Röportaj

Asuman Dabak, “Evrende kötü enerji yok, sadece iyi var”

asuman-dabakevrende-kotu-enerji-yok-sadece-iyi-var-1Yıllarını tiyatroya adamış bir isimken ‘Tatlı Hayat’ dizisindeki Menekşe rolüyle televizyon dünyasının da aranılan yüzlerinden biri olan Asuman Dabak, bu rolü hayatının dönüm noktalarından biri olarak görüyor. Başa gelen olumsuzluklardan iyi bir anlam çıkarmak gerektiğine inanan Dabak, “İyi düşün, iyi olsun” diyor. Başarılı oyuncunun iç dünyasına bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?

Yazı: Vecihe SÖZERİ

Turizm okuduğunuz halde oyunculuk yapma fikri nasıl doğdu? Bu mesleğin hangi tarafları sizi cezbetti? Tiyatroya merakım ilkokul beşinci sınıfta müsamerelerle başladı. Okulun tiyatro kolu derken, Akhisar Belediye Tiyatrosu’na başladım. Üniversite dönemine geldiğimde turizm ve otelcilik okudum. Ailem tiyatroya bir meslek gözüyle bakmıyordu, para kazanabileceğim bir mesleğim olsun istiyorlardı. Bir süre hem turizm okudum hem de tiyatroyu sürdürdüm. 1994’te bu kez kendi tercihimle turizm yerine tiyatro yapmayı tercih ettim ve İzmir’den İstanbul’a göç ettim. Bahçelievler Tiyatrosu’nda oynuyor, birtakım çocuk tiyatrolarında çalışıyor, bir yandan da THY’de görev yapıyordum. Aynı sene seslendirme yapmaya başladım. İstanbul’a taşındıktan altı ay sonra dizi teklifleri gelmeye başladı. Ondan sonra da tiyatro, dizi, sinema benim için bir yaşam biçimi oldu.Oyunculuğunuzun kişisel gelişiminize ve hayata bakış açınıza ne gibi olumlu/olumsuz etkileri oldu? Oyunculuk empati yapılabilen bir meslek… Empati yapmazsanız başarılı bir oyuncu olamazsınız. Bu anlamda oyunculuk empati duygumu çok geliştirdi. Hayatta her şeyi anlamaya çalışan, beş duyuyu daha iyi kullanmaya çalışan bir birey haline getirdi beni. Oyunculukta algılarınız çok gelişiyor. Farkındalığınız gelişiyor. Oynadığınız karakterler yaşamdan kesitleri de anlatıyor. Başınıza gelmeden bazı kötü deneyimleri de tecrübe etme şansını buluyorsunuz. “Ben olsam ne yapardım?” diye düşüneceğiniz karakterleri canlandırıyorsunuz. Bu nedenle farkındalığınız çok yükseliyor. Oyunculuk, bu gibi özellikleriyle hayata bakışınızı da ruhsal ve duygusal gelişiminizi de olumlu etkiliyor

“Oyunculuk hayata bakışınızı da, ruhsal ve duygusal gelişiminizi de olumlu etkiliyor.”

Sizi zorlayan, tanımadığınız, hiç bilmediğiniz bir karakter midir oyunculuğunuzda başarıyı sağlayan, yoksa en iyi bildiklerinizi, gördüklerinizi yansıtmak mıdır?
İnsanın bildiği duyguları yönlendirmesi, onları canlandırması ve doğru tepkiler verme açısından bildiğim karakterler işimi kolaylaştırır. Ancak beni asıl çeken hiç bilmediğim karakterleri canlandırmak. Üstünü kapattığımız, zapturapta aldığımız karakter özelliklerini canlandırmak daha cazip geliyor ve beni daha fazla heyecanlandırıyor.

“O zamanlar altı-yedi aylık bir ömür biçtiler bana. Neredeyse dokuz yıl geçti aradan… Yaşadığım rahatsızlıktan sonra “İyi ki bu hastalık erken yaşta başıma geldi” diye düşünmeye başladım.”

Televizyon izleyicisi sizi ‘Tatlı Hayat’taki Menekşe karakteriyle tanıdı ve çok sevdi. Bu rolün size getirisi ne oldu?
Menekşe’nin götürüsü olmadı, getirisi oldu. Bunu hep söylüyorum; yurt dışında hem komedi hem de dramayı oynayan aktörlere ‘komedyen’ denir. Oysa bizde sadece komedi yapanlara ‘komedyen’ deniyor. Ben hem drama oynadım hem de komedi. Tiyatroda vodvil ve fars oyunları canlandırdığım için ‘Tatlı Hayat’ta başarılı oldum. Çünkü sit-com ve vodvil birbirine çok benzeyen komedi türleri. Her ikisi de durum komedisini anlatır. Vodvilin temeli oyunun matematiğini doğru oynamak, ritmi doğru yorumlamaktır. Sit-com da aynı şekilde… Bu sayede Menekşe karakterinde başarıyı yakaladım.

“ANNEMİN VEFATI BENİM İÇİN KIRILMA NOKTASI OLDU”
Hayatınızın dönüm noktaları, kırılmaları nelerdir diye sorsam, aklınıza ilk ne gelir? Sonrasında dünyanız nasıl değişti? Yalnız yaşamaya karar vermem hayatımdaki ilk dönüm noktalarından biri. Üniversite için Akhisar’dan İzmir’e taşındım. Önce ağabeyimle oturuyordum, sonra yalnız yaşamaya başladım. Hem okudum hem çalıştım. Annemin vefatı da benim için bir kırılma noktası oldu. Anne kaybı başka bir şey; hayatta yalnız başına olduğunun farkına varıyorsun. İyi anlamda bir başka dönüm noktam, Menekşe karakterini oynamam oldu. Ama gerçek kırılma noktası, rahim kanseri teşhisi konmasıydı. O zamanlar altı-yedi aylık bir ömür biçtiler bana. Neredeyse dokuz yıl geçti aradan… Yaşadığım rahatsızlıktan sonra “İyi ki bu hastalık erken yaşta başıma geldi” diye düşünmeye başladım. Bu kırılma noktasından sonra öncelikleriniz değişiyor. Önemli bulduğunuz şeylerin çok önemsiz olduğunu anlıyorsunuz. Maddeye dayalı hayatımızda öfkelerin, kızgınlıkların ne kadar saçma olduğunu anlıyorsunuz. Bu hastalıktan sonra hayatın akışında kalmanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Sen ne yaparsan yap, sistemin içinde rahat ol, akışa geç. Geleni olumlu karşıla, güzel karşıla. Başımıza gelenlerin bizim hayrımıza geldiğini düşünmek, bir süre bizde kalıp gideceğini düşünmek çok önemli. Mutlak mutluluk olmadığını öğrendim mesela, yaşadığımız anların mutluluğunu çoğaltmanın önemine inanıyorum. Her şeyden önemlisi sağlık. Etrafında mutluluğu çoğaltacak dostların olsun. Paranın peşinde çok koşma. Egoyu çok şişirme. Çünkü bunlar gelir ve gider. Bunlara kafanı çok takma. Hepimiz rahatı seviyoruz ama maddesellikle çok uğraşmak birinci önceliğimiz olmamalı.

“EGONUN TUZAKLARINA DÜŞÜYORUZ”
Şanslı bir insan mısınız?
Şanslıyım bence, çok şanslı bir insanım. İnançlı bir insanım; Yaradan bugüne kadar istediğim her şeyi istediğim biçimiyle verdi. Ama sadece şans değil, dua ederim mesela ve iyi düşünmenin gücüne inanırım. Evrende aslında negatif enerjinin olmadığına inanıyorum. Korktukça ve olumsuz düşünceleri ürettikçe evren onu iyi olarak algılıyor. Çünkü evrende kötü enerji yok. Sadece iyi var. Ve evren size iyi olanı verdiğini düşünüp aslında çok düşündüğünüz o korkularınızı geri veriyor. Bu yüzden korkularımızın, egomuzun çirkin tuzaklarına düşüyoruz. Biraz nefes alıp hayatın akışına kendimizi bırakmalıyız. Dünyada, evrende kötü diye bir şey yok, onu zihnimiz yaratıyor sadece.

Başınıza gelen zor durumlar karşısında tutumunuz nasıl olur? Çözüm odaklı mı, yoksa ‘takılıp kalan’ bir mizacınız mı vardır?
Çözüm odaklıyımdır. “Ee, şimdi ne yapacağız?” der ve serinkanlı bir şekilde yoluma devam ederim. Etrafımdakilerin sinirini bozacak kadar sakin karşılarım olayları.

“İYİ DÜŞÜNELİM İYİ GELSİN”
Spiritüel dünyaya ilginiz var mı? Sizden yaşama dair bir motto istesek ne söylersiniz?
Evet, özellikle başıma gelen hastalıktan sonra bu tip bir bakışa açısına sahip olduğumu söyleyebilirim. Mottom; iyi düşünelim, iyi gelsin. Evrende kötü bir şey yoktur!

Kaderci misiniz, teslimiyetçi misiniz, yoksa mücadeleci mi?
Hepsinden biraz var. Tamamen kaderci değilim ama kadere inanırım. Tamamen teslim olmam, mücadelemi veririm. Ama mücadelemi verdikten sonra bırakırım; elimden geleni yaptığıma inandıktan sonra bırakırım ve kendimi evrene teslim ederim. Bundan sonra ne geliyorsa hoşlukla, güzellikle kabul ederim.

Üzgün, kızgın, kırılgan zamanlarınızda nasıl sakinleşirsiniz?
Meditasyon yaparak, yürüyerek, koşarak, yüzerek sakinleşirim. Kendimle baş başa kalacağım anları seçer, kendi ritüellerime uygun olarak güzel bir müzik eşliğinde, bütün teknolojilerden uzaklaşarak meditasyon yaparım. Ağaçlara sarılıp onları dinlemek, onlarla ağlamak, onların huzuruyla huzur bulmak en güzeli benim için.

Başucu kitaplarınız var mı?
Aynı anda iki-üç kitap birden okurum. Kişisel gelişim kitaplarıyla beraber başka kitaplar da okurum. Başucu kitabım Mevlana’nın Mesnevi’sidir.

Geleceğe dair dilekleriniz var mı? Sihirli bir değneğiniz olsa neyi değiştirmek isterdiniz?
Geleceğe dair herkesin planları, hayalleri olmalı, yoksa iş bitmiş demektir! Ben sağlıklı, mutlu, huzurlu, bolluk ve refah içinde bir gelecek düşlüyorum. “Az, daha fazladır” felsefesiyle hareket ediyorum. Sihirli bir değneğim olsaydı bir şey değiştirmek ister miydim; doğrusu istemezdim. Bu da bir denge; değiştirmek, yok etmek, Yaradan’ın gücüne karşı gelmek gibi olur. Biz kimiz ki? Yeryüzündeki kum tanesi bile değiliz, uygun görmem değiştirmeyi.

asuman-dabakevrende-kotu-enerji-yok-sadece-iyi-var-2Peki olmasını çok fazla istediğiniz şeylerin gerçekleştiğini görünce ne hissedersiniz?
Allah’ın bizi çok sevdiğini ama az şükrettiğimizi düşünüyorum. Sistemin herkesin istediğini vermek için çok çalıştığını, gerek meleklerimizin gerek koruyucularımızın gerekse Yaradan’ın, hepsinin bizim için çalıştığına inanıyorum. Egomuzun ve zihnimizin oyunlarına kanmamamız ve bencillikler peşinde koşmamamız gerekiyor. Bu oyunlara düşerek negatif düşünceleri üzerimize çekip, sonra da “Allahım neden bunu başıma verdin?” diye soruyoruz.

Bağımlılıklarınız, korkularınız var mıdır? Onlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Bağımlılıkları olan bir insan olduğumu söyleyemem. Her insanın korkuları vardır. Korkularımla başa çıkmayı öğrendiğimi düşünüyorum, daha doğrusu hala bunun üzerine çalışıyorum. “Ben iyi düşüneceğim, iyi yaşayacağım” diyorum. Herkesin kendi doğruları olduğunu kabulleniyorum ve kimseyi yargılamamaya çalışıyorum. Sonrasında elinden geleni yap ve evrene gönder. Geleni de doğru ve senin hayrına olduğunu düşünerek kabullen. Yoksa başına gelenler için Yaradan’ı suçlama. İşi gücü yok da Asuman Dabak’la mı uğraşsın?

Sağlıklı bir beden için neler yapıyorsunuz?
Sağlıklı bir beden için zihnimi rahat tutmaya çalışıyorum. Çünkü sağlıklı bedenin, sağlıklı bir zihinle olabileceğine inanıyorum. Akıl ve beden sağlığı bir bütün. Doğal beslenmeye, mutlu olduğum yerde olmaya, mümkün olduğunca İstanbul’un kaosundan kaçmaya çalışıyorum; kendimi doğanın kucağına atıyorum.


Pozitif Dergisi 2015/03

Yorum Ekle