Alternatif

Refleksolojist Dr. Pravin Kaushal:“Sinyalin gücünü artırıyorum”

Parmaklarıyla hastalarının el ve ayaklarına basınç uygulayarak, hafif canlarını yakarak şifa dağıtan Hintli Refleksolojist Dr. Pravin Kaushal, “Benim yaptığım şey beyne giden sinyalin gücünü artırarak vücudun kendi kendini tamir etmesini sağlamak” diyor.

Aytaç Özkardaş GOZZI
Fotoğraf: Ozan KUTSAL

Refleksoloji el ve ayaklardaki belirli noktalara baskı uygulanması yoluyla ağrının giderilmesine yönelik terapi metodu. Reflekslere uygulanan bu baskı ile gerginlik ortadan kalkıyor, dolaşım ve ilgili bölgelerin fonksiyonları doğal haline dönüyor. Studio Pure İstanbul ve Adana’da refleksoloji terapileri yapan Dr. Pravin Kaushal sorularımızı yanıtladı…

Dr. Pravin Kaushal

Dr. Pravin Kaushal

Nasıl oluyor da masajdan farklı olarak refleksoloji işe yarıyor ve tedavi edici olabiliyor?
Refloksolojinin çalışma prensibi ağrının çalışma prensibi ile aynıdır. Beyin vücudumuzun alarm mekanizmasıdır. Vücudumuzda yolunda gitmeyen ne olursa, vücudun o bölgesi beyne alarm gönderir. Vücudunuzda herhangi bir ağrının ilaç almadan da birkaç gün içinde kaybolduğunu deneyimlemişsinizdir. Bu nasıl oluyor? Çünkü vücudun bir oto-tamir mekanizması var. Vücutta yolunda gitmeyen bir şey olduğunda vücut bunu bulur ve tamir eder. Bu tamir süreci de beyne giden sinyallerin yoğunluğuna bağlı. Beyin bu sinyalleri aldığında bunun nereden geldiğini saptar. Ancak sen eğer mesela kolunun üzerine yatmak gibi yanlış bir şeyi her gün tekrarlarsan sinyallerin de yoğunluğu azalır. Benim yaptığım şey, sinyalin gücünü artırmak. Saniyede 20 nerotransmitler yerine benim yaptığım işlemle 120 nerotransmitler beyne ulaşıyor ve beyin bir şeyler yapmalıyım diye alarm durumuna geçiyor ve çok hızlı bir şekilde sorunu çözüyor.

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-3Yani bir şekilde soruna alışmış, artık görmez olan beyni uyarıyorsunuz…
Mesela egzersiz yapınca iyi hissederiz. Çünkü acı vücuttaki endorfin mekanizmasını da harekete geçirir. Endorfinin de vücutta iki işlevi var. Ağrı kesici etkisi olduğu gibi, iyi hissetmemizi de sağlar. Hatta ona “feel good” hormonu da denir. Refleksolojide ayağa baskı uygulandığında endorfinin ortaya çıkması sağlanıyor. Şöyle açıklayayım; küçük kesiklerde bir türlü geçmeyen rahatsız edici bir ağrı hissedersin çünkü vücut onu algılayıp yeterli oranda endorfin ortaya çıkarmaz. Ama mesela ayağı kırılan biri kırığın acısını hissetmez çünkü o kadar büyük bir alarm bombardımanı beyne gider ki beyin bağlantıyı keser. Refleksoloji de aynı prensiple işler. Omurgadan bacaklara uzanan ve ayakta biten binlerce sinir var. Ayağına basınç uyguladığımda ağrılı noktaları buluyorum, bulduğum bu noktalar bağlı bulundukları organlardan beyne az enformasyon gittiğini gösteriyor. Vücut kendi içerisinde nerotransmitler sayesinde haberleşir. Vücutta bir şeyler oluyorsa bu nerotransmitler sayesinde oluyor. Yanlış bir şeyler yersen beyin vücuttaki her yerden çok midenden sinyal alır. Ancak sen aynı davranışı tekrarlarsın, zamanla daha az sinyal, bilgi alır. Belli bir yaşa geldiğinde de o organ işlevlerini yitirmeye başlar. Ayağına basınç uyguladığımda bu omurgaya gider ve beyin ayaktan gelen acıyı değil, bağlı olduğu organdan gelen sinyali alır ve düzeltmeye gider.

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-4Peki, yanlış bir noktaya basınç uygulanırsa bir zararı var mı?
İnsanlar bana bu soruyu hep soruyor. Refleksolojide yanlış nokta diye bir şey yok. Omurganda ve boynunda yanlış noktalar var ama elde ve ayakta size zarar verebilecek bir “yanlış nokta” yok. Çünkü vücutta oto-zarar sistemi yok, oto-tamir sistemi var. Eğer tedavi etmiyorsa, zarar da vermeyecektir. Örneğin boyunda bir nokta var, oraya basınç uygularsanız beyne giden oksijeni kesersiniz ki bu büyük zararlar verebilir. Ancak eller ve ayaklarda böyle bir soruna yol açabilecek bir nokta bulunmuyor.

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-8Ne kadar süreyle basınç uygulanması gerekiyor?
Bu biraz doğru noktayı bulmakla ilgili, süre değişebiliyor ama yaklaşık iki dakika kadar diyebiliriz. Mesela ayakta uyguluyorsam söz konusu bölgedeki bir noktaya basınç uygular hemen bir sonrakine geçerim. Bu iki dakika boyunca sabit bir noktada kalmıyoruz.

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-7Bir seans ne kadar sürüyor?
İlk kez başvuranlarda öncelikle sorunları anlamak için bir saatlik bir seans yapıyoruz. Bundan sonraki seansların süresi kişinin problemlerine göre değişiyor. Eğer otoimmün problemleri, metabolik hastalıkları olan biriyse daha uzun sürebiliyor, ama daha basit çözülebilecek kişilerde bir seans yaklaşık 40-45 dakika sürüyor.

Sigara bırakmaya yardımcı olabilir mi?
Hayır, bağımlılıklardan kurtulma noktasında refleksolojinin yapabileceği bir şey yok. Bağımlılıklar daha çok psikolojik meseleler. Alkol tüketimi azaltılabiliyor ama başvuranların içerisinde sigara kullanımı ile ilgili herhangi bir değişiklik görmedim.

Refleksoloji söz konusu olduğunda kadın ve erkekler arasında bir fark var mı?
Erkekler acıya daha dayanıksız, kadınlar bu acıya daha kolay katlanabiliyor. Başvuranların yüzde 70’ini kadınlar, yüzde 30’unu erkekler oluşturuyor. Erkekler daha çok ilaç alayım gideyim modunda, kadınlar yardımcı tıbba, alternatif yöntemlere daha meraklı ve bu konudaki bilinçleri daha yüksek.

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-13Parmaklarınızda bir enerji var mı, yoksa nereye dokunmanız gerektiğini bildiğiniz için mi tedavi edebiliyorsunuz?
Hayır, (gülüyor) enerji filan yok parmaklarımda. Sen de öğrenebilirsin ve nasıl yapacağını bilirsen senin parmakların da işe yarar.

Çocuklarla da çalışıyor musunuz?
Refleksoloji tıbbi tedavi ile bağlantılı olarak bebeklerden yaşlılara kadar herkese uygulanabilir. Ben özellikle de otistik çocuklarla çalışıyorum. Otistik çocuklarda uyguladığım terapiler sonucunda büyük değişiklikler gördüm. Onların en önemli problemi acıyı hissetmemeleri. Acı verdiğimde hoşlanmıyorlar ama bir sonraki seansta daha iyi olduklarını gözlüyorum. Çoğunun sindirim sorunu var. Bu nedenle de sinirli ve gerginler. Unu kesiyorum ve çok olumlu değişiklikler gözlemliyorum.

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-11Tam da bu noktada… Unu ve sütü siz tüketmiyorsunuz, hastalarınıza da tüketmemelerini öneriyorsunuz…
Sütle ilgili sorun proteinin yapısından kaynaklanıyor. 12 yaşından sonra vücudunuz bu proteini sentezleyecek enzimleri üretmiyor. Ancak yoğurt ve peynir yiyebilirsiniz. Un ve un mamullerine gelince -ki buna tam tahıl ekmekler de dahil- bunları kesmemin sebebi hepsinin işlemden geçmiş olması. Vücudunuz doğanın bir parçası ve doğal yiyecekleri anlıyor. İşlenmiş bütün yiyecekler vücudumuza zarar veriyor. Müsli, mısır gevreği gibi ürünler de bu listenin içerisinde. Tam tahıl unu diye bir şey yok. Tahıl tahıldır, un undur. Tahılın moleküler yapısı parçalanıyor, bu sizin ağzınızda gerçekleşmeli. Bu gerçekleşmediğinde beyin bunun ne olduğunu anlamıyor.

Börek, simit, pide, poğaça, makarna; bunları ne yapacağız?
Yemeyeceksiniz. Beş dakika zevk yaşar sonra 24 saat sürünürsünüz. O kadar çok hazır, işlenmiş besine alıştık ki artık doğal olanı lezzetli bulmuyoruz. Ben bir diyetisyen değilim. Ama temel şeylerden bahsediyorum, biraz mantığı olan herkes bunu görebilir. Eğer salata yiyorsak soslar katıyoruz, neden salata olduğu gibi lezzetli olmasın ki? Evde yaptığın sürece patates kızartması, pirinç, bulgur da yiyebilirsin. Türk mutfağında mezelerden zeytinyağlılara birçok şeyi yiyebilirsin. Ama dışarıda çorba içerken dikkat edin çünkü içine kıvam vermek için un koyuyorlar. Evde patates koyabilirsiniz kıvam vermek için. Dışarıda yerken biraz dikkat edip bu küçük değişiklikleri yaparsanız daha sağlıklı olursunuz.

Bu söyledikleriniz doğruysa İtalyanlar’ın 30’unda ölmesi lazım çünkü pasta, pizza, tortellini… Tüm hayatları boyunca bunları yiyorlar.
Evet, o yüzden boğa gibi kızgınlar. Türkler de öyle. Vücudunuzda asit varsa birileriyle kavga edersiniz. Ayrıca çölyak hastalığının en çok rastlandığı ülke de İtalya.

Mesela desem ki, makarnasız yaşayamam ama sizin tedaviye devam etmenizi istiyorum…
Yanlış besinler bir bilgisayardaki virüsler gibidir. Siz bilgisayarınızda sistemi yeniden kurduktan sonra virüsleri geri yüklüyor musunuz? Hayır. O zaman vücudunuza da bu virüsleri almamalısınız. Eğer yapmaya devam ederseniz bu yanlış bir döngüye dönüşür. Sistemi gerçekten düzeltmek istiyorsanız yanlış besinleri de sisteme sokmamanız gerekiyor. En azından tedavi sırasında… Düzeltirsin, tedavi olursun, aradan zaman geçer tekrar bozarsın, ben buradayım, sorun yok. Ama en azından tedaviye devam ederken önerilerime uyulmasını istiyorum. Vücudun çalışma prensipleri aslında basit, bunlara uyarsan, doğru beslenirsen başka bir şeye ihtiyacın kalmaz, refleksoloji de buna dahil. Bir şeyler ters gittiğinde hemen ilaçlara koşmak da doğru değil. Alternatif yöntemler deneyebilirsin. Eğer vücut kompleks besinleri anlamakta zorlanıyorsa kompleks kimyasalları anlamakta daha da büyük sorun yaşar. Asla ilaç almayın gibi bir şey söylemiyorum ama gerçekten başka bir yol kalmadığında kullanmak gerek.

Modern hayatta bu söylediklerinizi uygulamak çok zor değil mi?
Evet, basit yaşamak kolay değil, o zaman sonuçlarına da katlanmak zorundayız. Kompleks bir hayat yaşamak daha kolay ama sonuçları var. İstediğini yiyip hasta olmak da, daha disiplinli olup reddetmek ama sağlıklı yaşamak da birer seçim. Duygu durumumuz sadece psikolojik değil, fiziksel de. Örneğin PMS (adet öncesi sendrom) tamamıyla fiziksel. Neden kadınlar bu dönemde gergin oluyor, duygusal olarak iniş çıkışlar yaşıyor? Çünkü vücutta bir hormonal stres var. Hormonal stres olduğunda beyin bütün nerotransmitleri bu stresle baş edebilmek için kullanır. Yine mesela mideniz rahat değilse, tuvalete çıkamıyorsanız bu da bir fiziksel strese neden olur ve zihninizle bir ilgisi yoktur aslında. Yani fiziksel durumunuz iyiyse bu ruhsal durumuza da yansır. Burada elbette fiziksel vücuttan bahsederken güzel görünmekten bahsetmiyorum. İyi hissetmek ve iyi görünmek çok farklı şeyler. İnsanlar kilo kaybetmenin sağlıklı yaşam olduğunu düşünüyor. Tam tersi, sağlıklı yaşam kilo kaybını getirir. Eğer sağlıklıysan otomatik olarak kilo da verirsin, ideal kilonda olursun. Birçok insan kilo vermeye çalışıyor ama depresyona giriyor, kendini çok kötü hissediyor. Ağlıyorlar, sinirliler, açlık çekiyorlar… Bu sağlıklı bir durum değil. Yavaştan al, doğru yap. Eğer doğru yaparsan iyi hissedeceksin, açlık çekmeyeceksin ve kilo vereceksin. Vücudunu kilo vermeye zorlamamalısın, kilo vermesini sağlamalısın. Bir de şu çok önemli, yiyecekleri çiğneyin. Eğer çiğnerseniz kilo almazsınız.

Refleksoloji kilo vermeyi sağlar mı?
Kimseye kilo verdireceğim demem, seni sağlıklı yapacağım, kilo kaybetmek bunun yan etkisi olacak derim. Birçok insan kilo vermek için bana başvuruyor. Burası kilo vermek için değil, ama olur, bunu da önemsemem. Bu terapinin bonusu gibidir.

Sizce sağlıklı olmanın, sağlığı korumanın en basit yolu nedir?
Vücudun konuşur, onu dinlemelisin. Eğer vücudunu dinlersen daha iyi olacaksın. Eğer bir şey yediğinde kendini kötü hissediyorsan bir daha yeme. Çok basit. Vücudun sana bir şey söylüyor, onu dinle. Örneğin biri ilk defa sigara içtiğinde öksürmeye başlar. Ya da alkolde de bu böyledir, başın döner. Vücudun sana diyor ki aslında ben bundan hoşlanmadım, istemiyorum. Sen tekrar tekrar yaparsın ve vücut kimyasını değiştirerek senin alışkanlıklarına boyun eğmek, kendini ona göre ayarlamak zorunda kalır. Vücudunu kendi seçimlerine göre çalışmaya zorlarsın, oysa sen vücuduna göre yaşamalısın ki o da seni mutlu ve sağlıklı yapsın. Modernizm ve kapitalizm için tüm vücut sistemimizi değişime zorluyoruz. Basit olanı seçin, hiçbir zaman hastalanmayacaksınız.

REFLEKSOLOJI HANGI SORUNLARDA IŞE YARIYOR?
1- Diz, sırt, bel, boyun, siyatik, kol, dirsek ve migren ağrılarının yanı sıra açıklanamayan her türlü ağrıda kullanılabiliyor.
2- Stres ve gerginliği azaltıyor.
3- Kan dolaşımını düzenliyor ve lenf direnajı harekete geçiriyor.
4- Toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor.
5- Bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve hayati fonksiyonları dengeliyor.
6- Derin bir rahatlama sağlıyor.
7- Alerjiler, bacaklarda rahatsızlık ya da ağrı, mesane iltihapları, bronşit, doğum, kronik yorgunluk, kronik ağrı, kabızlık, ishal, kulak iltihapları, kadın hastalıkları, ateş, gastrit, saman nezlesi, uykusuzluk, vertigo, regl ağrıları ve gerginliği gibi durumlarda da refleksolojiden faydalanılıyor.

“VÜCUTTA YOLUNDA GITMEYEN BIR ŞEY OLDUĞUNDA VÜCUT BUNU BULUR VE TAMIR EDER. BU TAMIR SÜRECI DE BEYNE GIDEN SINYALLERIN YOĞUNLUĞUNA BAĞLI. ANCAK SEN YANLIŞ BIR ŞEYI HER GÜN TEKRARLARSAN SINYALLERIN DE YOĞUNLUĞU AZALIR. BENIM YAPTIĞIM ŞEY SINYALIN GÜCÜNÜ ARTIRMAK.”

HİNDİSTAN’DAN İSTANBUL’A…
Hindistan’daki IEFSAMT Enstitüsü’nde refleksoloji eğitimi alan ve 1999 yılından beri hastaları tedavi eden Refleksolojist Dr. Pravin Kaushal’ın bu alanda uzmanlaşması da, İstanbul’a yerleşmesi de ilginç rastlantılara, hikayelere dayanıyor. İşte kendi ağzından dünyanın bir ucundan İstanbul’a uzanan öyküsü…

refleksolojist-dr-pravin-kaushal-14Refleksoloji gibi bir alana ilgi duymanızın nedeni neydi?
Çocukken bende karaciğer yetmezliği vardı. Sekiz yaşındayken neredeyse hayatımı kaybediyordum. Çocukluğuma dair hatırladığım şeylerden biri çok kolay yorulduğum ve diğer çocuklar gibi oynayamadığımdır. Annem bana özel yiyecekler yapardı, diğer çocuklar gibi kantinden yiyecek alamazdım, istediğim her şeyi yiyemezdim. Yediğimde de ertesi gün yataklara düşüyordum. Birçok tedavi denendi ancak başarılı olmadı. Babamın bir arkadaşı, “Her şeyi denedin, bir de refleksolojiyi deneyelim” dedi. Sonunda beni altı ay boyunca bir refleksolojiste götürdü. Bu terapiler sırasında mucizevi bir şekilde bir şeyler değişmeye başladı. Yavaş yavaş normal yiyecekler yemeye başladım. Daha enerjik hissediyordum kendimi. Gerçekte ne olduğunu, nasıl iyileştiğimi de bilmiyordum, internet gibi olanaklar da yoktu o zaman araştıracak ve hep merak etmiştim. Üniversite yaşına geldiğimde herkes mühendis, mimar vs. olmak ister, ben istemedim. Tatilde bir broşür gördüm alternatif tedaviler ve refleksoloji hakkında. Merakımı gidermek için gittim bu alternatif tıp okuluna yazıldım. İlk bir yılı bitirir, sonra karar veririm diye düşünüyordum. Sonra devamı geldi ve beş yıl boyunca bu okula devam ettim.

İstanbul’a gelme kararını nasıl verdiniz?
Mezun olduktan sonra Bombay’a taşındım ve çalışmaya başladım. Ama kimse yaptığım şeyin ne olduğunu anlamıyordu. Normal terapilerden biraz daha ağrılıydı ve kimse acı çekip üzerine para vermek istemiyordu. İnsanlara ne yaptığımı açıklamakta biraz zorlandım. 27 yaşındayken bir klinikte çalışmaya başladım. Sonra büyük bir sağlık kulübüne geçtim. Orada çalışırken İstanbul’dan bir hasta geldi tedavi için. Belinde sorun vardı ve hareket edemiyordu. Oteline gittim, yatıyordu ve benim sadece 10 dakikam vardı. Beş dakikalık bir uygulamadan sonra ‘hadi kalkın, yürüyün’ dedim. Önce inanmadı, kalkıp hareket edebildiğini görünce şaşırdı. Sonraki randevuda ona refleksolojinin nasıl işlediğini anlattım, o zaman kafasına yattı ve beni Türkiye’ye davet etti.

Hastanız sizi buraya transfer etti yani…
Tam öyle sayılmaz. Üç yıl boyunca iletişimde kaldık, her zaman davet ediyordu. Tatil planları yaparken haydi İstanbul’a gideyim o zaman diye düşündüm. 20 günlüğüne tatil için geldim ama kendisi eşine dostuna benden bahsetmiş, birileri hali hazırda terapi için beni bekliyormuş. Neden olmasın, bana da harçlık çıkar diye kabul ettim. Herkes bir yakınını, tanıdığını getirince birçok hastam olmuş oldu. Ama geri dönmek zorunda olduğum için tedavileri yarım kalıyordu. Ben de tekrar gelmeye karar verdim. 2007’den itibaren Hindistan-Türkiye arasında gidip geldim. 2009 yılı itibari ile de tamamen İstanbul’a yerleştim.

Ülkenizden çok uzaktasınız, burada zorlandığınız oluyor mu?
Ben kendimi dünya vatandaşı olarak hissediyorum. Londra’yı kendime hiç yakın hissetmedim ki orada çok büyük bir Hintli nüfus var. Ne olduğunu bilmiyorum ama buraya gelince kendimi buraya ait hissettim ve kaldım.

Siz de deneyin
REFLEKSOLOJIST DR. PRAVIN KAUSHAL’A “PEKI BIZIM YAPABILECEĞIMIZ BASIT UYGULAMALAR VAR MI, KENDI KENDIMIZE DE DENEYEBILIR MIYIZ?” DIYE SORDUK. O DA POZITIF OKURLARI IÇIN BIRKAÇ ÖNEMLI UYGULAMANIN NASIL YAPILACAĞINI ANLATTI. UYGULAMA SIRASINDA AĞRILI NOKTALARI BULMAYA ÇALIŞIN. ÇÜNKÜ DR. KAUSAL, “BIR NOKTADA DAHA FAZLA ACI HISSEDIYORSAN BU ILIŞKILI ORGAN YA DA HORMONDA SORUN OLDUĞUNU GÖSTERIR” DIYOR.

Adet sancıları için:
Adet öncesi sendromun (PMS) etkilerini ve adet öncesi sancıları azaltmak için, ayak bileğinin dış yan tarafında tümsek oluşturan kemiğin hemen altındaki bölgeye basınç uygulayın. Bu bölgeye parmağınızı güçlü bir şekilde bastırarak saat yönüne ve tersi yöne parmağınızı bastırarak gezdirin. Bu sırada keşfettiğiniz ağrılı noktalara 30 saniye boyunca bastırın. Her iki ayağa da iki-üç kez uygulayın. Adet kanamanızdan 1 hafta öncesinden başlayarak her gün düzenli olarak tekrarlayın.

Ödem için:
Kadınlarda vücut özellikle adet öncesi dönemde su topluyor. Lenf sistemiyle ilişkili olan bu noktalara basınç uygulamak ödemle ilgili şikayetlerinizi azaltmaya yarayacak. Orta parmak ve yanındaki parmağın arasından ayağa doğru bir çizgi çizdiğinizi düşünün. Bu hat üzerinde parmağınızı cildin üzerinde düz tutarak hassas noktaları bulun. Yukarı aşağı iki-üç kez basınç uygulayarak parmağınızı gezdirin. Her iki ayağa da uygulayın. 24 saat boyunca daha sık tuvalete çıkacak, daha fazla sıvıyı vücuttan atacaksınız.

Gaz problemi için:
Ayak tabanında, tarak kemiği ile topuk arasında kalan bölgeye parmağınızla kuvvetlice bastırın. Parmağınızı bastırıp çekerek bu bölgedeki ağrılı noktaları bulun ve 2’şer dakika boyunca her bir ayağa söz konusu bölgede parmağınızı gezdirerek basınç uygulayın.

Omuz, trapez ağrıları için:
Omuzla boyun arasındaki trapez kasları uzun zaman bilgisayar başında durmaktan, yanlış pozisyonda oturmaktan birçok zaman hamlar ve ağrılara yol açar. Serçe parmağınız ile yüzük parmağınız arasından avuç içinde bir çizgi çizdiğinizi kabul edin. Üzerinde çalışacağınız bölge burası. Parmağınızı o çizgide tutarak içeriden dışarıya doğru yukarı aşağı gezerek kuvvetlice basınç uygulayın. 30 saniyelik uygulamadan sonra üst kolunuzun dış kısmını iki parmağınızın arasına alarak 30 saniye boyunca çimdikleyin. Her iki taraf için de uygulayın. İki dakika içinde sertliğin kaybolduğunu göreceksiniz.

Sırt ağrıları için:
Bu uygulamayı kendi kendinize yapamazsınız, o nedenle birinden yardım almanız gerekiyor. Başka birine uygulamak için, elinizi kürek kemiği ile omurga arasındaki bölgeye yerleştirin ve buradaki kası yatay bir şekilde ovalayın. Omuz ve sırttaki tutulmalara iyi gelen bu uygulama migren ağrıları için de kullanılabiliyor.

Diz ağrıları için:
Dizdeki yapısal sorunları gidermese de, yöntem sayesinde ağrılarda azalma sağlanabiliyor. Ayak orta parmağının eklem yerini parmağınızla kavrayın, parmağınızı bastırıp çekerek ağrılı noktayı bulun. Bu noktaya her iki ayak için 2’şer dakika basınç uygulayın.

 

Pozitif Dergisi 2013/03

Yorum Ekle