Cinsellik

Aynadaki tapınak

En son vücudunuzla ne zaman ilgilendiniz? Ne zaman aynaya bakıp, kendinizi incelediniz? Birçok kişi bunun cevabını tam olarak veremiyor. Fakat vücuda küsmek ve onu görmemezlikten gelmek cinsel yaşamdan kendi özünüzle olan ilişkinize kadar hayatta birçok alanı etkisi altına alıyor.

Yazı: Nilgün YILDIZ

Tantra’ya göre vücudumuz değerlidir hatta o kadar değerlidir ki tapınağımızdır. Onu sevmek, ona ilgi göstermek ise mutluluğa giden en önemli adımlardan biridir. İçinde yaşadığımız vücudumuzu ruhla bir bütün olarak tutmak ve cinselliği bu yolla yaşamak başlı başına bir yolculuktur. Bu yolculuğa çıkarken yapmamız gerekenlerin başında vücudu sevmeyi öğrenmek geliyor. Bu konuda merak edilenleri Meditatif Terapi Uzmanı Koray Mincinozlu’na sorduk.

Vücudumuzu neden sevmeliyiz?
Tantra demek bir manada değersiz olanı değerli olana dönüştürmek anlamına geliyor. Hayatta kalma enerjisini, cinsel enerjiyi ya da libido denilen Kundalini’yi daha alt seviyede kullanmak yerine daha ince seviyede kullanmak demek. Örneğin öfkenizi ya da cinsel dürtünüzü cinselliği yaşayarak kullanabilirsiniz. Ama Tantra, bunun yerine bu ateşi yakıp, elektriği sağlayıp harcamak yerine onu dönüştürme sanatıdır. Tantra’nın en önemli yani başlangıç bölümü kendini sevmektir. Kendini sevmenin içerisinde ise vücudumuzla olan ilişkimiz vardır. Günlük hayatta özellikle modern hayatta amaçlarımız, ihtiraslarımız, kariyer kaygısı, geçim sorunları vs. gibi nedenlerle farkındalığımız daha çok zihinsel alanlara taşındı. Tantra’ya göre ise farkındalığımızın daha çok vücutta olması gerekiyor. Artık insanlar eskisi gibi değil, kadınlar çamaşırı elleriyle yıkamıyor, 7-8 çocuk doğurmuyorlar. Erkekler ise eskisi gibi savaşmıyorlar. Fiziksel aktivite olarak bilgisayarın başında, televizyonun karşısında ya da toplantıda bir şeyler konuşuyoruz. Yani zihinsel bir paylaşımda bulunuyoruz. Oysa insanın kalbi, gücü ve cinselliği bedeninde yer alıyor. Bu da varoluşunun anlamının vücudunda olduğunu anlatıyor.

Vücudu sevme çalışmaları ne için yapılıyor?
Vücudu sevme çalışması, vücudumuzun farkına varmak, vücut ile unuttuğumuz ilişkiyi hatırlamak amacıyla yapılıyor. Vücudumuzda yaşıyoruz ama aklımız hep başka yerlerde. Aynı şekilde farkındalığımız da başka yerde. Farkındalığımız başka yerde olunca vücudumuzu hissedemiyoruz. Gittikçe vücutla olan bağlantımız kopuyor. Bu bağın kopması kalp merkeziyle olan bağlantıyı da koparıyor. Kalple bağlantı koptuğunda aşkla olan bağlantı da kopuyor. Bu durum beraberinde şiirden, doğadan, güzelliklerden, güçten, köklerden yani cinsellikten kopmak demek oluyor. Yaptığımız çalışma, insanların tekrar vücutlarıyla olan ilişkilerini hatırlayıp, aslında vücudun bir çeşit tapınak olduğunu, sonsuza kadar bizde olmadığını hatırlatan bir çalışma.

Çalışmanın aşamaları nasıl oluyor?
İki bölümden oluşuyor. Öncesinde çalışmayı yapacak kişi grupla yakınlaşmasını sağlayacak birtakım egzersizler yapıyor. Sonra giyinik bir şekilde karşılarında duruyor. Aslında bu çalışmanın daha ileri safhalarında çıplak yapıldığı da oluyor. Fakat bu bizim toplumumuza çok uygun olmadığı için yapılmıyor. Giyinik olarak vücudunuzu diğerlerine bizzat göstermek ya da birilerinin önünde vücudunu sunuyor olmak o insanda o güne kadar fark etmediği birçok problemini ortaya çıkarıyor. Vücuduyla olan ilişkisinde yaşadığı sorunları görebiliyor. Vücudunda beğenmediği ya da çok beğendiği yerlerini fark ediyor. Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra tepeden tırnağa anlatmaya başlıyor; “Bu benim saçlarım, bu benim düşüncelerim ve bu benim hislerim.” Çalışmayla birlikte aslında birçok şey ortaya çıkıyor. Kişi, vücudunu birilerine gösterip, anlatıyor ve vücuduyla ilgili farkına varmadığı problemlerin farkına varıyor. Bu farkındalık sadece olumsuz yönde olmuyor bazen de olumlu olarak o güne kadar fark etmediği ama vücudunda beğendiği yerleri keşfediyor. Sonrasında gruptaki diğer kişiler ona düşüncelerini söylüyor fakat bu düşünceler pozitif yönde oluyor. Eğer çalışmayı yapan kişi isterse sonrasında o kişiye gelip hassas bir çocuğa dokunur gibi dokunuyorlar. Çünkü o sırada kişi çok kırılgan olabiliyor. Dokunulan yerlerin onaylandığını hissediyor. Çocukluğunda annesinin dokunduğu gibi rahatlıyor. Böylece vücutla barışma sağlanmış oluyor.

aynadaki-tapinak-2

SEKSTEN ÜSTÜN BİLİNCE
Osho, “Seksten üstün bilince nasıl gidersiniz?” sorusunu şöyle cevaplıyor; “Çocuk ben merkezcidir yani egosantrik ve narsist olarak yaşar. Buluğ çağında ise cinsel dürtü uyanmaya başlar. Başkasına ihtiyaç duyar çünkü cinselliği başkasıyla yaşaması gerekir. Dolayısıyla ilk defa kendi merkezinde, egosunda olan enerji dışarı çıkar. Böylece merkezden başka birine yönelmeyi öğrenir. O kişi için kendini güzelleştirir, o kişi için şiir yazar, iyi yemek yapmaya başlar vs. Egodan dışarıya kaymayı öğrenir. Sonrasında ise o kişiyle beraber olup, onun içinde rahatlamayı öğrenirse egosundan uzaklaşır. Cinsellik olmasaydı hep merkezinde kalacaktı, hiçbir zaman dışarıyı bilmeyecekti. Cinsellik geldiğinde sınırını açmayı, sevgiliyi içeriye almayı öğrendi. Sevgiliden sonra varoluşu öğrendi. Bu nedenle cinselliği yasaklarsanız bütün mistik deneyimleri, egodan vazgeçebilme yeteneğinizi yasaklarsınız.”

Çocukluğumuzdan gelen ne tür etkiler vücudumuzu unutmamıza neden oluyor?
Çocukların enerjisi çok rahat akar, çocuk spontandır, yaratıcıdır. Henüz süper egosu oluşmamıştır çünkü kurallar üzerine binmemiştir. Sürekli olarak cinsel konulara ilgi duyar. Çoğu zaman yetişkinler bu durum karşısında ne yapacağını bilemezler. Çocuğun soruları karşısında en modern aileler bile şaşırabilir. Çocuğun sorularına cevap verirken seslerindeki titreşimden bile bunun enteresan bir şey olduğu bilgisi çocuğa geçer. Genelde verilen cevap ise “Sana yakışıyor mu, çek elini oradan, çok ayıp” olur. Böylece çocuğun vücudu hakkında özellikle cinsel bölgeleri konusunda olumsuz duyguları oluşmaya başlar. Bunun üzerine bir de ideal vücut eklenir. Bu durum sürekli zihnimize işlendiği için kendinden memnun olmak da zorlaşmaya başlar. Çünkü toplum tarafından ideal bir vücut sunulmuştur ve ona ulaşılması gerekir. Dolayısıyla ideal vücudun varlığı elinde olandan memnun olmamaya sebep olur. Kendinden memnun olmayan kişi, bu sorununu kapatmak için bilinçli ya da bilinçsiz sürekli çabalamaya başlar. Daha iyi kıyafetler almak, güzellik salonuna gitmek vs. Çocukluk eğitimi üzerine bir de ideal vücut eklenince vücudundan memnun olmamaya başlanır. Bu durumda kişi “En iyisi vücudumla bağlantı kurmayayım” durumuna geçer.

BARIŞ ZAMANI
Vücutla barışma şansı doğduğunda ne oluyor?
Dostlarımızla dostluk paylaşırken, sevgililerimizle sevgi paylaşırken, partnerimizle cinsellik paylaşırken eğer vücudumuz hakkında bizdeki kanı bilinçli veya bilinçsiz olumlu değilse o ilişkide barışık olmadığımız için olumsuzluk titreşiyor. Biriyle bir şey paylaşırken mutlu bir kişinin paylaşımı mutlu oluyor, fakat kendi hakkında iyi düşünceleri olmayan biri olumsuz titreşimi yayıyor ve o ilişki, o tensellik eksik ve titrek yaşanıyor.

Vücudumuzu sevmemek cinsel hayatımızı nasıl etkiliyor?
Tanta açısından bakıldığında vücudu paylaşırken, enerjinizi paylaşırken, bunu rahat yapamayabilirsiniz. Örneğin kadınlarda ve erkeklerde çok görülen davranışlardan biri tam sevişirken nasıl göründüğünü önemsemek. “Acaba beni beğeniyor mu? Göbeğime bakıyor mu?” gibi o an yaşananların zihne taşınmasıyla olayın kendisi yaşanamıyor. Dolayısıyla cinsellik tamlığından uzaklaşabiliyor. Hatta böyle bir güvensizlikle, kendini beğenmeyen kişi ilişkiye başlamakta da zorluk çekebiliyor. Çünkü cinsellik çıplak bir yer. Sadece vücudun değil, ruhun da çıplak olması gerekiyor. Oradaki herhangi bir memnuniyetsizlik daralma ve kapanma yaratacağı için tam bir paylaşım mümkün olamıyor. Hatta giderek varoluşun en yoğun olduğu şey olan sevişme eylemi, başlamadan korkulan bir şey olmaya başlıyor. Kendinden memnun olmayan biri diğerine bir şey veremiyor. Bu kişi aslında şuur altında “Gel, şu memnuniyetsizliğimi geçir” diyor. “Bende bir eksik var, gel bunu tamamla” diyor. Halbuki “Bende bir fazla var gel paylaşalım” demeli. Dolayısıyla günümüzde karşılıklı bağımlılıktan oluşan ilişkiler yaşanıyor. Yani birinde bir eksiklik var, görünüşte “Seninle vakit geçirelim, seninle sevişelim” diyor ama aslında alttan “Bu eksikliğimi geçir” diye yalvarıyor. Karşısındaki kişi de onun istediğini vererek sorunun üzerini kapatıyorsa bu iki kişi puzzle gibi birbirlerini tamamlıyorlar, ilişki bir müddet iyi gitse de bu bir paylaşım değil birbirini emme oluyor.

VADI ORGAZMI
Tantra’ya göre orgazmın yaşanış şekli nasıl olmalı?
Tantra çok geniş bir alan ve Taoist sevişme teknikleri bulunuyor. Tantra erkek ve kadının orgazm ile sonuçlanan sevişmesinden daha ötesini yani orgazmın kontrolünü anlatıyor. Genelgeçer sevişmelerde erkek içgüdülerinin etkisiyle günlük hayattaki geriliminden kurtulmak, boşalmanın hemen arkasından gelen o rahatlığın yaşanmasına o kadar ihtiyaç duyuyor ki şuur altında yönelimi o yöne doğru oluyor. Fakat bu orgazmda haz olarak, yoğun ama kısa bir haz var. Hemen arkasından karşı cinse duyulan elektrik en azından 20 dakikalığına hatta bazen haftalarca yok oluyor. Tantrik anlayışta ise ateşi yak, karşılıklı gel, elektriklenmeyi sağla, iyice titreşim olsun, ama asla ateşin sönmesiyle ilgilenme, orada kal ve bunu sürdür var. Lokal olarak bir an evvel birinci çakradan haz duyup rahatlamak var. Bu cinsel birleşmedeki amaç, orgazmın lokal olması yerine bütün vücuda yayılmasını sağlamak. Sadece genital bir orgazm yaşamak yerine “Acaba bunu kalbimde de hissedebilir miyim, gırtlağımda da hissedebilir miyim, omuzlarımda da hissedebilir miyim?” diye düşünmek var. Tantra’da zirve orgazmı yerine vadi orgazmına geçiş yaşanıyor.

Çiftler birbirlerinin vücuduna nasıl saygı duymayı öğrenir?
Tantrik konsept hiçbir şeyi reddetmiyor fakat bu teknikte aşkınlık kavramı var. “Her şeyi yap ama takılıp kalma, ötesine geç” diyor. Bu nedenle cinselliği yaşarken her türlü yaşanabileceği gibi ideali, “Bir tanrı gibi partnerindeki tanrıçayı görmelisin, partner de aynı şekilde sende tanrıyı görebilmeli.” Yani Tantra iki insan olarak değil niyet olarak büyük bir saygıyla, en kutsal şeyi yaşıyormuş gibi cinselliği yaşamalısınız diyor. Çünkü cinsel eylem hayatımızda yaptığımız eylemlerin içerisinde en yoğun ve en kendinden geçirici olandır. Cinsel eylemde zihnin o kadar dışına çıkıyorsunuz ki bu yapı kullanılarak kendinizi bile aşabileceğiniz düşünülüyor. Bu sebeple iki partner bir araya gelip tantrik sevişme eylemini gerçekleştirdiğinde niyetleri daha güzel olana gitmek olmalı.

KORAY MINCINOZLU KIMDIR?
Bir dönem Milli Takımlar ve Galatasaray A Erkek Takımı basketbol koçluğu yapmış olan Koray Mincinozlu, yaşadığı bazı olaylardan sonra hayatını bir anda değiştirme kararı almış. Sekiz yıl boyunca Hindistan’a giden ve orada eğitimler alan Mincinozlu, tam 20 yıldır meditasyon yapıyor. Uzakdoğu bilgeliğini araştırıyor ve Hindistan’da birçok çalışmalara katılarak farklı teknikleri günümüzle güncelliyor, kişisel gelişim alanında çalışıyor, nefes ve meditasyon çalışmaları yapıyor, farklı tekniklerin kişiye ve durumuna özel çalışmalarını kullanarak insanlara yardım ediyor.


Pozitif Dergisi 2015/02

Yorum Ekle