Alternatif

Bitkilerin şifasını koklayın

6 bin yıllık bir geçmişe sahip koruyucu hekimlik sistemi olan aromaterapiyi günün her saati kullanabilir, kokunun bilinçaltı üzerindeki olumlu etkilerinden yararlanabilirsiniz.

Yazı: Yaprak ÇETİNKAYA

Aromaterapiyi masaj salonlarından çıkarıp günlük hayatımıza nasıl katabilir, bitkilerin bilgisinden nasıl yararlanabiliriz diye merak ettik ve Klinik Master Aromaterapist Aslı San Bilgin’in kapısını çaldık. Bilinmeyene olan merakı ile birçok eğitim alan ancak aromaterapi eğitimine başladığı gün hayat amacını bulduğunu anlayan Aslı San Bilgin, ilk eğitimini Eczacı Nazan Kemali’den aldığını söylüyor. Büyük bir aşkla yaptığı bu işte tam olabilmek için Kanada’da aromaterapi klinik master eğitimini de tamamlayan San ile aromaterapinin mucizevi etkilerini konuştuk.

bitkilerin-sifasini-koklayin-2

Aromaterapinin en doğru tanımı nedir?
Aromaterapi, bilinen 6 bin yıllık geçmişe sahip koruyucu hekimlik sistemidir. Bitkilerin kabuk, yaprak, çiçek, meyve, tohum, sap, kök gibi farklı yerlerinden çeşitli yöntemlerle elde edilen yağlar ve kokuları ifade eder. Bu kokular ve yağlar aracılığı ile ruh&beden&zihin dengesi sağlanır. Bu denge sağlandığında hastalıklardan da korunmuş oluruz.

Türkiye’de aromaterapi deyince ne anlaşılıyor?
Spa, masaj, masaj yaptırmak, bir günlük gevşeme molası gibi anlaşılıyor. Belirli bir kesimin kendine hediye olarak vereceği bir uygulama. Bundan 12-13 yıl önce ben de onu anlıyordum. Halbuki bu, işin çok minik ve aslında en kullanılmayan kısmını oluşturuyor.

Bir yağ veya koku ruh& beden& zihin dengesini nasıl sağlar?
Bunu anlatabilmek için önce bu yağların nasıl elde edildiğini anlamak gerekiyor. Yağları sabit ve uçucu yağlar olarak ikiye ayırıyoruz. Sabit yağlar, bitkilerin tohum, çekirdek ve kabuklu yemişlerinden elde ediliyor. Bu parçalar preslenme yoluyla elde ediliyor. En bilinen sabit yağ zeytinyağı… Aromaterapide zeytinyağını kullanmıyoruz çünkü soğuk sıkım saf zeytinyağının kokusu ağır oluyor; uçucu yağların kokusunu ve kişide yarattığı etkiyi bastırıyor. Şifası yüksek olsa da kullanımı zor… Sabit yağ deyince bizler susam yağı, tatlı badem yağı, Hindistan cevizi yağı, shea butter dediğimiz yağ, üzüm çekirdeği yağı, havuç tohumu, kuşburnu ve kantaron yağı kullanıyoruz. Bunları cilde direkt sürebiliyoruz.

Yağların mutlaka soğuk sıkım yöntem ile elde edilmesi gerekiyor. Isıl işlem ve sıcak görmemesi önemli. Sıcak sıkım olduğu zaman o yağ adeta ölü; içinde ne vitamin ne başka bir şey kalıyor. Zararlı değil ama şifası da yok. Örneğin Avrupa’da soğuk sıkım düzenlemeleri çok sıkı.

Soğuk sıkım vurgusu yaptınız. Bu neden önemli?
Yağların mutlaka soğuk sıkım yöntem ile elde edilmesi gerekiyor. Isıl işlem ve sıcak görmemesi önemli… Zeytinyağı örneğinden gidersek- rakamları afaki söylüyorum- 1 ton zeytinden sıcak pres yapıldığında 100 litre yağ çıkıyorsa, soğuk sıkım olduğu zaman 10 litre çıkıyor. Ama o 10 litrenin içinde zeytinin özü var, yani o canlı bir yağ. Sıcak presten elde edilen ise adeta ölü… İçinde ne vitamin ne başka bir şey kalıyor. Vücudumuza sadece yağ almış oluyoruz. Zararlı demiyorum ama şifası yok. Soğuk sıkım düzenlemeleri Avrupa’da çok sıkı ancak ABD’de soğuk sıkım etiketi 250 dereceye kadar ısıtılmış ürünlerde kullanılabiliyor. Ülkemiz dünyanın en büyük susam yağı üreticisi ve en iyi kalite üretiliyor. Ancak yüzde 100’ünü Avrupa’ya ihraç ediyor ve Çin’den düşük kalite susam yağı getiriyoruz ve bunun da şifası yok. Plasebo etkisi yapıyor olabilir ama bazı yağların ölü olduğunu söyleyebiliriz.

bitkilerin-sifasini-koklayin-4Uçucu yağların özelliği nedir?
Damlattığınızda bir süre sonra uçup giden yağlardan bahsediyoruz. Bunlar bitkilerin meyvelerinden, çiçeklerinden, reçinelerinden ve kökünden elde ediliyor. Su buharı distilasyonu ya da soğuk baskı ile yani kabuğunu sıkarak çıkarılıyor. Örneğin limonun kabuğu sıkılınca çıkan ürün şişeleniyor. Ekstraksiyon yöntemiyle ise reçine yağı elde ediliyor. Bu da bitkinin ruhu dediğimiz bölüm. Şu an elimdeki şişede bulunan bergamot uçucu yağı canlı bir yağ. Su buharı distilasyonu ile uçucu yağ elde edilirken çıkan buharın biriktirilmesi ile de bitki suları elde ediliyor. Gül suyu, lavanta suyu, mersin suyu gibi… Bunlar da şifalı sular…

bitkilerin-sifasini-koklayin-3

BU KIŞ HASTALIKLARA DUR DEYİN
Kışın artan üst solunum yolu hastalıklarına da aromaterapi ile dur diyebilirsiniz. Özellikle nane, okaliptus ve portakalı kullanabilirsiniz. Okaliptusun antivirüs ve antiseptik özellikleri hastalıklardan korunmayı ve hastaysanız daha hızlı iyileşmenizi sağlıyor. Kalabalık ortamlara girdiğinizde sık sık okaliptus koklamak virüslerin burun içine yerleşmesini önlüyor. Ağrı kesici etkisi olan nane yağını da aynı zamanda nefes açıcı olarak kullanabilirsiniz. Akşamları nefesiniz tıkanıyorsa yastığınıza nane yağı damlatabilirsiniz. Antivirüs özelliği güçlü olan kekiği okaliptus, su ve alkol ile karıştırıp oda spreyi hazırlayabilirsiniz. Aslı San Bilgin, havada kaloriferden dolayı oluşan kurumayı önlemek amacıyla içine nane, okaliptus, portakal damlatılmış buhurdanlıkların kalorifer üzerine yerleştirilmesini tavsiye ediyor. Bu ürünleri soğuk buhar makinelerine ekleyebilir ya da banyoda da kullanabilirsiniz.

bitkilerin-sifasini-koklayin-5ÇAĞLAR BOYU AROMATERAPİ
Kokular çağlar boyunca ruhsal bağlantı kurmak ve bu bağlantıyı kuvvetlendirmek için kullanıldı. Kokuların konsantrasyonu artırarak, bedeni gevşeterek, kalbi açarak, bilinç ve bilinçaltı ile bağlantıyı kurduğu her zaman kabul edilen bir gerçek oldu. Müslümanlıkta gül, gül yağı, gül suyu öne çıktı. Cennet; mask, zencefil ve amber kokuları gelen bir yer olarak tarif edildi. Hıristiyanlıkta günlük ağacı (frankincense) reçinesi ve mür (myhrr) öne çıkıyordu. Reçine spiritüel olarak ağacın kanı olarak tanımlanıyordu. Nasıl ki yaralandığımızda kan akarak deride bir kabuk oluşturuyor ve orayı tamir ediyorsa reçine de ağacın kesiklerini yenilemek için salgılanıyor yani ağacın kanı gibi çalışıyor. Ağaç tüm gücünü oraya verdiği için reçine çok değerli kabul ediliyordu. İsa doğduğunda kralların ona altınla birlikte günlük ağacı ve mür hediye ettiği söyleniyor. Baharat Yolu zamanında ticaretin altının yanı sıra günlük ağacı ile yapıldığı, günlük ağacı bulunan toprakların bugünün petrolü gibi değerli görülüp fethedildiği biliniyor. Musevilikte ise mür, mersin ağacı, tarçın ve sinameki sıklıkla kullanılıyor. Amerika yerlileri adaçayı, sedir, pelin ve sweet grass denilen bitkileri kullanıyorlardı. Budizmde ise ardıç kutsal kabul ediliyor.

Yıllardır bildiğimiz gül suyunun bu ürünlerle benzerliği var mı?
Piyasada bol bulunan gül suları, distile suyun içine sentetik gül yağı ve gliserin eklenerek elde ediliyor. Senelerce gül suyu ile makyaj temizledik çünkü içinde gliserin var. Ülkemiz büyük bir gül yağı üreticisi… Ancak onun da o kadar çok çeşidi var ki. Gerçek gül yağı üretiliyor tabii. Ancak 4 ton gül yaprağından ancak bir litre gül yağı çıkıyor. Maliyeti çok yüksek. Sıcak işlemle daha fazla gül yağı elde ediliyor ve ürün ölmüş oluyor. Biz şu an ufak bir atölyede 100 sene önce nasıl elde ediliyorsa öyle kullanıyoruz. Bu; biz iyiyiz, onlar kötü demek değil. Boyut meselesi… Biz de bu şekilde üretimle 20 ülkeye ihracat yapamayız tabii ki. Ama biz küçük kalmayı tercih ediyoruz.

Yağın canlı olması neden önemli?
İnsanlar da bitkiler de her şey gibi titreşimlerden oluşuyor. Burada şifa, iki titreşimin bir araya gelmesiyle gerçekleşiyor. Gerçek kokular bilinçaltını direkt etkiliyor. Oysa diğer duyular önce çeşitli mekanizmalardan geçiyor ve bilinçaltına gelene kadar bazen bir ömür geçiyor. Doğru kodlamayı bildiğimiz zaman gerçek kokular harika etkiler yaratıyor.

Kodlamak ne demek?
Yaptığınız bilinçaltı temizlik çalışmalarına doğru yağları da eklerseniz sinerjisi artıyor. Ama onun dışında hiçbir ek çalışma yapmasanız da bazı yağlar var ki çok etkili oluyor. Örneğin çakra yağları… 7 çakramız var ve hepsinin bir dönüş hızı var. Gerekli dönüş hızında döndüğünde doğru çalışıyor. Bu ürünlerin de her birinin titreşimi farklı. Örneğin günlük ağacı kokusunun titreşim hızı ile tepe çakranın olması gereken titreşim hızı aynı. Günlük ağacını kokladığınızda onun hızına uyumlanıyorsunuz. Tercih ettiğiniz çeşitli ritüellerle bu yağları kullanabilirsiniz.

Yağların hayatımıza etkisini gözlemleyebilir miyiz?
2,5 yıldır bu işi yapıyoruz ve etkisine kalpten inanıyorum. Tabii ki benim inanmam bunu gerçek yapmaz çünkü sonuçları elle tutmuyoruz. Ama bu kadar zamanda çok insan ve olay biriktirdiğimiz için etkilerini biliyoruz. Bunu iç rahatlığı ile söyleyebilirim. Bir kısmı sadece inandığı için olumlu etkileniyor olabilir, hiç fark etmez. İnsanlar inanılmaz değişimler yaşıyor. Benim inancım arttığı zaman ürün verdiğim insanlara bunu geçiriyorum. Bu bir dalga gibi…

bitkilerin-sifasini-koklayin-6HANGİ ÇAKRAYA HANGİ YAĞ?
Çakra yağlarını sabahları ilgili çakra noktasına sürebilirsiniz. Yanınızda taşıyıp gün içinde koklayabilirsiniz. Bu sırada bir de niyette bulunursanız sinerjiyi artırabilirsiniz.
1. Çakra (Maddi dünya ile bağlantımız-kök çakra): Karanfil, sedir, zencefil, paçuli ve mirha… (Mür ağacı)
2. Çakra (Yaratıcılık ve cinsel enerji merkezi-yaratım çakrası): Yılang yılang, portakal, sandal odunu
3. Çakra (Güç merkezimiz-yaşam çakrası): Biberiye, bergamot, lavanta, ardıç
4. Çakra (Kalbin esnekliği, iletişim kurma-kalp çakrası): Gül ve melisa
5. Çakra (İfade, iletişim yeteneği-boğaz çakrası): Adaçayı, okaliptus, servi, fesleğen
6. Çakra (Yüksek zihinsel güçler-3.göz): Yasemin, nane, limon, çam
7. Çakra (İlahi olanla iletişim-tepe çakra): Günlük, portakal çiçeği

bitkilerin-sifasini-koklayin-7

UÇUCU YAĞLARI KULLANMA ÖNERİLERİ
Sabah duşa girin, küvetin tabanına üç damla greyfurt yağı damlatın ve sıcak suyu açın. Bu buharın içinde banyo yapın. Kırıklık hissediyorsanız okaliptus ve nane de damlatabilirsiniz. Buharı hem cildin gözeneklerinden hem üst solunum yolundan almış olacaksınız.
Ayak tabanlarınıza nane ve okaliptus yağı sürer ya da bunlarla ayak banyosu yaparsanız çok daha etkili olur. Ayak banyonuza kristal tuz da ekleyebilirsiniz.
İyi bir uyku için akşamları yastığınızın köşesine iki-üç damla lavanta damlatın. Lavanta yağı sinek sokması ve yanıklara da iyi geliyor.
Nefesinizi açmak için yastığınıza nane damlatın.
Defne, ladin gibi meditatif kokular bağlantınızı artırır; meditasyon gibi çalışmaların öncesinde kullanın.
Yağları avucunuzun içine damlatın, ovun ve içinize çekin.
Vücudunuza şifa olarak da sürebilirsiniz.
Rafine olmamış kristal tuzlarla yağları karıştırıp vücudunuzu ovabilir ve aynı zamanda topraklanma sağlayabilirsiniz.
Ofisinizde kaya tuzunu su dolu bir kaba koyup ortamdaki negatifi toplamasını sağlayabilir, bu suyu birkaç günde bir tuvalete dökebilirsiniz.
Yağları buhurdanlıkların içinde kullanabilirsiniz. Greyfurt, diğer narenciye yağları ve biberiye konsantrasyonunuzu artırır.
Lavanta ve çay ağacı dışındaki uçucu yağları cildinize yoğun sürecekseniz mutlaka bir baz yağ ile karıştırın.
Avustralya’da yetişen çay ağacı yağı antibakteriyel özelliği nedeniyle sivilceler ve mantarlar için şifalıdır.
Aromaterapide karışım oranları önemli olduğu için bir uzmana danışın.


Pozitif Dergisi 2015/01

Yorum Ekle