bereketimiz de geliyor. Beklenmedik yerlerde beklenmedik insanlar bize ulaşıp yol gösteriyor.

Dünyada neler oluyor, neler gözlemliyorsunuz?

Strong Wings: Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığına inanıyorum. Evet, kişiden kişiye değişir, hangi bakış açısından baktığınıza değişir. Eğer bakış açınız darsa, bir sokağa bakarken sadece çöp tenekesini görüyorunuzdur ve “Dünya çöplüktür” dersiniz. Günbegün bakış açınız geliştikçe güzel şeyleri de görmeye başlıyorsunuz. Biz umutluyuz, dünya değişiyor ve güzel şeyler oluyor. Acılar da yaşanıyor ve bunları da görmezden gelemeyiz. Kişisel seviyede öğrenmemiz gerekenler var, kolektif seviyede daha merhametli, daha paylaşımcı olmayı, koşulsuz sevmeyi öğrenmemiz için deneyimlememiz gerekenler var. Acıları yaşayanları görerek onlara yardım edebileceğimizi hatırlamamız gerekiyor.

Nasıl bir yardım?

Strong Wings: Bazı insanlar fiziksel yardım yapabilir. Mal varlıklarını paylaşabilir. Kimi sadece dualarını paylaşabilir. Kimi becerilerini kullanarak yardım edebilir. Mutlaka yapacak bir şeyi vardır herkesin…

2,5 yaşında bir çocuğunuz var; Maya.. Yeni nesil için umutlu musunuz?

Yuuka: Bizim neslimiz otomatik olarak nefret eder, saldırırdı. Yeni jenerasyonun çoğunluğu daha çok sevgi hissediyor. Onlar bu sayede otomatikman dünyayı değiştiriyorlar. (Tam bu sırada yaklaşık iki saattir yan odada uyuyan Maya uyanıp yanımıza geliyor ve annesinin kucağında uyuklamaya devam ediyor.)

Strong Wings: Onları çok daha fazla dinlemeliyiz. Onlar bizim deneyimimizden çok farklı şeyler yapmak istiyorlar. Bizler bir masa başına oturup ezberlerdik. Onlar bambaşka şeyler yapmak istiyorlar.

Yorum Ekle